Kemal Öztürk’ün bugünkü (27 Aralık) Habertürk’te yer alan yazısı şöyle:
Bazı kurumlar var, bağımsızlığı ve güvenilirliği ülkenin geleceği açısından hayati önem taşır. Merkez Bankası gibi, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) gibi.
Bu kurumların aldığı kararlar ülkede yaşayan herkesin hayatını doğrudan etkileyen kararlardır. Nitekim Merkez Bankası’nın aldığı faiz indirme kararlarının nelere mal olduğunu hep birlikte yaşadık.
TÜİK, milyonlarca insanın alacağı maaşın belirlenmesinden tutun, işsizlik ve büyüme rakamlarıyla ülkeye, ekonomiye yön veren bir kurum.
Çok büyük bir sorumluluk taşıyorlar.
Kurum son günlerde tartışmaların odağında. Enflasyon, işsizlik, büyüme rakamlarına itiraz edenler var. İnsanlar bu verilere inanmıyor.
Ancak en son CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun görüşme talebini kabul etmemesi yüzünden, kurum tam bir hedef tahtası haline geldi.
Merkez Bankası Başkanı, Kılıçdaroğlu ile görüşürken, TÜİK Başkanı’nın görüşmemesini ben de hata olarak gördüm. Nitekim sonrasındaki tartışılanlar, iddialar beni haklı çıkardı.
TÜİK’in güvenilirliğini ve marka değerini hırpaladı bu görüşmeme kararı.
Çünkü insanlar, “Gizlediği bir şey var ki görüşmüyor” diye düşündü. Haklılardı.
TÜİK, 3 Ocak 2022 tarihinde, 2021 yılının enflasyon, büyüme, işsizlik gibi hayati rakamlarını açıklayacak. Memur ve emeklilere verilecek zamlar da bu rakamlara göre belirlenecek. Dolayısı ile yine büyük tartışma olabilir.
TÜİK KAPILARINI İLK KEZ HABERTÜRK’E AÇTI
Geçtiğimiz hafta “Buğday, un ve ekmek fiyatları neden artıyor, sorun nerde?” konulu iki günlük bir yazı dizisi yayınlamıştım.
Burada; ürettiğimiz buğdayın, tükettiğimize yetmediğini, buğday ithal ederek açığımızı kapattığımızı yazdım. Bunu da TÜİK rakamlarıyla ortaya koydum.
Rakamların gizlenmemesi ve acı gerçekle yüzleşmemiz gerektiğini söyledim.
Bunun üzerine TÜİK Başkanı Prof. Sait Erdal Dinçer beni aradı. Rakamların kendilerine ait olmadığını, Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait olduğunu, TÜİK olarak rakamları gizleme iddiasından son derece rahatsız olduğunu söyledi.
Ne yazık ki Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri açıklamalarının çoğunda hep TÜİK rakamlarına atıf yapılıyordu ve bizim buğday üretimimizle tüketimimizin denk olduğunu söylüyordu. Lakin gerçek bu değildi.
Başkan Dinçer resmi bir açıklama gönderdi (yayınladım) ve ayrıca beni kuruma davet etti.
Ben de geçtiğimiz Cuma günü hemen TÜİK merkezine gittim.
Göreve başladığından beri Başkan Dinçer ilk defa bir gazeteciyi kuruma davet etmiş, ilk defa tüm sorularına ekibiyle birlikte cevap vermiş oldu.
ŞÜPHE UYANDIRAN TÜM SORULAR
TÜİK hakkında en ciddi iddia enflasyon başta, gerçek rakamları yansıtmadığı iddiasıydı. En çok tartışılan konu da, Kılıçdaroğlu ile görüşmeyi kabul etmemesiydi.
Rakamların hesaplanması ve düşük gösterildiği iddialarını anlamak için, ilk olarak kuruma gitmeden, konuyu iyi bilen ve TÜİK’in rakamlarının tartışmalı hale gelmesine etki eden Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) Başkanı Prof. Veysel Ulusoy ile görüştüm.
İddialarını, kendi çalışmalarını dinledim ve sormamı istediği soruları iletmesini istedim. Ayrıca eski TÜİK Başkanı Birol Alemdar’ın iddialarını okudum ve kendisiyle uzun görüşme yaptım. Yine birçok uzman ile görüşüp, TÜİK hakkındaki iddialarla ilgili haberleri de araştırdım.
Sonra da kuruma gittim.
Enflasyon başta, diğer ulusal verilerin hazırlanması ve bilgi güvenliği konusunda başkan ve ekibiyle görüştüm. Tüm soruları ve iddiaları da yönelttim.
Ancak öncelikle siyasetin ana tartışma konularından biri haline gelen Kılıçdaroğlu ile görüşmeme konusunu yazayım.
TÜİK BAŞKANI NEDEN KILIÇDAROĞLU İLE GÖRÜŞMEDİ?
TÜİK Başkanı Prof. Sait Erdal Dinçer’i daha önceden tanımıyordum. İlk defa orada gördüm.
Ve sorularımı yönelttim.
– Bu göreve atanma süreciniz nasıl oldu?
– Ben Marmara Üniversitesi Ekonometri Bölümü’nde hoca olarak görev yapıyordum. Bir akşam Külliye’den davet edildim. Sayın Cumhurbaşkanı’yla görüştüm. Bana TÜİK Başkanlığı görevini tevdi etti. Ve Mart 2021’de göreve başladım. Böyle gerçekleşti.
– Daha önce Cumhurbaşkanı’yla tanışır mıydınız?
– Hayır.
– Kim sizi tavsiye etti ya da aracı oldu?
– İnanın bilmiyorum. Sormadım da.
– Peki TÜİK’te gizlediğiniz, sakladığınız görülmesini istemediğiniz bir şey mi var ki kurumu kapalı bir kutu haline getirdiniz?
– Hayır. Tam tersi. Her şeyimiz çok açık, net ve gizlenecek hiçbir şeyimiz yok.
– Peki neden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmeyi kabul etmediniz?
– Kurumu siyasi tartışmaların bir parçası haline getirmek istemedim. Bu kurum siyasetten uzak, tartışmalardan uzak kalıp, ülkenin en kritik verilerini üretmeli. Çok hayati bir iş bu. Görüşmeme nedenimiz budur.
– Ancak görüşmeyerek sanki sakladığınız bir şey varmış gibi imaj yarattınız. İnsanların kuruma güveni sarsıldı.
– Biz aslında Aralık ayı içinde kurumu basına ve konu uzmanlarına açmayı planlıyorduk. Hatta alternatif enflasyon ölçen Prof. Veysel Ulusoy ve ekibini de davet edecektik. Kendisiyle görüştüm. Zaman planlaması yapıyorduk. Sonra da ekonomi ve finans yazarlarını, uzmanları davet edecektik. Fakat Sayın Kılıçdaroğlu’nun aniden talebi tüm bu çalışmaları ertelememize neden oldu. Ben gerçekten hayatım boyunca hiç siyasetle uğraşmadım. Tüm hayatım akademi. Kurumu da siyasi tartışmaların parçası olmaması için korumaya çalıştım. Belki sonuçları farklı oldu. Ancak niyetim kurumu dışa kapatmak asla değildir.
– Sizin rakamlarınızla asgari ücretlinin, emeklinin, yetim maaşı alanların ücreti belirleniyor. Ülkenin geleceği planlanıyor. Bunun çok büyük bir vebal ve sorumluluk olduğunu biliyorsunuz değil mi?
– Bilmez olur muyuz? Burada gördüğünüz arkadaşlarımızla bu kritik rakamları açıklarken bunu hep konuşup, helalleşiyoruz. Herkes milyonlarca insanın sorumluluğunu üzerinde taşıdığını, vebali olduğunu biliyor. Bazı günler sabaha kadar çalışıyor burada arkadaşlar. Hatamız olabilir, insanız. Ancak kasıtlı yanlış bilgi vermek çok ağır bir suçlama. Bunu kabul etmeyiz… Şunu da belirtmeliyim, bugüne kadar ne Cumhurbaşkanımızdan ne de bakanımızdan en ufak bir telkin, müdahale veya talimat almadım.
ENAG İLE YÜZLEŞME
Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) Prof. Veysel Ulusoy başkanlığında bir süredir bağımsız enflasyon ölçümü yapıyor. Onların bulduğu enflasyon oranı % 58, TÜİK’in ise %21. Arada büyük bir uçurum var.
İşte bu uçurum TÜİK’e olan güveni sarsan önemli konulardan biri. Muhalefet de bu verileri kullanarak, rakamlarla oynandığını iddia ediyor.
ENAG çalışmaları TÜİK içinde yakından takip ediliyor tabii. İddialardan oldukça da rahatsızlar. TÜİK kanunlarına dayanarak ENAG’ı mahkemeye de verdi TÜİK.
Yine de Başkan Dinçer, ENAG Başkanı Veysel Ulusoy ile ekibini kuruma çağırıp, uzamanlar olarak nasıl hesaplama yaptıklarını, hatanın nerede olduğunu tartışmak istiyor.
Önümüzdeki günlerde bu yüzleşme gerçekleşecek.
TÜM MERAK EDİLEN SORULAR
Başkan Dinçer, 21 yıldan beri enflasyonu hesaplayan daire başkanı dahil, kurmay ekibiyle yaptığı toplantıya beni de dahil etti.
Tüm soruları sormamı istedi.
Sorduğum sorular ve cevapların bir kısmını özetleyerek aktarıyorum. Diğer kısmını yarın yayaınlayacağım.
– Biz vatandaşların anlayacağı şekilde, enflasyonu nasıl hesapladığınızı anlatır mısınız?
– TÜİK 2005 yılından bu yana, Avrupa Birliği ile uyumlu olarak istatistik ölçmeye başladı. AB’nin tüm istatistiklerini tutan EUROSTAT’a üyeyiz.
Enflasyon hesaplamalarımız, örneklemeler ve ürün seçme standartlarımızı buraya göre yapıyoruz. Tüm ölçümlerimizi ve verilerimizi düzenli olarak EUROSTAT’a gönderiyoruz. Kimi zaman yaptığımız ölçümler ve rakamlar üzerine karşılıklı konuşuyoruz. Çok disiplinli ve katı kuralları var. Bir anlamda bizi denetliyor.
TÜİK ENFLASYONU NASIL ÖLÇÜYOR?
– EUROSTAT standardını kullanarak yıl başında bir mal ve hizmet sepeti oluşturuyoruz. Bu yıl sepette yaklaşık 415 ürün var, alt kırılımlarıyla beraber yaklaşık 900 ürün çeşidi oluyor.
Bu ürünler Türk toplumunun ortalaması göz önüne alınarak, tüketim alışkanlıklarına göre belirleniyor. 1994 yılında bu sepete pinpon topu girdi diye hala öyle zannedenler var. Oysa 2005 tarihinden sonra hiç olmadı.
Ürünler, tüketim alışkanlıklarına ve yoğunluğuna göre seçiliyor ve ağırlık puanları veriliyor.
Sonra 81 ilde 225 ilçede, sahadaki 350 çalışanımız aracılığı ile bu ürünlerin fiyatlarını topluyoruz. Aynı kalite, aynı özellikte, aynı markadan ve aynı iş yerinden olması şartıyla, tüm il ve seçilen ilçelerde, bir ürün için yaklaşık 800 fiyat alıyoruz. Bunlar tabletlerle yapılıyor, ürün fiyatlarının fotoğrafı çekiliyor ve anında merkeze gönderiliyor.
Bir de yaygın olan 7 zincir marketten, satılan ürünlerin kasadan geçen barkot verilerini alıyoruz (bu uygulama 2021’de başladı). Bu, fiyatlandırmanın yüzde 20’sine tekabül ediyor. Geri kalan yüzde 80’nini de saha elamanlarımız topluyor. Toplamda 900 ürün çeşidi için ay sonunda yaklaşık 550 bin fiyat toplanıyor. Sonra yine Eurostat hesaplama yöntemiyle bir rakam çıkıyoruz.
Fiyat toplama işini bir ay içinde bazı ürünler için iki, bazı ürünler için dört defa tekrarlıyoruz. Bu yüzden ay sonunda elimizde 550 bin fiyat, 550 bin fotoğraf oluyor ve bunlar arşivleniyor. Fiyatları merkeze gönderen tabletlerin bilgisayar logları ayrıca tutuluyor. 10 yıl boyunca geçmişe dönük denetime açık bulunduruyoruz.
Ayrıca sepetteki ürünlerin isimleri, ağırlık değerleri, fiyatları ve hesaplama yöntemimizi her ay internet sitemizde yayınlıyoruz. İsteyen oradan alıp kendisi de hesaplama yapabiliyor.
– Ürünlerin fiyatlarını düşük gösterme, bölge müdürlüğünde ya da merkezde değiştirme yapılamaz mı?
– Bir ürün için 81 il ve 225 ilçeden yaklaşık 800 fiyat aldığımıza göre, tüm il ve ilçelerde o ürünün fiyatına müdahale edilmesi lazım. Yani 26 bölge müdürünü, 350 anketörü organize edip, bir üründe fiyatın tamamını düşük göstereceksiniz ki rakam farklı girilsin. Bu da yetmez fotoğrafları da değiştirmeniz gerekecek.
Ayrıca bir ürün ağırlığına göre enflasyona kısmi etki edebilir. Ağırlığı olan birçok üründe bunu yapmanız gerekiyor. Araba gibi fiyatlandırmayı belirli merkezden yaptığımız yerlerde bir eksiklik olduğunda yine kısmi etki yapar. (Dünya Gazetesi yazarı Alaattin Aktaş araba fiyatları konusunda Kasım ayında böyle bir sorun tespit etti. TÜİK de bunu kabul ederek Aralık ayı için fiyatlandırma biçimini değiştirdi. Bunu yarın yazacağım.)
SİYASET İSTESE BAŞKAN BU RAKAMLARI DEĞİŞTİREMEZ Mİ?
ENAG Başkanı Veysel Ulusoy’a TÜİK’te rakamların nasıl düşük çıkartıldığını, nerede müdahale olduğunu sormuştum.
Sahada toplanacak verilerde, bunların hesaplanmasında ve kullanılan yöntemlerde müdahalenin mümkün olmayacağını söyledi. Çalışmaları bildiğini, incelediğini ve takdir ettiğini ifade etti.
Ancak çıkan sonucun farklı gösterilme ihtimalinin son toplamada olabileceğini söylüyor. Şöyle açıkladı: “Bilgisayara, yukarı doğru aşırı fiyatlanma gördüğünde ‘bunu görme’ komutu verilebiliyor. Buna teknik olarak ‘trimming’ deniliyor. ENAG bu sistemi kullanıyor. Dolayısı ile TÜİK aşırı fiyat artışı gördüğü ürünlerde bunu yapabilir”.
Ancak Prof. Ulusoy, bunun bir suçlama olmadığının, tahmin olduğunun özellikle altını çiziyor.
Bu iddiaları da sordum:
– Şimdi enflasyonu hesaplayan ekip rakamı buldu. Başkan’ın önüne koydu. Başkan’a da, ‘Enflasyonu yüksek göstermeyin’ diye siyasilerden baskı oldu. Başkan da size dedi ki, ‘Rakamı düşürün.’ Böyle bir şey olmaz mı?
– Başkan Dinçer: Böyle bir talimatı buradaki hiçbir yönetici kabul etmez. Bu insanlar böyle değişikliğin altına asla imza atmaz. Buna yüksek sesle itiraz ederler ki siz bile duyarsınız.
– Enflasyon hesaplama ekibi: Bir istatistikçi, toplanmış verilerin yayınlanmadan önce son anda düşük gösterilemeyeceğini bilir. Çünkü onu geriye doğru tüm verilerini, ürün fotoğraflarına kadar değiştirmeniz gerekir, ki bunun imkansız olduğunu anlattık. Çıkan enflasyon rakamı açıklanmadan bir gün önce Başkan tarafından görülüyor. Bir günde geriye dönük rakamları değiştirmek zaten mümkün değil.
– Peki yukarı doğru fiyat artışını görmeyen ‘trimming’ sistemini devreye sokarsanız durum değişmez mi?
– Eurostat kuralları gereği trimming sistemini kullanmıyoruz.
– Peki ENAG ile sizin enflasyon rakamlarınız arasında nasıl bu kadar fark olabilir?
– Biz onların yaptığı araştırmaları inceledik. İnternet üzerinden topladıkları verilerde ciddi hatalar tespit ettik. ENAG yanlış veri topladığı için sonucu böyle buluyor.
– Peki diyelim ki ENAG yanlış hesaplıyor ama biz de vatandaş olarak öyle olmadığını düşünüyoruz. Hissettiğimiz enflasyon başka, sizin açıkladığınız başka. Bu nasıl oluyor?
– İnsanlar genelde sık satın aldıkları ürüne bakarak enflasyonu algılıyor. Gıdaysa mesela onu baz alıyor. Oysa biz tüm Türkiye’yi, tüm ürünleri baz alınca ortalama farklı oluyor.
Bu sorun tüm dünyada tartışılıyor. Almanya’da, İtalya’da, İspanya’da vatandaşlar benzer itirazları yapıyor. Tartışma o kadar arttı ki, Avrupa Merkez Bankası, vatandaşın hissettiği enflasyonla, gerçek enflasyonunun neden farklı olduğunu detaylı bir şekilde açıkladı.
Kaynak: Habertürk / Kemal Öztürk