İsmail Saymaz’ın yazısı şu şekilde:
“Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) seçilen Çorum Barosu Başkanı Kenan Yaşar’ın AK Parti’den üç kez milletvekili aday adayı, bir kez il başkan yardımcılığı yapmış olması ve parti üyeliği tepkilere yol açtı. AYM Cumhur İttifakı adına davranacağı iddia edilen Yaşar, ilk demecini halktv.com.tr’ye verdi.
Yaşar, ‘Çoklu Baro’ Yasası ve İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına karşı çıktığını hatırlatıyor. İki dönem AYM Başkanlığı yapan Yekta Güngör Özden’in yargıçlık görevi öncesi CHP üyesi olduğunu ifade eden Yaşar, şunları söylüyor:
“Ben hukukçuyum. AK Partili değil, hukukçu kimliğiniz ön planda. İleride AYM ve HSYK üyesi olacağım diyerek, siyasetle, sivil toplumla uğraşma, şuraya girme, buraya çıkma… O zaman nasıl topluma faydalı olacaksınız?”
İşte, Yaşar ile söyleşimiz:
-Kenan Bey, eleştirilerin odağındasınız.
-Toplumun içerisinde yaşıyoruz ve topluma hizmet etmeye çalışıyoruz. Bu bazen mesleğimizi icra ederken, bazen STK’da yapıyoruz. Siyasetle uğraşıyoruz ve meslek odalarında görev alıyoruz. Sivil toplumu önemsiyorum.
Çorum’da yapmadığım şey kalmadı. Siyasetle uğraştım, edebiyat dergisi çıkardık, baroda üç dönem yönetiminde bulundum, iki dönem delege oldum. İnsan Hakları ve Demokrasi Derneği kurduk. 10 yıl başkanlık yaptım. Orada konferanslar vererek insan hakları ve demokrasi konusunda bilinç oluşturmaya çalıştık. Adaylığımız oldu. 2018’de baro başkanı seçildik. ‘Herkesin başkanı olacağım’ dedim. Karşımızdaki adayın iki katı, ideolojimizden farklı insanlardan da oy alarak seçildik. Çorum’daki bütün meslektaşlara soracak olursanız, adil davrandığımız konusunda şüphesi yoktur.
-‘Çoklu Baro’ya destek vermiş miydiniz?
-Tam tersine, en çok karşı çıkan bizdik. Arkadaşların eylemi farkındalık oluşturdu ama biz de müzakerelerde bulunarak, AK Parti’yle bağlantımızdan dolayı her yere uygulanmasının önüne geçtik. Hatta Ankara ve İstanbul’da kurulmasının da doğru bulmadığımı ifade ettim.
-Delegasyonun değişmesine itiraz etmiş miydiniz?
-İtiraz etmedim ama böylesini istememiştim.
-Eski Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu koltuğunda tutmak için bir formül olduğu söylendi.
-Ama tutabildi mi? Tutamadı değil mi? Tutamaz. Türkiye’de mesela yüzde 10’luk baraj vardır. Barajın altındaki partiler baraj değişsin” derler, öbürleri değiştirmez. Ama birikir birikir, o su öyle patlar ki barajın üstündekileri altına alır, barajın altındaki birkaç partiyi üstüne taşır.
-Sizin için “AK Parti’den milletvekili aday adayı. AYM’de yansızlık şekilde görev yapamaz. Cumhur İttifakı’nın AYM’deki üyesidir” diye bir eleştiri var.
-Ben Kılıçdaroğlu’na saldırı oldu, eleştirdim. ‘Çoklu Baro’yu eleştirdim. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilinmesini eleştirdim. Baro başkanıyken yaptım. Ben hukukçuyum. AK Partili, şu veya bu değil, hukukçu kimliğiniz ön planda. İleride AYM ve HSYK üyesi olacağım diyerek, siyasetle, sivil toplumla uğraşma, şuraya girme, buraya çıkma… O zaman nasıl topluma faydalı olacaksınız? Gidin Çorum’da CHP İl Başkanı’nı arayın. AK Parti il başkanından daha çok ziyarete geliyordu. İçerisinde hukuk varsa, toplumu ilgilendiren konular varsa, her partiye giderim. Kılıçdaroğlu geldi, gittim dinledim.
-Siyasi parti üyesisiniz. Bunun kararlarınıza yansıması noktasında bir kaygının olması haklılık payı içermez mi?
-2001’de AK Parti kurulurken üyeydim. Kurucuydum. 2002’de, 2007’de, 2011’de milletvekili aday adayıydım. İl başkan yardımcısı oldum. 2011’den sonra edebiyat çalışmalarına ağırlık verdim.
-Hiç aday olamadınız?
