“Manavgat’ı yakan PKK’lı vatan hainleri yakalandı… Manavgat’ın Hocalı Mahallesi’nde yakalanan 3 şüpheli, vatandaşlar tarafından linç edilmek istendi. Şahısları linçten jandarma ekipleri kurtardı. İşte o anlar” diyor Manavgat Gazetesi internet sayfasında… Ve okurlarını, sosyal medya söylentilerini mutlak gerçek kabul edip, jandarma aracının içindeki üç kişiyi linç etmek isteyen erkek kalabalığını gösteren videoyu izlemeye davet ediyor.
O görüntüleri kendi cep telefonuyla kaydeden bir kadının ruh halini gösteren kısa videoyu izleyenler de, kadının jandarmaya nasıl öfkelendiğini görmüşlerdir.
Sonrasını biliyorsunuz, gözaltına alınanların orman yakmayla falan hiçbir ilişkisinin olmadığı çıktı ortaya. Peki ya linççiler jandarmayı aşıp o gençleri öldürseydi?
Manavgat’ta daha sonra bu iş ‘sabotajcı avı’na döndü ve bir noktada Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen sosyal medya hesabı üzerinden şu uyarıda bulundu:
“Yangın felaketine maruz kalan bölge halkımız, şu günlerde canını, malını, sevdiklerini, evini, hayvanını, yaşam alanlarını kurtarma mücadelesi vermektedir. Ancak bu zorlu süreçten faydalanmak isteyen provokatörlerin olduğunu görmek hepimizi üzmektedir.
“Bu şahıslar ‘kundakçı, şüpheli’ yakalama teşebbüsüyle asılsız ihbarlardan yola çıkarak, sokaklarda kimlik kontrolü, yol kesme ve masum vatandaşları korkutacak derecede havaya ateş etme gibi eylemler gerçekleştirerek yaşadığımız bu süreci daha da zorlaştırmaktadır.”
Manavgat belediye başkanını başkaları da takip etti, fakat bir türlü önü alınamıyor bu doğrudan ve hemen ceza kesme hevesinin.
Başlangıçtaki “aynı anda bu kadar yangın çıkmaz, öyleyse PKK işi” diyenleri, bizzat yangının sonraki seyrinin ortaya koyduğu gerçekler de ikna edemiyor… Hadi, başlangıçta, PKK gaflette yakaladı, ortada hiçbir tedbir yokken örgütlenip birçok yerde aynı anda yangınları başlattı… Peki sonra, yani devletin ve herkesin alarm durumuna geçmesinden, nöbetler tutmaya başlamasından sonra nasıl yine aynı anda orada burada bir sürü yangın çıkabiliyor?
Tabii bu soruyu sorma gereği duymayanların kulakları, aynı anda pekâlâ birçok yerde yangın çıkabileceğine dair izahlara da kapalı… Keza yalnız Türkiye’nin değil, bütün Akdeniz’in ve çevresinin ve hattâ dünyanın yaz mevsimini idrak eden bütün bölgelerinin yandığını asla duymuyorlar.
Duymuyorlar, çünkü kulakları başka yerlere açık. Herkesin dilinde sosyal medya var ama, özellikle bu tür büyük olaylarda hâlâ etkili bir mecra olan televizyonları da unutmamak lazım. Orada ‘uzman’ kontenjanından yer alan birilerinin ortaya fırlatıverdiği ‘görüş’ler çok daha zehirli, çok daha büyük etkiler yapabiliyor.
Önceki gün (1 Ağustos) CNN Türk’ten zerk edilen ve dün Serbestiyet’te ‘Yüksek Analiz’ başlığı altında yayımlanan ‘analiz’i hatırlayalım… Orada emekli albay bir ‘güvenlik uzmanı’ nasıl konuşuyordu?
