DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın YouTube kanalından yayınlanan Bi’ Kahve programının 11. bölümünde konuk eski Liberal Demokrat Parti (LDP) Genel Başkanı Besim Tibuk oldu.
KKTC’de çekilen programda liberalizm, özelleştirmeler, özgürlükler, ekonomi ve seçim sonuçları gibi konular üzerine konuşuldu.
“Liberal lekeli bir laftır”
DEVA Partisi’nin parti programındaki özgürlük vurgularını yorumlayan Tibuk, “’Özgürlükler’ diyerek çok akıllıca bir iş yapmışsınız. Çünkü liberal lekeli bir laftır ve ben buna sinir oluyorum” dedi.
Liberal siyasetçilerin politikalarını anlatırken sık sık kullandığı “Şu bardak” örneği, Babacan tarafından da kullanıldı. Babacan, rekabetin olduğu sektörlerde devletin bulunmasının yanlış olduğunu savunurken, ekonominin başında olduğu yıllarda bazı kurumların özelleştirilmesinin ardından tekel olması nedeniyle hata yapıldığını düşündüğünü söyledi.
Babacan: Temel ihtiyaçlarda vergi artışı için hazırlıklar olduğunu duyuyoruz
Hükûmetin vergi artışına yönelik politikalarını değerlendiren Babacan, “Son birkaç yıldır içim parçalanarak izliyorum ki vergi oranlarını artırıyorlar. Bebek bezinde, temizlik ürünlerinde vergi yüzde 8’den 20’ye çıktı. Lüks tüketimde sorun yok; ama bunlar temel ihtiyaç” dedi. Babacan, hükûmetin yeni vergi artışları yapacağına dair duyumları ise şöyle değerlendirdi: “Maalesef dedikodular duyuyoruz; temel ihtiyaç olan gıdada, eğitimde, sağlıkta yüzde 10 olan vergi oranının yüzde 20’ye çıkarılması için teknik hazırlıklar yapılıyor. Bu çok vahim bir hata olur.”
Babacan: Çin, Müslüman nüfusu için bize iş birliği önermişti
Babacan, Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde Çin’in kendisinden Müslüman nüfus için iş birliği teklif ettiğini anlattı.
Babacan şöyle konuştu:
“Şi Cinping, Türkiye’ye uğradı ve ben bir gün onunla beraber oldum. Daha sonra Cumhurbaşkanı oldu. Göreve geldikten 6 ay sonra beni Urumçi’ye davet ettiler. Çin’deki Müslüman nüfusun aşırıcı akımlar, din istismarı, şiddet gibi konulara karşı ne yapılabileceği konusunda iş birliği teklif ettiler. En hassas konularında bize içlerini açtılar çünkü güvendiler. Dediler ki; ‘Siz bu konularda çok sıhhatli işler yapıyorsunuz.’ Tabii bu 10 sene öncenin Türkiye’si, 2012-2013. Fakat sonra öyle gelişmeler oldu ki, bizim büyükelçinin o bölgeye gitmesini yasakladılar falan.”