Ana SayfaHaberlerTCK’yı hazırlayan ceza hukukçusundan mutlak butlana itiraz: “Asliye hukuk mahkemesi parti yönetimi...

TCK’yı hazırlayan ceza hukukçusundan mutlak butlana itiraz: “Asliye hukuk mahkemesi parti yönetimi değiştiremez”

Yeni TCK’yı hazırlayan isimlerden ünlü ceza hukuku profesörü Adem Sözüer: “Siyasi partilerin kurultaylarındaki seçimler seçim kurulları ve hâkim denetiminde gerçekleşir. Yüksek Seçim Kurulu’na yapılan itirazlar üzerine verilen karar kesindir. Bir asliye hukuk mahkemesi kesin nitelikteki bu karar veya sonuçları yok sayıp parti yönetimini değiştiremez. Delegeye menfaat temini TCK'daki rüşvet suçunu oluşturmaz. Menfaat iddiaları doğru olsa dahi partiye kayyım atanamaz.”

Ceza hukuku profesörü Adem Sözüer’in X’teki paylaşımı şöyle:

“Anamuhalefet partisine yönelik “eylemli kapatma” girişimi hakkında on gerekçe👇🏼

1) CHP Kurultayı ile ilgili ceza+hukuk davaları pozitif hukuk bağlamında değerlendirilemez.

2) AYM/AİHM kararlarının uygulanmadığı, muhalif siyasetçi ve gazetecilerin tutuklandığı, belediyelere kayyum atandığı ortamlar, hukuktan arındırılmıştır, hukuk normları askıdadır.

3) Bu ortamlardaki ülkelerde Anayasa ve kanunlar yürürlükteymiş gibi görünür ama; kuvvetler ayrılığının etkin olmamasından yararlanıp yetkiler sistemli olarak amaç dışı kullanılarak “görünüşte davalar” (Schauprozess) açılır. Bu yolla tarihte de pek çok örneği görülen siyasal tasfiyeler yapılır.

4) Hukuktan arındırılmış ortamlarda muhalefetteki siyasal partiler, kamusal yetkiler kötüye kullanılıp “organize işlerle” iç çatışma, tartışma ve belirsizliklere sürüklenmek istenir. Böylece etkin muhalefet yapan partiler” Türk tipi” bir majestelerinin muhalefet partisine dönüştürülür.

5) Bu; bir partinin Anayasa Mahkemesi kararı olmadan, yani hukuki değil eylemli kapatılmasıdır. Örneğin HDP kâğıt üzerinde açık bir parti gibi görünmekte, ama malum “organize işlerle” etkinliği fiilen sonlandırılmış ve parti eylemli olarak kapatılmıştır. DEM’in kurulma sebebi de budur.

6) Eylemli kapatma darbe dönemlerinde yapılan parti kapatma ve kayyum atamalarından bile daha olumsuzdur. Çünkü darbe zaten hukuki değil fiili bir rejimdir. 

7) Siyasi partilerin kurultaylarındaki seçimler seçim kurulları ve hâkim yönetim ve denetiminde gerçekleşir. İlçe ve il seçim kurulları ile Yüksek Seçim Kurulu’na yapılan itirazlar üzerine verilen kesindir.

İtiraza gidilmediği için kurullar önüne gitmeyen sonuçlar da kesindir. Bir asliye hukuk mahkemesi kesin nitelikteki bu karar veya sonuçları yok sayıp parti yönetimini değiştiremez.

8) Delegeye menfaat temin edilmesi doğru varsayılsa bile bu bir hile olmadığı gibi TCK’daki rüşvet suçunu oluşturmaz. Menfaat ve baskı vs iddiaları doğru olsa dahi partiye kayyım atanamaz.

30 Haziran’da kurultay seçimini yok sayma, kayyım atama gibi kararlar verilemez.

9)Konuyla ilgili zorlamalı da olsa bir ceza davası açıldığı için, onun sonucunun beklenmesine yönelik bekletici mesele kararı verilmesi muhtemeldir.

Hukuki başka pek çok argüman var. Ancak hukuktan arındırılmış ortamlarda bunlar etkili olmaz. 30 Haziran’da; hukuktan arındırmanın ne ölçüye varabileceğini göreceğiz.

10) Partilerin hukuk dışı yöntemlerle etkisizleştirilmesi esasen suçtur. Bu suçların mağduru sadece o partinin üyeleri değil tüm toplumdur. Fail ise hukuktan arındırılmış ortamı oluşturanlardır. Eylemli kapatma girişimi “fiili” bir zor kullanma olduğu için, çözümü “hukuki” eylemliliktir.”

- Advertisment -