Hukuktan eğitime, partisinin her alandaki sorunlara çözüm önerilerini ayrı eylem planlarıyla paylaşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bu kez yaklaşan seçimlerin en tartışmalı konusu olan göç sorununa ilişkin eylem planını açıkladı.
DEVA’nın 12. eylem planı olan “Sığınmacı sorununun çözümü ve düzensiz göçün önlenmesi eylem planı” 31 sayfadan oluşuyor ve partinin olası iktidar değişikliğinde ilk 90 ve 360 gün için çözüm önerilerini kapsıyor.
Babacan, eylem planı hakkında konuşurken sığınmacı sorunu konusunda ülkenin çıkarları dışında kırmızı çizgileri olmadığını söyledi. Son dönemde başta Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ ve belirli grupların sığınmacı sorunu üzerinden yürüttüğü nefret kampanyalarından yakınan Babacan, “Göç konusunda hukuk devleti pusulasından şaşmayacağız. Nefret söylemlerine de pabuç bırakmayacağız. Kirli dil sahiplerinin, toplumu göçmenlere karşı kışkırtmasına karşı duracağız” dedi.
Türkiye’de yaklaşık 6 milyon sığınmacı ve düzensiz göçmen olduğunun tahmin edildiğini, gerçek rakamların bilinmediğini hatırlatan Babacan, “Hükümetin güvenilir bir istatistiği yok, göç politikası yok. İktidarın politikasızlığını değil de, sığınmacıları ve göçmenleri hedef alan sorumsuz siyaset anlayışını reddediyoruz” diye konuştu.
Suriye’de güvenliğin sağlanması ile Suriyelilerin geçici koruma statülerinin sonlandırılacağını belirten Babacan, kontrolsüzlüğe son vereceklerini duyurdu.
Türkiye vatandaşlığının yatırım karşılığı dağıtılmasını da eleştiren Babacan, iktidarın Türk vatandaşlığını ‘promosyon’ olarak dağıttığından yakındı. İktidarın 200 bin Suriyeli sığınmacıya vatandaşlık verdiğini hatırlatan Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Vatandaşlık vermek için kriterleriniz nelerdir? Neye göre bu kararları veriyorsunuz? Kime ve ne için vatandaşlık veriyorsunuz?” diye sordu.
“Gerçekçi geri dönüş”
Eylem planı üç aşamalı: Güçlü kurumsal yapı, güvenli sınırlar ve gerçekçi geri dönüş.
İlk aşamada sığınmacı ve düzensiz göç yönetiminin güçlendirilmesi öngörülüyor. Sadece yerel yönetimler ve ilgili bakanlık kurumlarının işbirliğini güçlendirecek mekanizmaların işletilmesinin sığınmacı sorununun tespiti ve çözümünde yeterli olmayacağının anlatıldığı bu aşamada; BM ve AB ile işbirliğinin de güçlendirilmesi, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Türkiye’nin üzerindeki göç yükünün başka ülkelerle de paylaşılmasına dönük adımlar atılması isteniyor.
Bu aşamada dezenformasyonla mücadeleyi de öngören planda “Sığınmacılara ve kırılgan gruplara yönelik hak ihlallerinin etkili biçimde soruşturulmasını sağlayacağız” deniyor.
Plan; düzensiz göçün önlenmesi için sınır kontrollerinin artırılmasını öngörüyor ve “Sığınma hakkı olmayan düzensiz göçmenleri sınır dışı edeceğiz” hedefi gösteriyor.
Ali Babacan, Türkiye’de “sınırların kevgire” döndüğünden yakınırken, düzensiz göçü nasıl önleyeceklerini “Başka bir kimlikle ülkemize girmek isteyen düzensiz göçmenleri biyometrik kayıtlarla tespit edip engelleyeceğiz. Öldürülme, işkence, insanlık dışı onur kırıcı ceza ya da muamele tehdidi altında olmayanların Türkiye’ye rahatlıkla girmesi ve yerleşmesine son vereceğiz” sözleriyle anlatıyor.
“Şam yönetimi dahil herkesle görüşeceğiz”
Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşü üzerine odaklanan plan; bunun nasıl yapılacağı konusunda “Suriye’de çözümün tarafı olacağız” diyor.
Ali Babacan, “Suriye’de güvenliğin sağlanması, Suriye vatandaşlarının ülkelerine dönebilmelerinin şartlarının oluşturulması için başta Şam yönetimi, Rusya, Amerika, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler olmak üzere herkesle görüşeceğiz” mesajı verdi.
İstisnai vatandaşlık uygulamasına son
Türk hükümetinin Suriyelilere hangi mevzuata göre vatandaşlık verdiğinin belli olmadığından yakınan Ali Babacan, eylem planında istisnai vatandaşlık uygulamasına da son vereceklerini duyurdu. Babacan; “Kimseye mevzuata aykırı olarak vatandaşlık vermeyeceğiz. Yabancılar için istisnai vatandaşlık koşullarını değiştireceğiz ve daraltacağız. İçişleri Bakanı, kayıt dışı çalışmadan bahsederken adeta kölelik düzeninin oluşturulmasından da gururla bahsetmişti. Zihinlerinin gerisinde bu var. Çalışma barışını yaralayan bu hukuksuzluğa son vereceğiz” diye konuştu.
“Türkiye tampon bölge değil”
DEVA Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Koordinatörü Abdurrahman Bilgiç de, Türkiye’ye tampon bölge muamelesi yapılmasına izin verilmeyeceğini ve göçmenler konusunda Avrupa ülkeleri başta olmak üzere ilgili tüm ülkelerle külfet paylaşımı yapılmasını sağlayacaklarını söyledi.
“Sığınmacı ve düzensiz göç konularında etkisiz kalan Dışişleri Bakanlığı’na merkezi bir rol vereceğiz” diyen Bilgiç, göçmen sorununun çözümünde kamuoyuna karşı şeffaf olma sözü verdi, eylem planının öne çıkan mesajlarını şöyle özetledi:
*Kamu düzeni ve güvenliği için tehdit oluşturan yabancıları sınır dışı edeceğiz.
*Her bir vatandaşımızın mahallesinde ve sokağında güven ve huzur içinde yaşamasını sağlayacağız. Suç işlenmesini kolaylaştırabilecek mekan ve mahallelerin oluşmasına engel olacağız.
*Geçici koruma altındaki Suriyelilerin ikamet illerini izinsiz terk etmesinin ve kaçak yollarla başla illerde çalışmasının önüne geçeceğiz. İzne tabi olmak şartıyla ülke içindeki seyahatlere imkan tanıyacağız.
*Geri dönüş süreçlerini hukuk çerçevesinde ve insan onuruna yakışır bir şekilde yürüteceğiz. İktidarın şeffaflıktan ve toplumu doğru bilgilendirme yükümlülüğünden uzak tutumu sebebiyle toplumsal huzursuzluğa zemin sağlayan bir ortam ve önyargılar oluşmuştur. Vatandaşlarımıza karşı her zaman şeffaf ve hesap verebilir olacağız.
*Ülkeye kaçak giriş yapmış olsa da veya giriş yapamadan engellenmiş olsa da, geldiği ülkede bireysel olarak ölüm, işkence, kötü muamele tehdidi altında olduğunu kanıtlayan kişilere uluslararası koruma statüsü başvurusunda bulunma hakkı vereceğiz.
*Suriye’de ateşkesin sağlanmasına kadar geçecek olan sürede gettolaşmanın önlenmesi çok önemli. Keyfiliğin ve kuralsızlığın sonlandırılması gerekiyor. Güvenlik ve kamu düzenine odaklanacağız. Her bir vatandaşımızın güven ve huzur içinde yaşamasını sağlayacağız. Kamu güveni için tehdit oluşturan geçici koruma altındakileri sınır dışı edeceğiz.
*Hiçbir il veya ilçede sığınmacı sayısının kontrolsüz yoğunlaşmasına izin vermeyeceğiz. Kayıt dışı çalışma ve çalıştırmanın önüne geçeceğiz. Suriyeli çocukların okullara devamını sağlayacağız ve Türkçe öğrenimini teşvik edeceğiz.
*Meslek sahibi olduğu sertifikalarıyla belirlenen veya Türkiye’de yapılan sınavlar ile ustalık ve kalfalık seviyesinde olduğu anlaşılan kişilerin kendi iş alanında çalışabilmesine imkan sağlayacağız.
*Suriyeli çocukların okula devamsızlığına karşı Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlarla beraber etkin bir devamsızlık takip sistemi oluşturacağız.
*Geçici koruma ve uluslararası koruma başvuru ve statü sahiplerinin kayıt dışı çalışmasını ve çalışma yaşamında sömürülmelerini önlemek amacıyla tedbirler alacağız.