“Daha olayın başında PKK’yı öne çıkarttık. Arayan haber ajanslarına, bu bir terör saldırısıdır, bilerek ve bilinçli yapılmıştır diye adını koymuştum. Hâlâ aynı görüşteyim. (…) Bakın dünyanın her yerinde yangınlar var. Neye bağlıyor bunu uzmanlar? İklim değişikliğine. Başka ülkeler için bu geçerli olabilir. Fakat bizdeki asla küresel ısınmayla ilgili değil. Küresel ısınma dolaylı neden, fakat sabotaj doğrudan ve net. Çünkü günü, rüzgârın hızı gibi birçok denklemin incelenerek birçok noktada aynı anda başlatılan bir yangını konuşuyoruz. Bu, o mahlukat olan eli kanlı çapulcu sürüsünün haddini aşar. Burada bir meteorolojik mühendislik var, burada bir istihbarat çalışması var. Plan var, o plan üzerinde bir çalışma yapılarak bugüne karar kılınmış. Bir mekanizma, yapılacak işi gününe saatine kadar belirlemiş ve bu bahsettiğimiz katil sürüsüne deklare etmiş.”
Varsayımını, iddiasının delili olarak kullanan bir uzmanla karşı karşıyayız.
CNN Türk’ün tartışma programları, uzun zamandır ‘yüksek analiz fırtınaları” şeklinde tezahür ediyor. Sinirlerinize hâkim olabilirseniz eğlenmek garanti.
Şu uzman görüşüne bakın: PKK olmasa, bütün dünyayı etkileyen küresel ısınma Türkiye’de bir halt edemeyecek, kös kös dönüp ekmeğini başka ülkelerde arayacak…
Fakat küresel ısınma-PKK işbirliği de yetmiyor Türkiye’yi başka ülkeler gibi yangın diyarı yapmaya. Denkleme, “meteorolojik mühendisliklerin, istihbarat çalışmalarının” falan da dahil olması gerekiyor.
Ne var ki, bu gülünç analizler televizyon ekranlarından öfkeli insanların tepesine boca edildiğinde güldürmüyor, izleyenleri linççi kalabalıkların potansiyel parçası haline getiriyor.
İşte sosyal medyasıyla, görseli-yazılısı geleneksel medyasıyla akıl dışı bir sorumsuzluk örneği sergileyen koca ülkede bazen çölde vaha misali sağduyulu sesler de yükseliyor.
Bunlardan birinde bir asker konuşuyordu ve bakın nasıl konuşuyordu (videoyu Twitter’a yükleyenin sunumu da isabetliydi bence: “Komutan, vatsap gruplarında birbirini galeyana getirip, şüpheli avına çıkanlara konuyu net özetlemiş”):
“Eski muhtarım aradı. Komutanım dedi, bu benim eniştemin arabasının plakası (bu arada cep telefonundan, ‘ormanı yaktıktan sonra kaçanların kullandığı arabanın plakası’nın yer aldığı bir WhatsApp mesajını gösteriyor). Sizi birbirinize düşürmek için sürekli yanlış plaka atıyorlar. Çevireceksiniz arabayı, ondan sonra başınıza büyük olaylar gelecek. O WhatsApp gruplarının hepsi takip ediliyor. Bunların hepsini silin ve bu tür haberlere inanmayın. (…) Her gün bir sürü Molotof kokteyli atılıyor deniyor, öyle bir şey yok arkadaşlar. Yakalanan arkadaşlar da serbest kaldı suçsuz oldukları için. Sizlerin bu hareketleri bizim bir sürü zamanımızı alıyor. Bakın, üniformalarımız terden kir tutmuş durumda. (…) Atılan bütün plakaları biz inceliyoruz. Sizleri birbirine kırdırmak istiyorlar. Bakın, sırt çantalı ihbarı geliyor, varıyorsun yanına, malum burası turizm bölgesi, insanlar yürüyor. Yeni bir ihbar aldık, vardık, çantadan namazgâhla Kuran-ı Kerim çıktı. Ya arkadaşlar yapmayın, bir şey yapacaksanız, sonra çok pişman olacaksınız…”
Uzmanların televizyon kanallarından galeyana getirdiği insanları sağduyuya davet eden böyle devlet görevlileri iyi ki var.
Ne var ki biri yüz binlere hitap edebilecek bir araca sahip, öbürü sadece yüz kişiye hitap edebiliyor.