Emekli askeri hâkim Ahmet Zeki Üçok’un “FETÖ ile mücadele bitti. Emniyete, 30 Haziran’a kadar dosyalarınızı tamamlayın talimatı gitti” açıklamasından sonra kafalarda iki soru belirdi: Gerçekten de böyle bir talimat gitmiş miydi müfettişlere — ve şayet gittiyse bu ne anlama geliyordu?
İddiaya hükümet kanadından bir yalanlama gelmedi. Fakat Üçok iddiasını dile getirirken müfettiş soruşturmalarıyla ilgili bir noktayı eksik bıraktığı için meselenin ne olduğu tam olarak anlaşılamadı. Söz konusu ‘talimat’, OHAL ve OHAL’in kaldırılmasından sonra bakanlara ve kurum amirlerine verilen ihraç yetkisinin süresinin dolmasıyla ilgiliydi.
21 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL iki yıl sürdükten sonra kaldırıldı ama AKP hükümeti, muhalefetin “hukuksuzluk” eleştirilerine karşın OHAL uygulamalarını ikame bir formülle sürdürmek istedi. Gerekçe yine “FETÖ ile mücadele”ydi. OHAL döneminde bu gerekçeyle kamu kurumlarından 127 bin kişi ihraç edildi.
OHAL Temmuz 2018’de kaldırılınca yeni bir yasal düzenleme yapılarak (7145 sayılı kanun) bakanlara ve kurum amirlerine ihraç yetkisi verildi. Düzenleme 3 yıllığına yapıldıysa da bu süre hükümete yetmedi. AKP hükümeti 2021’de düzenlemeyi üç yıl daha uzatmak için yasa teklifi hazırladığına girişti ama karşısında muhalefeti buldu.
2021’de torba yasa şeklinde hazırlanan teklifin ilk halinde, OHAL düzenlemeleri kamudan ihraçların sürmesi hükmüyle sınırlı kalmadı. Teklifte, gözaltı süresinin 12 güne kadar uzatılması, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) şirketlere kayyum ataması uygulamasının sürdürülmesi de istendi.
CHP: “Direndik de 1 yıla indi”
OHAL uygulamalarının yakın takipçilerinden, CHP’li anayasa hukukçusu İbrahim Kaboğlu, o dönem iktidarla muhalefetin yaşadığı OHAL tartışmasının merkezindeki isimlerden.
Kaboğlu, hükümetin “yasa yoluyla, anayasa dışı, örtülü OHAL’i üç yıl daha uzatmak için” böyle bir teklif hazırladığı yönündeki düşüncesini bugün de koruyor:
“Teklifin üç maddesindeki gerekçe de aynıydı: Terörle mücadelenin etkin bir biçimde sürdürülmesi. Böyle bir gerekçe, genel siyasal hamaset söyleminin ötesine geçmez dedik, geçmedi. Hukuken sorunlu bir yetkiydi. Tamamen yasa dışıydı. Çok direndik. Geri adım attılar. Kendileri de bunu görmüş olacaklar ki, önce üç yıl uzatmak istedikleri düzenlemeyi sonra bir yılla sınırlı tuttular.”
“Zaten bir yıllığına uzamıştı”
Kabaoğlu’nun da hatırlattığı gibi AKP, yasa teklifinde değişikliğe gitti. Kamudan ihraçlar ve gözaltı süreleriyle ilgili düzenlemelerin 3 yıl yerine 1 yıllığına uzatılması kararı, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında düzenlenen AKP Merkez Yürütme Kurulu toplantısında alındı.
Bugün o kararı hatırlatan AKP’li yetkililer, kamudan ihraçlar konusunda bürokrasiye uzun süreli yetki vermekten yana olmadıklarında ısrar ediyor:
“OHAL’i kaldıran partiyiz. Terör örgütüyle iltisaklıların ihracına ilişkin genel düzenleme mevcut yasalarımızda var. Kamudan 127 bin ihraç yapıldı. 2020-2021 döneminde 16 bin ihraç oldu. İhtiyaç dahilinde kurum amirlerine bir yıl daha ihraç yetkisi vermemizin yeterli olacağını düşündük.”
Bazı bakanlar ve kurum amirlerine kamudan ihraç yetkisi veren düzenlemenin süresi 25 Temmuz’da doluyor. Siyaset kulislerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu süreyi seçim öncesinde uzatmak istemediği bilgisi hâkim.
Bu süreyi uzatmak isteyen hükümetin meclise yeni bir yasa teklifi sunması gerektiğini hatırlatan muhalefet cephesinin, “Meclis kapalı ve ortada yasa teklifi yok, olacak gibi de görünmüyor” öngörüsünü, AKP’li yetkililer de doğruluyor:
“Zaten bir yıllığına uzatılmıştı. FETÖ’yle mücadele farklı yöntemlerle mutlaka sürecek. Kimse bunu, mücadelenin bittiği şeklinde anlamamalı.”
“Muhalefet intikam peşinde değil”
AKP’liler “Zaten bir yıllığına uzatılmıştı” deyip yeni bir uzatmaya istekli olmayışlarının nedenini buna bağlasalar da, kararda bürokrasiden iktidara iletilen endişelerin rolünün olduğu da öne sürülüyor. Kulislerde dolaşan yorumlara göre, yetki bir yıl daha uzatılırsa, muhtemel bir iktidar değişikliğinde bu yetki yeni iktidarın elinde bürokrasiyi ‘temizlemede’ bir araç haline dönüşebilir.
Muhalefet cephesi, iktidarın değişmesi durumunda yeni gelecek hükümetin bu yetkiyi kullanarak bürokraside bir tasfiye operasyonuna girişebileceğini düşünenlerin yanıldığını söylüyor.
CHP’li İbrahim Kaboğlu, “Muhalefet intikam peşinde değil. Muhalefet halka hukuku savunma sözü veriyor. Bu yüzden Kemal Kılıçdaroğlu bürokratlara kanunsuz emirlere uyulmaması çağrısı yaptı. Muhalefet kimseyi farklı fikirlerinden dolayı yargılamayacak. Ama bürokraside anayasaya aykırı işlemler yapanlar varsa elbette belirlenecek ve onlardan hesap sorulacak. Gereksiz endişeler spekülasyondur” diyor.
“Muhalefet olağan hukuk kurallarını işletecek”
DEVA Partisi’nin hukukçu vekillerinden Mustafa Yeneroğlu da muhalefetin temel hedefinin Türkiye’de “olağan hukuk kurallarını işletmek” olduğunu hatırlatırken, bürokrasinin endişeli olduğuna ilişkin değerlendirmelere şüpheyle yaklaşılması gerektiğini savunuyor:
“Bürokrasideki amirlere verilen ihraç yetkisi, hukukun üstünlüğüne aykırı bir yetki. Terör bağlantılı bir bürokrat olursa onun hakkında yapılacak bellidir. Devlet Memurları Kanunu’ndaki idari disiplin süreci işletilir. Muhalefet, hukuksuz rejimin uygulamalarını devam ettirmeyecek ki. Ortada bürokrasinin endişelenmesini gerektirecek hiçbir şey yok. Mantıksız ve saçma iddialar yerine doğru ilkeler ve kurallar tartışılmalı.”