-Aday olamadım. Sonradan baro başkanı olduk. Başkan olduğumda, AK Parti’de il başkanlığı önerdiler. Arkadaşlara söz verdim, “Bundan sonra baro başkanı olacağım” dedim. Geri döndüğümüzde, AYM Başkanlığı yapan Yekta Güngör Özden’in de çok uzun süreli üyeliği söz konusu. Yarın kararlarımız da eleştirilecek. Bir karar vereceğiz, belki bize destek olanların hoşuna gitmeyecek. Bazı kararlar olacak, bugün “Kaygı duyuyorum” diyenler “Dediğim çıktı” diyecek. Dosyaların içeriğini bilmeden hareket etmek çok mümkün değil.
-Ankara Barosu’nun bildirisinden sonra dini hassasiyetlerle ilgili açıklamalarınız hatırlanıyor.
-Onun arkasındayım. (Dönemin Ankara Barosu Başkanı) Erinç Sağkan’a o zaman söyledim. Diyanet’i eleştirin ama “Çağlar ötesinden gelen ses…” Bu cümleye gerek yoktu. Diyanet İşleri Başkanını eleştirebilirsiniz, söyledikleri dinidir, ben yanlış bulmam ama biri bulabilir. Biz hukukçuyuz. Hukuk ve iletişim dili kullanılması lazım. Karşınızdaki insanları tahrik ederseniz, yanlış noktaya varıyor. Derdimiz, insanları adalet ve hukuksuzlar konusunda ikna etmek. Birbirimizi anlamalıyız. Toplumda hep şu var: Her yer fethedilecek kale gibi görünüyor. Birisi belediyeyi alıyor, öbür tarafı fethedecek sanki. Sanki başka ülkeden gelmiş veya ülkeden düşmanı kovacak gibi. Bu anlayışı yanlış buluyorum.
-Hakim ve savcılar milletvekili adayı olduğunda mesleğe geri dönemiyor. Fakat eski bir milletvekili adayının yargıya katılması çelişki değil mi?
-Mesela Özden’in durumu, benim durumuma benziyor. Başka örnekler de vardır. İlk örnek olacağını düşünmüyorum. Şunu mu arzu ediyoruz: Buralara gelen insanlar siyasetten kaçmış olsun, uzak dursun, öyle gelsin. O zaman bu toplumu nasıl anlayacaksınız? Ben Alevi kökenliyim. O kesimi de tanıyorum, diğer kesimi de. Kimsenin bu devletle, milletle bir problemi yok. Eminim aramızdaki fark bir sigara kağıdı kadar farktır. O farklar da olacak.
-Anladığım kadarıyla Alevi kökenli bir muhafazakarsınız.
-Doğrudur.
-Partiliyken AYM’ye seçilmeniz hukuken engel yaratmaz diye düşünüyorsunuz.
-Hukuken engel yok. Etik açısında da sıkıntı görmüyorum. HSYK’ya normal avukatlar atanıyor. Ben baro başkanlarından birinin atanmasının faydalı olacağını kanaatindeyim. Mesela Adalet Komisyonları’nda keşke baro başkanı da olsa. Madem yargının sac ayağı diyoruz, olması gerekiyor. Başka bir arkadaş seçilmiş olsa bu sefer ya MHP’li diyecek ya CHP’li ya HDP’li diyecekler.
-Ensar Vakfı’nda yöneticilik yaptınız mı?
-Hayır, yapmadım.
-Çorum’da Ensar Vakfı Başkanı’nın adının karıştığı istismar davasında avukatlık yapmışsınız.
-Bir duruşmaya girdim. Duruşmadan sonra çekildim. Bana anlatılan başkaydı, sonraki durum başka.
-Yahudilerle ilgili tweetiniz var. Nedir, biraz açabilir misiniz?
-Yanlış bir kelime kullandığımı düşünüyorum. Filistin’de hassas olduğumuz zulüm var. O konudaki hassasiyetimize yönelik bir şey. Yoksa Musevileri kastetme amacımız asla olamaz. İslam dinini kullanan aşırı nitelikteki şeylere karşı da tepkimiz aynı olur. Orada belki “Siyonist” demek, başka kelime kullanmak doğru olurdu. O dine mensup vatandaşları incitmek istemediğimden sildim. Biraz hassas davranmış olsam iyi olurdu. Acele ile atılmış tweet gibi geliyor.
-AYM’de neler yapmayı amaçlıyorsunuz?
-Evrensel hukuk, anayasamız ne diyorsa, ona göre çalışmak istiyorum. Amacım bu. Barolarla diyalogumuz sürerse, hukuk çerçevesi içerisinde o özgürlükçü yaklaşım ve denge usulünü iyi ayarlayacak şekle dönüşmüş olur ki, faydalı olur diye düşünüyorum.”
Kaynak: