Masum Türker’in CNNTürk’teki ‘ifşa’sının ardından şu suretteki sosyal medya paylaşımları ortalığa saçıldı (ben Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür’ün versiyonu üzerinden gidiyorum):
“2001’deki büyük ekonomik kriz sırasında Eski Bakan Masum Türker Cnntürk’te İMF ikinci başkanı Fischer’in Merkez Bankasına, ‘halk bankasına para vermeyin’ diye emir verdiğini ve 2001 krizinin böyle patladığını söyledi. O gün faizler gecelik 7500’e çıkmıştı. Hani üst akıl yoktu?”
Burada akla gelen ilk soru şu: Masum Türker bu büyük gerçeği açıklamak için neden 20 yıl bekledi? Tabii ne bunu soran var ne de kaynak talep eden… İnsanın aklına, öne sürdüğü büyük iddia için kaynak göstermesi istenen iddia sahibinin sözleri geliyor: “Gösteremem, üzerinde oturuyorum” (Cem Yılmaz esprisi).
Fakat gelin bunlara hiç takılmayalım ve 2001 krizinde Fischer’in hakikaten Merkez Bankası’ndan Halkbank’a para göndermemesini istediğini varsayalım. (Biliyorsunuz, o dönem IMF Türkiye’ye büyük borçlar veriyordu ve o nedenle Türkiye ekonomisini denetliyordu.)
O günlerin ekonomi bakanı “Fischer böyle dedi, kriz de bundan çıktı” deyince, “üst akıl” saçmalıklarını bir türlü temellendiremeyen iktidar gazetecilerine gün doğmuş görünüyor ama, “alın size üst akıl” demeden önce gayet iyi bildikleri o günleri hatırlasalar (ve hatırlatsalar) bu kadar rahat ahkâm kesemeyecekler.
Gelin onların yapmadığını yapalım ve o günleri şöyle bir hatırlayalım.
Masum Türker’in “faizler gecelik 7500’e çıkmıştı” dediği günün adını koyalım önce: 19 Şubat 2001.
O gün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nda “bir şey” oldu ve ardından da Masum Türker’in dediği şey gerçekleşti. Peki ne olmuştu o gün? Vikipedi’nin özetlemesinden okuyalım:
“Anayasa kitapçığı krizi, Anayasa fırlatma krizi ya da Kara Çarşamba… 19 Şubat 2001 Çarşamba tarihli Millî Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Başbakan Bülent Ecevit’e Türkiye Cumhuriyeti anayasa kitapçığını fırlatması ile başlayan siyasi kriz. Kısa süre içinde ülke piyasalarını etkiledi ve 2001 Türkiye ekonomik krizinin nedenlerinden biri hâline geldi.
“Cumhuriyet tarihinin ekonomik ve siyasi boyutuyla ‘en derin krizlerinden biri’ olarak yorumlanır ve bu yönüyle ‘Kara Çarşamba’ olarak da bilinir. Aynı gün İstanbul Borsası yüzde 14, ertesi gün yüzde 18 değer kaybetti. Gecelik faizler yüzde 760’a, Hazine borçlanma faizi yüzde 144’e kadar yükseldi. 680.000 lira seviyesinde olan Amerikan doları bir hafta içinde 1.000.000 lirayı geçmişti. Kriz sonunda çok sayıda iş yeri kapandı, işsizlik kayda değer oranda yükseldi. 2001 yılı sonunda kamunun faiz harcamaları toplam vergi gelirlerinin yüzde 92,3’üne ulaştı.”
Ve geliyoruz meselenin can alıcı noktasına… Ülkenin cumhurbaşkanı ülkenin başbakanına neden Anayasa kitapçığı fırlatmıştı?
Mesele şuydu: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer gerçi DSP (Bülent Ecevit), ANAP (Mesut Yılmaz) ve MHP’nin (Devlet Bahçeli) oluşturduğu koalisyon tarafından cumhurbaşkanı seçilmişti ama seçildikten sonra, kendi bankalarını fonlaması karşılığında üçlü koalisyona gözü kapalı bir destek sunan dönemin kartel medyasına karşı antipatisini açıkça göstermeye başladı. (Evet, büyük medya kuruluşlarının büyük bankaları vardı o dönemde ve bunlar Merkez Bankası üzerinden komik faizlerle fonlanıyordu).
Halkbank, Vakıfbank ve Etibank’tan oluşan kamu bankaları da yine medyaya ve en fazla müsaadeye mazhar öbür büyük holdinglere ucuz para sağlamak için kullanılıyordu. O dönemde devletten kişi ve kurumlara para aktarma mekanizması böyle işliyordu.
Ahmet Necdet Sezer, kamu kaynaklarının kamu bankaları üzerinden bu şekilde çarçur edilmesinden de çok rahatsızdı ve meş’um 19 Şubat toplantısından kısa bir süre önce Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’na Halkbank’ta inceleme yapması için emir verdi.
Halkbank pek de uzak olmayan bir zamanda zaten denetimden geçtiği için Başbakan Ecevit buna çok sinirlendi; Sezer’in tavrını kendisine karşı bir güvensizlik işareti olarak aldı ve o günkü MGK toplantısında Sezer’e “buna hakkınız yok” dedi. Sezer de işte bu söz üzerine “burada yazıyor” diye önündeki Anayasa kitapçığını Ecevit’e doğru fırlattı.
Kriz böyle başladı.
IMF ve Fischer Merkez Bankası’na “Halkbank’a artık para aktarmayacaksınız” demiş midir? Demiş olabilir. Çünkü “tam bağımsızlık”çı Ahmet Necdet Sezer’le IMF’nin aynı noktada buluşmuş olmasındaki ironiyi bir tarafa bırakırsak, o günlerin meselesi şuydu: Kamu kaynakları Merkez Bankası ve kamu bankaları üzerinden, iktidarın çevresinde kümelenmiş dar bir zümreye aktarılıyor, bu da bankacılık sistemini ve ülke ekonomisini felce uğratıyordu.
Yani kriz MB’nin “üst akıl”ın emriyle Halkbank’a ve öteki kamu bankalarına para vermediği için değil onlara karşılıksız para yağdırdığı için çıkmıştı.
Yani Fischer suretindeki “üst akıl” şayet Merkez Bankası’na artık Halkbank’a para pompalamaması gerektiğini bildirmişse, bu “yerli ve milli” kriz odaklarının yediği haltı düzeltmek için yapılmıştır.
Masum Türker yine de Türkiye’nin bitmeyen tartışmasına dair bu “anı”sını 20 yıl boyunca neden kendisine sakladığını açıklasa iyi olur.