Tolga Şardan bugün (20 Haziran) T24’teki yazısında, iki hafta önce gündeme getirdiği eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, mevcut İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile ilgili “iltisak dosyası” hazırlattığı iddiasıyla ilgili detayları yazdı.
Soylu’nun Yerlikaya için, Emniyet içindeki kendisine yakın isimlere “kadro operasyonu” yapmasını engellemek için böyle bir dosyayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunduğunu iddia eden Şardan; sürecin, 2018’de başlatılan mülki idare amirlerine yönelik “FETÖ” soruşturmasında yasal delil olarak kabul edilmeyen bazı tespitlere dayandığını yazdı.
Şardan, hatalı raporda Yerlikaya dışında, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş ve üç vali hakkında da yanlış tespitler olduğunu aktardı.
Şardan’ın yazısının ilgili bölümü.
Soruşturmayı 2019’da devralan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, tüm dosyaları didik didik ederek FETÖ’yle “mahrem imamlar” üzerinden bağlantıları tespit edilen mülki idare amirlerini tespit etti.
Başsavcılık, çalışmalarının büyük bölümünü Ankara Emniyet Müdürlüğü üzerinden yürüttü. Zira, Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki istihbarat, terörle mücadele ile kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele birimlerinin oluşturduğu veri havuzu kullanılarak söz konusu tespitler gün ışığına çıkarıldı.
İşte bu süreçte Ankara Emniyeti’nce yürütülen veri analiz çalışmaları çerçevesinde hazırlanan raporlardaki savcılık incelemesi sırasında “gariplikler” tespit edildi.
Savcılığın incelemelerinde bazı mülki idare amirlerine yönelik “fiili durumla uyuşmayan” durum ortaya çıkarıldı.
Neydi bu fiili durumla uyuşmayan durum?
Savcılık soruşturmasında “istenilen” bilgilerin yerine “istenmeyen” bilgilere raporlarda yer verilmesiydi.
2021’de yaşanan bu durum ortalığı karıştırdı, doğal olarak. Nedeni ise; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun mülki idare üzerinde bakan sıfatıyla hakimiyetini kurmaya çalışması, Ankara Emniyeti’nin bir numaralı ismi Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın, Soylu’nun en yakınındaki isim olarak Soylu’nun bu yaklaşımına destek vermek amacıyla veri raporlarının savcılık talimatları dışında bilgiler içerecek biçimde düzenlenmesinin önünü açmasıydı.
Böylelikle adli soruşturmada kullanılmayacak bilgilerin kullanılır hale getirilmesi sağlanarak Soylu’nun hedefinde olan mülki idare amirlerinin üzerinde “bürokratik baskı” kurulmasının temeli atılmış oldu.
Mesela, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın durumu da böyleydi. Yerlikaya, fiili duruma uymayan bir uygulama sonucunda iltisak soruşturması kapsamına alınmıştı.
Soylu, bu durumu ortaya koyarak İstanbul özelinde siyasi ve bakanlık sorumluluğunda olan çalışmalarını yürütmeyi amaçladı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.
Hesabı bozan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı oldu.
Veri analiz raporları üzerindeki hataları tespit eden savcılık, aynı zamanda MİT’i devreye verileri “doğrulatma işlemi” gerçekleştirdi.
Emniyet Genel Müdürü Aktaş’ın adı da raporda
Savcılığın ortaya çıkardığı durum sonrasında Ankara Emniyet Müdürlüğü raporlarını geri çekmek zorunda kaldı.
Hazırlanan hatalı veri raporlarına bakıldığında Emniyet teşkilatında pek örneği görülmeyen- en azından 35 yılda bu satırlarının yazarının tanık olmadığı- yeni bir tablo ortaya çıktı.
Ankara Emniyeti’nin hazırladığı ankesör veri analiz raporlarında, mevcut Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş’la ilgili bilgi de vardı. Tıpkı Yerlikaya’da olduğu gibi.
Aktaş’ın daha önceki görev yeri Şırnak Valiliği sırasında 2014’te FETÖ’nün mahrem imamıyla irtibatı hatalı veri raporunda yer aldı.
Raporda; Aktaş’ın, FETÖ’nün Bilal Tosun adlı mahrem imamıyla yaklaşık iki aylık süre içinde toplam 206 saniye süren üç görüşme yaptığı ifade edildi.
Aktaş’ın, Temmuz 2019’da atandığı Emniyet Genel Müdürü görevi devam ederken, 2021’de Ankara Emniyeti’nce hazırlanan ankesör veri analiz raporunda yer alması kriz yarattı.
Aktaş’la ilgili “fiili duruma uymayan” veriye raporda yer verilmesinin altında yine Soylu’nun Aktaş üzerinde Yerlikaya benzeri bir bürokratik baskı kurmasın sağlamak olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Tabii burada ilginç bir durum daha var.
Şöyle ki; Aktaş, kendisi hakkında savcılıkça istenmeyen veri bulunan raporu hazırlayan Ankara Emniyeti hakkında hiçbir soruşturma başlatamadı!
Raporun hazırlanması çerçevesinde başta Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz olmak üzere sıralı amirler hakkında adli ve idari soruşturma başlatıp Yılmaz’a görevden el çektiremedi! Görevden nasıl el çektirebilirdi ki? Yılmaz, Bakan’ın en yakınındaki iki kişiden birisiydi!
Aktaş, eli kolu bağlı vaziyette susup kenarda beklemek zorunda kaldı! Suç failleri ise halen görev başındalar, doğal olarak.
Raporda, halen görev başında olan üç vali daha var.
Erzurum Valisi Okay Memiş, Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız ve Çankırı Valisi Abdullah Ayaz bu isimler.
Onlar hakkında da Yerlikaya ve Aktaş’ta olduğu gibi sıkıntılı veri analizi yapılmış görülüyor.
Gelinen bu tabloda yaşananları, “yanlışlık” olarak mı, yoksa kullanmayı pek de sevmediğim “kumpas” olarak mı değerlendirmek lazım?