Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Medyascope canlı yayınında Ruşen Çakır’ın; Düzce’deki il kongresinin ardından ise K24’ün muhabirlerinin sorularını cevaplandırdı.
Medyascope TV’deki yayında Çin’den alınacak olan aşıyla ilgili; Türk Tabipler Birliği gibi bağımsız meslek kuruluşlarının tavsiyesine göre hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Babacan, “Yani konunun tam uzmanları, örneğin Tabipler Birliği veya Eczacılar Birliği çıkıp derlerse ki ‘Bu aşı güvenilirdir ve biz bunu halkımıza tavsiye ediyoruz’, ben o zaman inanırım” dedi.
“Hükümet, sağlık konusunda güvenilirliğini kaybetti”
Hükümetin sağlık konusunda güvenirliğini kaybettiğini söyleyen Babacan, “Çünkü rakamlar konusunda gerçeği halkından saklayan bir hükümetin yaptığı aşı tavsiyesine ben şahsen güvenmekte zorluk çekiyorum. Hatta bu vaka sayısıyla ilgili biliyorsunuz bir Bilim Kurulu üyesi çıktı, vakaları biz de bilmiyorduk, 30 bin küsur açıklanınca biz de öğrendik, dedi. Düşünebiliyor musunuz, gerçekleri Bilim Kurulu’ndan dahi saklayan bir yaklaşım var burada” dedi.
“Kürt sorunu var, sadece silahla mücadele olmaz”
Ali Babacan’ın Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil merkezli olarak yayın yapan Kürdistan 24 haber platformuna yaptığı açıklamalarda ise ana gündem Kürt sorunu’ydu:
“Demirtaş tutuksuz yargılanmalı”
“Sayın Demirtaş’ın dava dosyası ile ilgili detaylara ben hakim değilim. Ama hukukçu arkadaşlarım bakıp, inceleyip verdiği bilgilere göre, bu sürecin tutuksuz yargılanma ile de çok rahat yürütüleceğini arkadaşlarımız bize söylüyor. Ama dediğim gibi bu tamamen hukuki çerçevede değerlendirilmesi gereken bir konu ben temel esaslardan prensiplerden bahsediyorum şu anda.
“Biz, Kürt sorununun var olduğunu kabul ediyoruz”
“Bizim parti olarak görüşümüz çok açık. Parti programımızda çok açık yazdık bunu. Çünkü söz uçuyor ama yazı kalıyor. Biz Kürt sorununun var olduğunu kabul ediyoruz öncelikle o çok önemli. Yani yoktur demiyoruz. Hatta hükümetten yoktur açıklaması gelince ben bu sizin kararınızla olmaz dedim ve bunu ‘Kürt sorunu var mıdır, yok mudur?’ bizim Kürt vatandaşlarımıza soracaksınız. Kürt vatandaşlarımızın sorununu yakından takip eden sivil toplum kuruluşlarına soracaksınız, insan hakları örgütlerine soracaksınız Kürt sorunu var mı yok mu? Biz bu sorunun var olduğunu görüyoruz. Ama çözümünde mutlaka kendi vatandaşımız olan insanların doğuştan gelen haklarını olduğu gibi tanımakla gerçekleşeceğine inanıyorum.
“Şiddeti yöntem olarak benimseyen her türlü yapıya karşıyız”
“Daha önceki süreçlerde biliyorsunuz terör örgütleri ve bizim Kürt vatandaşlarımızın hakları ile ilgili konular aynı masada aynı pakette konuşuluyordu. Biz ona karşıyız, bu yanlış bir yöntem. Yani Türkiye olarak biz öncelikle kendi vatandaşlarımızın, vatandaş olmaktan kaynaklanan ve insan olmaktan kaynaklanan bütün haklarını olduğu gibi tanıyacağız. Onların o haklarının gerçekleştirmesi gerekli alanı, devletin asli görevi olarak sağlayacağız. Ama dönüp terör örgütü ile de mücadele edeceğiz. Çünkü biz şiddeti yöntem olarak benimseyen her türlü yapıya karşıyız.
“Terörle mücadele sadece silahla olmaz”
“Terör örgütü ile mücadelenin de sadece askeri ve güvenlik unsurlar ile verilecek bir mücadele olduğunu görmüyoruz. Tabi ki silahlı bir örgüt ile mücadelede güvenlik unsurları olur ama yeterli olmaz. Dolayısıyla burada uluslararası ilişkiler önemlidir, diplomasi önemlidir ve örgütün varlık sebeplerine inip o varlık sebeplerini ortadan kaldırıcı bir çizginin izlenmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
“Türkiye bunu yaparken de bütün komşu ve bölge ülkeleriyle konuşarak, diyalogla, diplomasi ile yapması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü terör örgütü sadece Türkiye’de değil, başka ülkelerde de varlığı var. Dolayısıyla bunun mutlaka bölgesel bir şekilde ele alınması gerekiyor. Ama bizim Kürt sorunu diye tanımladığımız sorun tamamen kendi vatandaşlarımızla devlet arasındaki bir meseledir. Biz bunu kendi içimizde zaten çözmemiz gerekiyor. Kendi vatandaşlarımızın meselesini başkalarıyla konuşmamız gibi bir durum söz konusu olamaz. Ama terörle mücadelede farklı. Dediğim gibi örgüt Türkiye dışında başka ülkelerde de var.”