Biliyorsunuz, Serbestiyet’te ‘yüksek analiz’ diye bir bölüm var. Burada zaman zaman, yazılı ya da sözlü olarak dile getirilen ‘yüksek’ kalitedeki düşünce örneklerine yer veriyoruz. Fakat dün gece CNN Türk’te karşımıza çıkan “Ne Oluyor” programının Afganistan bölümünde o kadar çok yüksek analiz vardı ki, bu defa bunların hepsini bir yerde toparlayıp sunmayı uygun bulduk.
Başlangıçtaki niyetimiz, programdaki ‘beğendiğimiz’ bölümlerin ikişer dakikalık videolarını kesmek ve sizlere sunmaktı. Fakat işe girişince bunu yapamayacağımızı anladık. Çünkü CNN Türk, programın tamamını yüklememişti YouTube’a; katılımcıların sözlerinden uygun gördüklerini parça parça yüklemeyi tercih etmişlerdi ve bu parçalar içinde, programda en uzun tartışmaya konu olan Afganistan bölümü yoktu.
Aldıkları parçalar arasında, program katılımcılarından Şaban Sevinç’in “AK Parti’nin Atatürk’ü sadece CHP’yi eleştirmek için hatırlamasını yadırgıyorum”u vardı… Zafer Şahin’in “Türkiye KKTC’den ilan etti! ABD ve Fransa’da ortalık ayağa kalktı”sı vardı… Melik Yiğitel’in: “AB’nin güvenliğinin başladığı yer Türkiye’nin sınırlarının bittiği yerdir!”i vardı… Hakan Bayrakçı’nın “Angela Merkel’in Türkiye açıklamaları ne anlama geliyor?”u vardı… Yine Zafer Şahin’in “Asıl treni Yunanistan’ın NATO’ya girişini onaylayarak kaçırdık!”ı vardı… Yine Melik Yiğitel’in “Erdoğan’ın yapamadığı neyi yaptınız da AB’den söz aldınız sayın Kılıçdaroğlu!”su vardı… Yine Hakan Bayrakçı’nın “CHP’li Lütfü Savaş’ın açıklamaları ne anlama geliyor?”u vardı…
Toplam yedi parça… Fakat işte, tek bir parça bile programdaki Afganistan tartışmasına tahsis edilmemişti.
Bu durumda bize de, bu bölümü YouTube’a koymayarak kanal ve katılımcılar adına ‘akıllı’ bir iş yapmış olan editör arkadaşımızı tebrik etmek ve programı, aklımızda kalanlarla anlatmak kalıyor.
Moderatörden, ‘ne işimiz var’ı çürütmeye matuf iki atak
Programın moderatörü Göksu Öngören, Afganistan bahsinde ilk sözü eski Halk TV yöneticisi Şaban Sevinç’e verdi.
Şaban Sevinç özetle, ABD ve NATO askerleri çekilirken Türkiye’nin orada kalmasına ve “Mehmetçiğin kanının dökülmesine” karşı olduğunu söyledi ve Kabil Havaalanı’nın korunması misyonunun reddedilmesi gerektiğini anlattı.
Moderatör muhtemelen ilk sözü ne diyeceğini tahmin ettiği Sevinç’e özellikle vermiş, sonra da yine ne diyeceklerini tahmin ettiği üç konuğun onu ‘dövmesini’ CNN Türk izleyicilerine izletmeyi uygun bulmuştu. Fakat Şaban Sevinç’e ilk itiraz ondan, kendisinden geldi: Ama Türkiye’nin Afganistan’la dostluğu ve bu dostluğun tarihi önemi üzerine “Atatürk’ün sözleri vardı…”
Göksu Öngören, ikinci darbeyi de Afganistan’dan Türkiye’ye göç argümanı üzerinden indirdi Şaban Sevinç’e: Türkiye Afganistan’da olmazsa bu göç nasıl durdurulabilirdi? Sırf göçü engellemek için dahi ordunun orada olması gerekmiyor muydu?
Şaban Sevinç’in yumuşak ve nazik bir insan olduğu anlaşılıyor; yüzlemedi sunucuyu ve geçerken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin oradaki misyonunun sadece Kabil Havaalanı’yla sınırlı olduğunu, dolayısıyla göçü engellemek gibi bir görev ifa etmesinin mümkün olmadığını kırıcı olmamaya dikkat eden bir üslupla anlattı.
