Ana SayfaHaberlerTahliye olan üniversite öğrencisi: “Amirleri ardıma cop sokacağını söyleyip diğer polislerden cop...

Tahliye olan üniversite öğrencisi: “Amirleri ardıma cop sokacağını söyleyip diğer polislerden cop istedi”

Saraçhane protestolarında tutuklanıp tahliye olan İÜ öğrencisi Eren Üner: “Vatan Emniyet'e olan 10-15 dakikalık yolculuk süresince tokat, yumruk, tekme atıldı. Sorgu odasında, darp etmeye devam ettiler. 'Seni Çevik Kuvvet polisi otobüsünün arka kapısından sokarız, ön kapısından cesedin çıkar' dediler. 'Biz 24 saat çalışıyoruz, kadın yüzü görmüyoruz, avukatın bir gelsin de ... onu' dediler. Amirleri, ardıma cop sokacağını söyledi ve diğer polislerden cop istedi. Beş farklı kurumdan darp raporum var.”

İstanbul Üniversitesi Tarih bölümü öğrencisi Eren Üner (23), Saraçhane protestoları sırasında gözaltına alınması ve ardından tutuklanması ile devam eden süreçte yaşadıklarını X hesabından yaptığı paylaşımlarla anlattı.

Üner, “Yapılan işkenceleri, herkese açık kendi sosyal medya hesaplarından paylaşan çevik kuvvet polislerini kişisel sosyal medya hesabımdan haber yaptığım için gözaltına alındım ve tutuklandım” dedi.

24 Mart Pazartesi saat 23.00’ten 25 Mart Salı 05.00’e kadar Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulduğunu, bu sırada işkence gördüğünü, 25 Mart günü sevk edildiği hakimlikçe tutuklandığını ve 9 Nisan’da cezaevinden tahliye edildiğini anlatan Üner’in yazdıkları şöyle:

“Herkese açık paylaşımlardı”

“Saraçhane olaylarında birçok Çevik Kuvvet polisi protestoculara sert müdahalede bulundu. Hatta protestocular Saraçhane Parkı’nda ters kelepçeli, yüzüstü yatırılarak sabaha kadar bekletildi. Bazı Çevik Kuvvet polisleri yaşanan bu olayları, kendi cep telefonlarından kaydederek, sosyal medya hesaplarından küfür ve hakaret içerikli başlıklarla paylaştılar.

“Bu paylaşımları ilk gördüğümde şok olmuştum. Çünkü bazı Çevik Kuvvet polisleri, aleni işkence gören insanların önünde selfie fotoğraf çekiniyorlar, protestocuların ailevi değerlerine küfür eden paylaşımlarda bulunuyorlardı. Paylaşımları yapan kişilerin polis olduklarını herkese açık kendi sosyal medya paylaşımları sayesinde doğruladım.

“Hesapların herkese açık olduğunu da teyit ettim. Bu doğrulama-teyit süreci sonrasında paylaşımları ve herkese açık profilleri kendi Twitter hesabımdan, küfür ve hakaret olmadan paylaştım.

“Silah doğrulttular”

“23 Mart Pazar günü, sabaha doğru yaptığım paylaşımlar infial yarattı. Milyonlarca görüntüleme aldı. Bu paylaşımları benden önce paylaşan onlarca insan vardı, ben sadece derledim ve daha düzgün bir şekilde paylaştım. Paylaşımları yaptıkça bana insanlardan bu tarz daha fazla paylaşım gelmeye başladı. Yine bir teyit süreci sonrasında aleni işkence görüntülerini paylaşan birkaç Çevik Kuvvet Polisini daha haber yaptım. Bu sürecin tamamında toplam altı Çevik Kuvvet Polisinin paylaşımını haber yaptım.

“24 Mart Pazartesi günü yine Saraçhane’deydim ve yaşanan gelişmeleri Twitter hesabımdan anbean paylaşıyordum. Birkaç gün uyumamanın yorgunluğuyla alandan erken saatlerde ayrıldım ve evime geçtim. Saat 22.00 suları 4-5 sivil polis evime geldi ve kapıya sertçe vurmaya başladılar.

“Kapıyı açtım, ellerimi polislerin açıkça görebileceği bir şekilde havaya kaldırdım. Sivil polislerin ellerinde silah vardı ve bana tutuyorlardı. ‘Memur bey sakin olun’ diyerek yavaş şekilde, polislerin istekleri üzerine sırtımı onlara döndüm ve beni ters kelepçe bir şekilde yere yatırdılar.

“Yol boyunca darp edildim”

“İki araç beni almaya gelmişlerdi. Bindirildiğim araçta sivil polisler, diğer araçta ise amirleri bulunuyordu. Yolculuğa başlamadan önce amirleri kendi aracından camı açarak ‘ezin onu’ diye bağırdı. İlk önce hastaneye darp raporu almaya gittik. Polis kelepçemi çıkartmadı ve darp raporu alınırken odadan çıkmadı.

“Hastaneden çıkıp araca bindirildikten sonra amirleri kendi aracından bulunduğum araca geçti. Vatan Emniyet’e olan 10-15 dakikalık yolculuk süresince darp edildim. Yolculuk boyunca bana tokat, yumruk ve tekme atıldı. Amirlerinin boyu biraz kısa olduğu için, arka koltukta sırtını sol arka kapıya dayayarak bana art arda birkaç defa tekme attı.

“‘Çevik kuvvet otobüsünden cesedin çıkar’ dediler”

“Sorgu odasına girdiğimizde ters kelepçem çıkarıldı ve kelepçe önden takıldı. Beni sorgu odasının ortasına, yere oturttular. İlk önce bana ‘hangi örgüte mensupsun’ gibi sorular soruldu. Kendimi ve yaptığım şeyi anlatınca söylemleri değişti. Bu sefer ‘sana mı kaldı bunu yapmak’ demeye başladılar.

“Sorgu odasında, her türlü fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldım. Bu esnada benim üzerime farklı suçları yıkmaya çalıştılar. Haberini yaptığım Çevik Kuvvet polislerinden bir tanesinin kapısının önüne ‘KORKAK’ diye bir not bırakıldığını ve bunu benim bıraktığımı söylediler. Asla kabul etmedim, kabul etmedikçe beni darp etmeye devam ettiler.

“Benim hayatımın mahvolduğunu ve hiçbir zaman düzelmeyeceğini bana sürekli dikte ettiler. Bununla yetinmeyip beni Çevik Kuvvet polislerinin eline vereceklerini ve beni öldüreceklerini söylediler. Hatta tam manasıyla ‘seni Çevik Kuvvet polisi otobüsünün arka kapısından sokarız, ön kapısından cesedin çıkar’ cümlesi kullanıldı.

“Avukatına tecavüz ederiz”

“Amirleri oturduğu koltukta arkaya yaslanarak ayaklarını omzumun üstüne koydu ve sigara içmeye başladı. Bir süre beni darp etmeyi bıraktılar. O esnada sürekli ‘neden böyle yaptıklarını, yanlış bir şey yapmadığımı, suç işlemediğimi’ söylüyordum.

“Ben bu cümleleri sürekli ifade edince, polisler ‘hukuksuz bir şey yapmadığını nereden biliyorsun’ diye sordular. Ben de kişisel olarak bir avukat hanımefendiyi tanıdığımı ve ona sorduğumu söyledim. Böyle söyleyince bahsettiğim avukata tecavüz edeceklerini söylediler, tam manasıyla ‘Biz 24 saat çalışıyoruz, kadın yüzü görmüyoruz, avukatın bir gelsin de … onu’ cümlesini kullandılar.

