Cumhurbaşkanı Erdoğan Madrid dönüşü uçakta yaptığı açıklamada Dezenformasyon Yasa Tasarısı’nın muhalefetle mutabakat içinde Meclis’in gelecek dönemine bırakıldığını ifade etti: “Özellikle bu hafta başka önemli olan bazı yasaların çıkması süreci de vardı. Bunun içinde öğrenci affı, 3600 ek gösterge ve başka yasalar var. Burada mutabakat sağlandı, bir konsensüs oldu. Cumhur İttifakı ile muhalefet şöyle bir anlayışa geldiler; ‘Biz önce bu 5-6 tane yasayı hemen çıkaralım, Meclis açıldığında da bunu hallederiz’ dediler. Grup Başkanvekili arkadaşımız beni aradı. ‘Böyle bir durum var. Mutabakatımız tamam, fakat dezenformasyonla mücadeleyi Meclisin açılışına bırakmaya ne dersiniz?’ dedi. Biz de ‘Mademki aranızda böyle bir mutabakat var, hiç olmazsa diğerlerini çıkaralım. Onları hemen yürürlüğe sokmuş oluruz. Böylece bu süreci dayanışma içerisinde bitirmiş oluruz’ dedik. Ve onu Meclisin açılışına bırakmış olduk.”
Erdoğan’ın “Mutabakat tamam o zaman yasayı erteleyelim” demesi pek alışık olunan bir durum değil. Cumhurbaşkanı bu konuda mutabakata varmanın bir de yorumunu yapıyor: Böylece bir Meclis dönemini sona erdirirken “Süreci dayanışma içinde bitirmiş oluruz” diyor.
AK Parti: “Erteleme için mutabakat sağladık”
Bu ilginç değerlendirmelerin arkasında ne gibi gelişmeler olmuştu? Serbestiyet, birinci elden kaynaklarla konuşarak “mutabakat”ın ne anlama geldiğini sordu. AK Partili yetkilileri şöyle dediler:
“Meclis’in son haftasıydı. Bazı kanunların acil olarak çıkarılması gerekiyordu. ‘Öğrenci affı’, ‘3600 ek gösterge’, ‘Astsubayların durumunun yeniden düzenlemesi’ gibi öncelikli kanunların çıkarılması gerekiyordu. Muhalefet ‘eğer dezenformasyon tasarısını Meclis gündemine getirirseniz Meclisi bloke ederiz ve söz konusu kanunları çıkaramazsınız’ deyince, biz de öncelikle çıkarılması gereken kanunlara odaklandık ve böylece tartışmalı yasa gelecek yasama dönemine kaldı.”
AK Partililere, “Bu erteleme mutabakatı geleceğe yönelik de bir uzlaşma ve yeni mutabakatlar için bir adım olabilir mi? Önümüzdeki seçim döneminde giderek sertleşen siyasi atmosferin yerini uzlaşma ve barışçı bir seçim ortamı alabilir mi?” sorusunu sorduk.
Cevap şöyle geldi: “Karşımızda 6 parçalı bir muhalefet var. Onların her biri ayrı tavır içinde. Kiminle mutabakat sağlayacağız?”
“CHP ile olamaz mı?” sorumuza; “şimdilik öyle görünmüyor” şeklinde muğlak bir cevap verildi.
CHP’liler: “mutabakat değil mecburiyet”
“Mutabakat” sürecini yürüten CHP kurmayları ne diyor? Onlara göre bulunan formülün “mutabakat” diye tanımlanması durumu kurtarmaya yönelik bir hamle: “Dezenformasyon yasasının kabul edilmesini engellemeye kararlıydık. Bunu onlara söyledik. Bazı çıkarılması gereken acil yasa tasarıları vardı. Bizim de içlerinde desteklediğimiz maddeler vardı. Onların öne alınması konusunda bizim önerimizi kabul ettiler.”
Muhalefete göre ortada mutabakattan çok bir mecburiyet söz konusuydu.
Yine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın süreçten söz ederken ‘muhalefet’ ve ‘dayanışma’ sözcüklerini bir arada kullanması ilginç. Tabii, sadece bir dil sürçmesi değilse…