“Paşabahçe benim gemim. İstanbul’a aynı yıl geldik. Onu bir bakışta tüm gemilerden ayırabilirim…” Yazar Orhan Pamuk, Paşabahçe vapuruna olan sevgisini bu sözlerle açıklamıştı.
Paşabahçe 1952 İtalyan yapımı, Sulzer TD 36 iki zamanlı dizel makinalara sahip, döneminde Kabataş – Adalar hattında işleyen en büyük ve en hızlı vapurdu.
Fenerbahçe ve Dolmabahçe ile birlikte boğazın incisiydi.
1952’de İtalya’dan İstanbul’a getirilip seferlere başladığında ondan hızlı bir şehir hatları vapuru yoktu. Yıllarca Boğaz’da İstanbulluları taşıdı, kent belleğinde özel bir yer edindi.
Paşabahçe 2010’da emekliye ayrıldı ve Beykoz Belediyesi’ne hibe edildi. Belediyenin ilk zamanlar düğün salonu olarak kullandığı vapur daha sonra yalnızlığa terk edildi.
Öyle ki yaşlı vapurun üzerinde otlar bile çıkmaya başlamıştı.
Paşabahçe için İstanbullular büyük bir kampanya başlattı. Vapurun yaşatılması için imzalar verildi. Bu kampanyanın verdiği enerji ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun talimatıyla vapurun hurdaya gitmesi engellendi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Haliç’teki Şehir Hatları’nın tersanesinde restorasyona alınan gemi yeniden sefer yapabilecek duruma geldi.
Restorasyonun tamamlandığını Twitter’dan duyuran İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu şu ifadeleri kullandı: “Gözden çıkarılmış bir tersaneyi nasıl canlandırdık? Haliç Tersanesi’nin dönüşümünü ve başarısını izleyin.”
Boğazda çok uzaktan dahi göründüğünde tanınabilen Paşabahçe 73,99 metre uzunluğa sahip.
Ve suya indirilişinin 70. yılında, yeniden İstanbullulara hizmet vermeye hazırlanıyor…