CHP milletvekili Deniz Yavuzyılmaz Serbest TV’de yayımlanan “Deprem Özel” yayınına katılarak imar affından arama kurtarma çalışmalarına kadar uzanan yelpazede Kahramanmaraş merkezli depremlerde neden büyük yıkım yaşandığını, can kayıplarının neden yüksek olduğunu anlattı.
Madencilerin AFAD engeline takıldığı için deprem bölgesine deprem saatinden 30 saat sonra gidebildiğini söyleyen Yavuzyılmaz, sahadaki gözlemlerine dayanarak can kayıplarının 35 binin çok üstünde olduğunu dile getirdi. AFAD’ı “afet”, hükümet cephesinin yayımladığı “Asrın felaketi” videosunu da “gerçekleri gizlemek” olarak tanımlayan Yavuzyılmaz, Kahramanmaraş’tan katıldığı yayında yaşanan internet sıkıntısının, GSM operatörlerinin ihmalinin depremin bilançosunu nasıl ağırlaştırdığını da anlattı:
“Can kaybımız 35 binin kat be kat üstünde”
Vefat eden vatandaşlarımızın sayısı 35 binin çok üzerinde. Biz sahada olduğumuz için bunu görüyoruz. Bir enkazdan kaç canlı vatandaşımız çıkıyor, kaçının cenazesi çıktı, kaçının cenazesi alınamadı? Bu denklemden baktığımızda bu 35 bin rakamının katbekat üstünde can kayıplarının olduğunu biz biliyoruz.
“Yapılan en büyük hata madencilerin bölgeye intikalinin geciktirilmesi”
Burada yapılan en büyük hata; arama kurtarma çalışmalarının profesyoneli olan madencilerin bölgeye intikalinin geciktirilmesi. Hatta engellenmesi. Ana deprem saat sabaha karşı 04.17’de oldu. Deprem öncesi uydu fotoğraflarının bilgisayar ortamında deprem sonrası fotoğraflarla karşılaştırdığımızda yıkılan bina sayısının yaklaşık olarak tespit edilmesi mümkün. Bunu zaten bilgisayar otomatik olarak yapıyor.
“Madenciler deprem bölgesine girmek için AFAD’ın onayını bekledi”
Madenciler deprem olur olmaz deprem alanına gitmek istediler. Fakat enkaz bölgesine rahatlıkla giremediler. Çünkü engelle karşılaştılar.
Deprem olduktan hemen sonra süreci yönetmesi gereken AFAD, kendisi bir afet olduğu için bu süreci yönetemedi. Türkiye’de ve dünyada sayılı arama kurtarıcılardan olan madencilerden sadece bir ekibi çağırdı. Bir ekibi talep etti. Bir ekip, 12 madenci demek. Yani düşünün on binin üzerinde yıkılmış bina var. Ve AFAD sadece 12 madenci istiyor. AFAD eğer talep etmezse arama kurtarma ekipleri resmi olarak harekete geçemiyor. Afet bölgesine giremiyor. AFAD’ın bunu talep edip onaylaması gerekiyor.
Yüzlerce madenciyi hızlı bir şekilde üç saat, beş saat içinde Zonguldak Çaycuma Havalimanı’na uçak göndererek deprem alanına getirmesi gereken AFAD bunu yapmadı. Biz yetkililerle tartıştıktan sonra sadece 85 madenciyi yola çıkardı. Ve bu madenciler deprem saatinden ancak 30 saat sonra bölgeye varabildi. Depremin ikinci gününde de 275 madenci deprem bölgesine hareket etti.
“Can kurtarmak için gerekli kritik saatler, günler kaybedildi”
Can kurtarmak için gerekli olan kritik dakikalar, saatler, hatta günler kaybedildi. Böyle bir kayıp oldu. Bakın aradan zaman geçti. Şimdi bu saatleri, dakikaları sayarak mucize kovalıyoruz değil mi? Mucize, mucize mucize diyoruz. Canlı kurtarmak için. Bizim bu mucize dediğimiz, canını kurtarmaya çalıştığımız vatandaşları aslında depremin ikinci günü kurtarmamız gerekiyordu. Enkazdan binlerce vatandaşımızı sağ çıkarabilirdik. Birçok vatandaşımız enkaz altında vücutlarında hiçbir deformasyon olmadan hayatını kaybetti. Biz onlara ulaştık. Gördük ki, donarak hayatlarını kaybetmişler. Neden; çünkü kurtarma faaliyetleri geç başladı.
GSM şirketleri yüzünden kaybedilen canlar
Deprem oldu. Saatlerce, günlerce telefonlar çekmedi, internet çekmedi. Oysaki hayatta kalan vatandaşlarımız enkaz altından mesaj attılar. Mesela dünden önceki gün bir vatandaşımız bana ‘vekilim enkaz altından amcamdan mesaj geldi’ dedi. Gerçekten bir mesaj var ve ‘yardım’ yazıyor. Biz de hemen madenciler olarak bölgeye gittik, ses dinlemesi yaptık, ısı taradık, hiçbir şey çıkmadı. O kişinin vefat ettiği anlaşıldı. Ve şunu anladık ki, aslında depremden hemen sonra mesajı yazmış ancak telefonlar çekmediği için mesaj gitmemiş. Mesaj ancak beşinci günde ulaşmış. Türk Telekom, Turkcell, Vodafone; mobil baz istasyonlarınızı bölgeye göndersenize. Gönderilmedi, koordine edilmedi.
“Asrın felaketi bu kadar tedbirsiz olmaktır”
‘Asrın felaketi’ diye bir video yayımlandı, sürümde. Asrın felaketi mi şimdi bu? Asrın felaketi bu kadar duyarsız, bu kadar tedbirsiz olmaktır. Fay hattı, deprem öncesinde oraya yerleşen hareketli bir yapı değil ki. Fay hattı orada yüzyıllardır var. Belki binlerce yıldır var. Ve onun üzerine bir şehir inşa edilmiş. Ve bir imar affı çıkarılmış. Binalar enkaza dönüşmüş. Aileler ilk iki günde kendi aile bireylerini kendileri kurtarmaya çalışmış. Yapayalnız bırakılmış, tamamen çaresiz.
Ne kadar yalnız bırakıldıklarını ben biliyorum. Sahadan. Biz arama kurtarma ekipleri olarak madenciler olarak bize bir tane araç tahsis edilmedi. Bir kişi ‘çadırınız var mı’ diye sormadı. Bir kişi ‘siz cenazelere temas ediyorsunuz. Vücudunuzda bir yara var mı? Bir mikrop bulaşmış olabilir mi? Sizi dezenfekte edelim, muayene edelim’ demedi. Bunların tümünü arama kurtarma ekiplerinin kendileri yapmaya çalıştı.
“Birinin istifa etmesi için daha kaç kişinin ölmesi gerek?
Sorumlulardan birinin istifa etmesi için daha kaç kişinin ölmesi gerekli? Allah aşkına; önce istifalar, sonra yargılamalar, hesap sorulması lazım. Yoksa, böyle devam eder gider. Bu acılar devam eder. Yani ben de alınsın herkes, hapse atılsın diye yanıp tutuşmuyorum ama bir şekilde bu yapılan sorumsuzlukların bir karşılığının olduğu toplumda bilinmeli ki kimse yanlışlara cesaret etmesin. Yanlış bir imar planının altına kimse imza atmamalı. Kimse malzemeden çalamamalı. Her önüne gelen inşaat yapmaya girişmemeli.
Yayının tamamı: