Ana SayfaHaberlerGündemWay Out skandalı büyüyor: “Sedat Peker’in iddialarında doğru olmayan ufak tefek şeyler...

Way Out skandalı büyüyor: “Sedat Peker’in iddialarında doğru olmayan ufak tefek şeyler var.”

Sedat Peker’in belgelerini yayınladığı rüşvet iddialarının odağındaki Marka Yatırım Holding’in sahibi Mine Tozlu Sineren, Halk TV’de Peker’in açıklamalarını doğruladı: “Sedat Peker'i eskiden tanıyorum ama bir süredir görüşmüyoruz. Geçmişten gelen ortak arkadaşlarımız var. Bu bilgileri nereden aldı çok şaşırdım. Bunlarla ilgili çok başvuruda bulundum. Her seferinde devlet kurumlarına bildirdim, cevap alamadım. İddialarında doğru olmayan ufak tefek şeyler var.”

Sedat Peker, yaptığı paylaşımlarda Sermaye Piyasaları Kurumu (SPK) Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu ile kardeşi AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun, Marka Yatırım Holding’in sahibi Mine Tozlu Sineren’den yönlendirdikleri Way Out adlı bir danışmanlık şirketi üzerinden 12 milyon TL rüşvet istediğini iddia etmişti.

Peker, Sineren’in bu parayı ödeyemeyeceğini söylemesinin ardından başka biri tarafından Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu’na yönlendirildiğini yazmış, Sineren ve Taranoğlu arasındaki Whatsapp görüşmelerinin görüntülerini yayınlamıştı. 

Halk Tv’de çıktığı programda kendisinden rüşvet istenildiğini kabul eden Mine Tozlu Sineren, Sedat Peker’in paylaşımlarının çoğunun doğru olduğunu kabul etti.

Sineren’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“2016 yılında ben bu şirketi aldığımda şirket gözaltı pazarındaydı. Bu da yatırımcı mağduriyeti demek ve şirkete yatırım yapan kişilerin parasını alamaması demek. Benim burada yapmak istediğim olay borsada mağdur olan şirketlere yatırım yaparak küçük şirketlerin mağduriyetlerini gidermek. Ben bir şekilde projemi ve yatırımları halka açabilmek adına gözaltı pazarındaki bir şirketi satın aldım. Eski yöneticiler bana destek olmaması ve o sırada darbe girişimi nedeniyle kasım ayında sistem çöktü ve ben bir şey yapamadım. Ben bütün yatırımcıları bir araya topladım. 8 ayda şirketi D grubundan B grubuna çıkardım. Gözaltı pazarından çıkardım. Özkaynakları erimiş bir şirketin içerisine 13 milyon para koyarak iştirak edindim ve olumsuzlukları giderdim. Asıl hikaye benim hisse senedi almamla başladı. Şirketin sermayesini 10 milyondan 21 milyona çıkardım.”


“Kumarda nasıl masa kazanırsa bizim borsadaki şirketlerde daima patron kazanır. Sistemi bu şekilde kurmuşlar. Borsayla ilgili tecrübem yokken benim kapıma sürekli komisyon isteyen kişiler gelmeye başladı. Hikaye bundan sonra başlıyor.”

400 küsür tane borsada şirket var ve herkesin birbirleriyle bağlantısı var


“Sistem patron hissesine dayalı olduğu için buradaki şahıslar patronun satacağı hisselerden para kazanan kişiler. Rüşvet işte burada dönmeye başlıyor. Halka açık olmanın bir anlamı yok. Halka açık olmak demek patronun kasasına ne kadar para girecek ve bu para kimlerle paylaşılacak. Sistem bu şekilde kurulmuş. 400 küsür tane borsada şirket var ve herkesin birbirleriyle bağlantısı var ve herkes birbirlerinin ne yaptığını biliyor. Çoğu, sistemi o şekilde kurmuş ki amaça şirketine sermaye kurmak değil hisse senetleri üzerinden para kazanmak. Ben bunu anlatmak istedim. Patron şirketine yatırımcı hissesine sahip çıkar. Bizim gibi şirketlere patronlardan başka kimse sermaye koymaz. Bizim gibi şirketler sermayeyi halktan alır.”


“Benden önceki yönetim hisselerini satmış, halka açık olma oranı yüzde 99. Halka açılmış, sermayesi bitmiş şirketi yönetmek başka bir şey. Borsada olup mevzuatı bilmekje borsada bir şirket yönetmek aynı şey değil. Ben mevzuatı yazan kişilerden borsayı daha iyi biliyorum.”

“Ben 13 milyon sermayeyi içeriye soktum ve 2 tane iştirak firması satın aldım. Bütün İtalyan markalarını bir araya toplayarak mağazalar açtım. Benim bu işi açmamı sağlayan SPK’ydı. SPK onay verdi ve hisse senetlerim tahsis edildi ve 10 ay sonra kapılar açılmaya başladı. Borsayla ilgili bir medya grubu var. Bunlar patronun hisselerini yükseltmek için çeşitli haberler yapıldı. Şirketi ve patronu övüyorlar ve çeşitli hikayeler üretiyorlar. Borsada kimse şirketin kapısını çalıp bilgi almaz. Tüyolar üzerine yatırım yapılır.”

“İddialarından doğru olmayan ufak tefek şeyler var”

“Sedat Peker’i eskiden tanıyorum ama bir süredir görüşmüyoruz. Geçmişten gelen ortak arkadaşlarımız var. Bu bilgileri nereden aldı çok şaşırdım. Bunlarla ilgili çok başvuruda bulundum. Her seferinde devlet kurumlarına bildirdim, cevap alamadım. İddialarında doğru olmayan ufak tefek şeyler var.”

 

“Bana hisse senetlerini satalım dediler ve biz bundan yüzde 30 alırız dediler. Ben sistemi bilmediğim için konuyu anlamaya çalıştım. Ben bunu yaptığımda küçük yatırımcılar zarar edecekti. Borsada bir kazanan varsa bir de kaybeden olacaktı. Küçük yatırımcımız günlük kazanç peşinde. Borsada patronlar ikiye ayrılır. Rahmaniler ve şeytaniler… Eğer rahmani bir patron olursanız şirketinizi düşünürsünüz, şeytani iseniz elinizdeki hisse senetlerini nereye satacağınızı düşünürsünüz. Ben ise borsada olmayacağım, şirketimi korumayı tercih ettim. Şirketin borçları vardı ve sürekli yatırım yapmam gerekiyordu. Hisse senetlerini paraya çevirip şirketime sermaye yapmam gerekiyordu. Hemen şirketin alacıklılarını topladım ve borcundan ve alacağından sorumluyum dedim. Onlara hisse vermeyi önerdim. Kabul edenlerle şirketin borçlarını kapattım. Değerinin altında satarak şirketin borcunu ödedim. Elimde hisse kalmadı ama yatırımlarıma devam ediyorum. Elimizdeki markaları kullanarak Türk markalarını bir araya getirmeye başladım. Ana pazarı çıktım. Amaç hayata geçirmek istediğim projeleri markalaştırmak istedim.”

“Sonrasında ilk sermaye arttırımında sonra yatırımlara devam edebilmek için elimdeki fon grubuyla yeni proje yapmak istedim. SPK’da Vahdettin bey baştaydı ve işi bilen birisiydi. Ben gözaltı pazarındaki şirketlere yatırım yapmak istediğimi söyledim. Şu anda gözaltı pazarındaki şirketlere yatırım yaparsak küçük yatırımcıların mağduriyetlerini giderebiliriz dedim. ‘Batık şirketlere yatırım yapın diyorlar’ ama biz eski yönetimlerin sorunlarını da üzerimize alıyoruz. Burada hukuki bir koruma altında değiliz bu konuda. 3. kişiler koruma altında oluyor. Şirket almak o kadar kolay bir şey değil. Ben şirketi kurdum ve SPK’ya başvuru yaptım. Bu arada Ali Fuat Taşkesenlioğlu başa geldi. Ben dosyamı içeri vermiştim. Ben yapılması gerekeni yaptığımı düşünüyorum. Asla bir lobiciliğe girmiyorum. Benim sermaye arttırımım ‘fiktif’ gerekçesiyle reddediliyor. Yani aynı parayı uyutuyorsun demek. Bu bir kuzudan 3 post çıkarmak gibi… Bana diyorlar ki ya parayı koyacaksın ya da kendi şirketini satın alacaksın. İkisi aynı anda olamaz. Ben de diyorum ki kendi projemi şirketlendiriyorum ve bu projemi Marka Yatırım Holding’e satıyorum. Benim bu parayı bir emanetçiye verip mi şirketin kasasına sokmam gerekiyor. Ben projeyi hayata geçirmek istiyorum diyorum. Bana tek bir soru gelmeden sermaye arttırımımıza red cevabı geldi.”

- Advertisment -