Eski milletvekili Leyla Zana hakkında, Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Milletvekili olduğu dönemde yaptığı konuşmaların “terör örgütü propagandası” olarak değerlendirildiği iddianamede, Zana’nın uluslararası kuruluşlardan aldığı ödüller de Türk Ceza Kanunu’nun 325/1 maddesi gereği “suç” olarak gösterildi.
İddianamede yer alan “Düşmandan unvan ve benzeri payeler kabulü” başlıklı ceza kanunu maddesinde, “Türkiye ile savaş halinde bulunan bir devletten akademik derece veya şeref, unvan, nişan ve diğer fahri rütbe veya bunlara ait maaş veya başka yararlar kabul eden vatandaşa bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir” ifadeleri yer alıyor.
Konuyla ilgili konuşan Leyla Zana’nın avukatı İbrahim Çeliker, Türkiye’nin hangi devletlerle savaş halinde olduğunu sordu.
Çeliker, “Türkiye hangi ülkelerle savaş halinde? Biz bunu bilmiyoruz. Sayın Zana’nın aldığı hangi ödül suç kaynağı olabilir? Türkiye hangi ülkeye savaş açmış durumda? Bunların açıklanması gerekiyor. Sayın Zana’nın aldığı bahse konu ödüller, insan hakları üzerine Avrupa ülkelerinden ve Amerika’dan verilen ödüller” dedi.
Leyla Zana, 1994 yılında Thorolf Rafto ödülünü insan hakları alanında aldı. Barış ve halkların hak mücadelesi için yürüttüğü siyasetten dolayı, 1995 yılında, Avrupa Konseyi tarafından Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü’ne layık görüldü. Aynı yıl Aachen Barış Ödülünü ve Bruno Kreisky Ödülünü alan Zana, 1998 yılında Amerika İnsan Hakları Derneği’nden Serbestlik Madalyası aldı.
Zana, 2004 tarihinde Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoë tarafından Paris Şehri Gümüş Madalyasını aldı. Ayrıca Fransa’da Paris, İsviçre’de Cenevre şehirleri tarafından “Onursal Vatandaş” seçildi. 2010 yılında da Mele Mustafa Barzani ödülü alan Zana, uluslararası birçok kurum tarafından ödüle layık görüldü.
İddianamede eski DEP milletvekili Orhan Doğan ve 1991 yılında öldürülen HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ın anma programlarına katılmanın suç olarak gösterilmesine ilişkin ise avukat İbrahim Çeliker şunları söyledi:
“Savcılık Orhan Doğan ve Vedat Aydın’ı PKK/KCK üyesi olarak değerlendiriyor. Bu isimlerin anılmasını da bir suç unsuru olarak görüyor. Oysa Orhan Doğan yıllarca Leyla Zana ile cezaevi yatmış ve milletvekilliği yapmış bir Kürt siyasetçidir. Vedat Aydın faili meçhul cinayete kurban gitmiş bir Kürt aydınıdır.”
Leyla Zana’nın milletvekili olduğu dönemlerde yaptığı 5 konuşmasının “terör örgütü propagandası” olarak gösterildiğini ifade eden Çeliker, Zana’nın Kürtçe konuşmasına odaklanıldığı değerlendirmesinde bulundu.
Çeliker, “Savcının üzerinde durduğu temel nokta Sayın Zana’nın Kürtçe konuşmasıdır. İddianamede Kürtçe konuştuğuna dair özel bir ibare bulunmaktadır. Bunu da bir kabahat ve isnat edilen suça bir delil olarak vurguluyor; terör örgütü propagandası yapmak suçu. Barış, kardeşlik ve demokrasi alanlarında yapılan konuşmalardan cımbızlanan ifadeler var. ‘Kürdistan’, ‘şehit’ ve ‘değer’ kelimeleri kullanılmış, Kürtçe konuşmuş. Suç isnadı yapılacak kavramlar değil bunlar. Cımbızlayarak bu ifadeleri propagandaymış gibi kullanmak büyük haksızlıktır. Konuşmaların esas amacı çatışmalı durumun sonlandırılmasıdır. İfade özgürlüğünü hedef alan, anayasayı ve uluslararası sözleşmeleri hiçe sayan bir yorumlama tarzıdır bu. Sayın Zana hiçbir zaman şiddeti övmemiş, barış gelsin diye mücadele etmiş, bedel ödemiş bir siyasetçidir” dedi.
Çeliker, iddianamenin birçok yerinde “anlaşılmıyor” ibaresinin geçmesini, düzgün bir çözümlemenin yapılmamasına ve eksik bir soruşturmanın yürütülmesine bağladı.
Leyla Zana’ya açılan dava 7 Eylül 2023 tarihinde görülecek. (DUVAR)