“Amirleri ardıma cop sokacağını söyledi”

“Sonrasında amirleri eline peçete alarak cinsel organımı pantolonumun üzerinden ellemeye çalıştı, izin vermedim, direndim. Sonucunda bu eylemi gerçekleştiremedi ve gerçekleştirme çabasına devam etmedi. Başka bir polis ise kazağımın üzerinden göğsümü elledi, elini omzumla itince devam etmedi. Sonrasında benim eşcinsel olduğumu söylediler, tam manasıyla ‘Bu kesin i… …’ cümlesini kullandılar.

“İşkencenin başından itibaren amirleri benim ardıma cop sokacağını söyledi ve diğer polislerden cop istedi fakat bu gerçekleşmedi. Ayrıca yine amirleri beni çıplak bir şekilde montajlayıp kendi sosyal medyamdan paylaşacaklarını, evimin önüne büyük yaştaki eşcinsel insanların gelip mastürbasyon yapacaklarını söylediler.

“Baro’dan atanan avukat ‘akıllanmıştır o’ dedi”

“Sabaha doğru 05.00 suları nezarete götürüldüm. Sorgu odasında avukat geldi. Fiziksel ve psikolojik şiddet devam ediyordu. Beni Çevik Kuvvet polislerinin eline vereceklerini, onların beni öldüreceklerini söylediler. Baro’dan atanan avukat bunlara şahit oldu ve ‘Yok yok gerek yok yapmayın, akıllanmıştır o’ dedi. Beni ifade için başka bir odaya götürdüler.

“İfademi, ben işkence gördüğüm esnada odada işkencemi izleyerek, bana sorular soran polis aldı. İfademde uzun uzun olayı anlatmaya çalışırken Baro’dan bana atanan avukat ifademi kısa kesmem gerektiğini söyledi ve benim ifademi yarıda kestirdi. Bu sebeple ifademde işkence gördüğümü söyleyemedim. Nezarete geri götürüldüm.

“Yüzümde darp izleri bulunmasına rağmen doktor darp raporu hazırlamadı”

“25 Mart Salı 08.00-09.00 suları nezarethaneden hastaneye götürüldüm. Darp raporu alındığı sırada kelepçem çıkarılmadı ve polisler odadan çıkmadılar. Bu sebeple darp edildiğimi söyleyemedim. Yüzümde görülür şekilde darp izleri bulunmasına rağmen görevli doktor bana darp raporu hazırlamadı. Özellikle kulaklarım atılan tokatlar sebebiyle çok kötü durumdaydı.

“Çağlayan Adliyesi’ne götürüldüm. Mahkemeye çıktım ve tutuklu yargılandım. Metris Cezaevi’ne götürüldüm. Cezaevi girişinde darp edildiğimi söyledim. Cezaevi görevlisi, dosyamda darp raporu olmadığı için beni içeri almayacağını yanımdaki polislere söyledi. Yanımdaki polisler amirlerini aradı ki bu kişi bana işkence yapan polislerden birisi. Telefonda bağırdı ve bana küfür etti.

“Sonra polisler cezaevi yetkilisine telefonu uzattılar. Amirleri cezaevi yetkilisiyle tartıştı. Sonucunda cezaevi yetkilisi dosyamda darp raporu olmadığı için beni cezaevine almadı. Haseki Devlet Hastanesi’ne götürüldüm. Orada detaylı bir darp raporum alındı. Darp raporum dosyaya eklendi ve cezaevi yetkilisi beni içeri almayı kabul etti.

“5 ayrı kurumdan darp raporum var”

“Toplam beş farklı kurumdan alınmış darp raporum var. Yüzümde, özellikle kulaklarımda, sol üst kolumda, sağ üst kolumda, sırtımın, ensemin alt kısmında ağır darp izleri, ellerimde ve bileklerimde kelepçe izleri var. Bu izlerin bir kısmı, üç buçuk hafta geçmesine rağmen hala vücudumda duruyor.

“Yaşanan işkenceyle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. İşkenceci polislerin en ağır cezayı alması için, beni tamamen gönüllü destekleyen avukatlar sonuna kadar çaba harcıyor.”

- Advertisment -