Göksu Öngören ikna olmuş göründü ve sözü öbür konuklara verdi. İşte o andan itibaren çok tuhaf bir şey oldu. Onların da yine moderatörü kırmadan ‘misyon’un sınırlılığını anlatıp ‘göç’le ilgisinin olmadığını dile getireceklerini beklerken, Zafer Şahin ve Melik Yiğitel de ‘göçün durdurulması’nı en has argümanları olarak savundular. (Okuduklarınız size inandırıcı gelmeyebilir ama inanın aynen böyle; keşke kendi cümleleriyle ‘yüksek analiz’ videoları olarak yayımlayabilseydik.)
“Bagram üssünün kapatıldığını falan duyan var mı?”
Söz Melik Yiğitel’e geldiğinde, göçün durdurulması için TSK’nın orada mutlaka bulunması gerektiği argümanına, bir de ‘mefhumun muhalifi’ kontenjanından yeni bir argüman eklendi: Amerika tümüyle çıkmıyordu ki Afganistan’dan; öyleyse ‘biz’ neden olmayalım? Mesela ABD’nin Afganistan’daki en büyük üssü; Bagram… ABD’nin oradan çekileceğine dair herhangi bir şey duyan var mıydı? Bakın, fotoğrafı da şuradaydı işte, cep telefonundan gösterebilirdi, evet, var mıydı ABD’nin buradan çekileceğini duyan?
O esnada stüdyoda belli belirsiz bir gerilim… hayır, olmadı; hiç kimse “Melik Bey, kapatıldı o üs” demedi. Ya onun gibi kimse bilmiyordu, ya da kimse yüzlemek istememiş, Şaban Sevinç’in moderatöre gösterdiği hoşgörüyü onlar da Yiğitel’e göstermişti.
Bu arada bir parantezle Amerika’nın Sesi’nin 6 Temmuz tarihli haberinden Bagram meselesini hatırlayalım:
“ABD askerleri Bagram’ı vedasız terk etti / Afgan yetkililere göre, Amerikan askerleri, Afganistan’ın Bagram üssünden sessiz sedasız biçimde ayrıldı. Bagram Hava Üssü’nün yeni Afgan komutanı, Amerikalıların, 20 yıldır bulundukları üsten, gece saatlerinde, ışıkları kapatıp kendilerine veda etmeden sessizce ayrıldıklarını söyledi. Kendisine bu konuda bilgi verilmeyen yeni Afgan komutan, bu durumdan iki saat sonra haberdar olduğunu belirtti.
“Amerika, Cuma günü, askerlerinin 20 yıldır Taleban ve El-Kaide’ye verdiği savaşı yönettiği üssü terk ettiğini açıklamıştı. ABD, Ağustos ayı sonunda tüm birliklerini Afganistan’dan çekmeyi hedefliyor.”
Melik Yiğitel’in yüksek analiz videosu olabilecek bir argümanı da, Dışişleri Bakanlığı ile Cumhurbaşkanı arasındaki ilişkiye dairdi. Bu argüman, Afganistan kararının Dışişleri bürokratlarının çalışmaları temelinde oluşturulduğu esasına dayanıyordu. Yiğitel’e göre, Dışişleri’nin tecrübeli kadrosu bu yönde bir karar vermiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan da onların kararına saygı duymuştu!
Ve final: “Türkiye’nin illâ ki çıkarı vardır”
Gecenin son yüksek analizi, kamuoyu anketçisi Hakan Bayrakçı’dan geldi. Bayrakçı’ya göre, Türkiye ordusunu oraya “şan olsun, şov olsun” diye gönderiyor olamazdı. Çünkü orada “şan da olmazdı, şov da olmazdı.”
Peki, Türkiye orada olmalı mıydı? Evet, olmalıydı. Çünkü Türkiye oraya askerini gönderiyorsa orada mutlaka hem maddi hem manevi çıkarları olmalıydı.
Mutlaka vardı, olmaması mümkün değildi, fakat bunları biz bilmiyor olabilirdik!