Ana SayfaANALİZLERÇEVİRİ | Sıcak kalpli ve cömert bir adam: Mihail Gorbaçov

ÇEVİRİ | Sıcak kalpli ve cömert bir adam: Mihail Gorbaçov

BBC’nin Rusya haberleri editörü ve eski Moskova temsilcisi Steve Rosenberg beş kez röportaj yaptığı Gorbaçov’u yazdı: “Söyleşimiz sürerken Gorbaçov, iktidardaki ilk günlerini anımsadı: 'O zamanlar herkesin dert ettiği bir şey vardı. Bana, Mihail Sergeyevich, ne sorunumuz olursa olsun, hatta yiyecek kıtlığımız olsa bile merak etme. Sen sadece savaş çıkmamasını sağla, gerisi önemli değil’ dediler. İşte bu noktada gözlerinden yaşlar damlamaya başladı. Karşımdaki adam, Mihail Gorbaçov tıpkı öbür liderler gibi mükemmel biri değildi ama kendisini Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalini bertaraf etmeye adadığı apaçıktı. Ve tabii ailesine çok düşkündü… İşte tam da bu iki şey için onu derin bir sevgiyle hatırlayacağım…”

Mart 2013… Moskova’daki düşünce kuruluşunda Mikhail Gorbaçov ile röportaj yapıyorum… Merhum eşi Raisa’ya adadığı biyografisinin son cildini yeni yayımladı. Raisa 1999’da lösemi nedeniyle hayatını kaybettiğinde evliliklerinin yaşı 46’ydı. Eşi hakkında konuşurken kullandığı şefkatli üslup onu çok özlediğini gösteriyordu. 

Bana kitabını incelemem için uzattığında gördüm, birinci bölümde Raisa’nın ölümüyle ilgili bir cümle vardı: “Hayatım anlamını yitirdi, daha önce hiç bu kadar keskin bir yalnızlık duygusu yaşamamıştım.”

Kitapta Raisa’nın da içinde bulunduğu fotoğrafları bana gösterirken gözleri parlıyordu. Tatil fotoğrafları, aile fotoğrafları, yurtdışındaki resmî gezilerde Raisa ile birlikte görüntülendiği fotoğraflar ve tabii en sevdiği o iki fotoğraf: Mihail ve Raisa’nın 1953’teki düğünlerinden önceki portreleri. Gerçekten de Hollywood yıldızlarına benziyorlar.

Gorbaçov ve ben kitaba göz atarken kamera operatörümüz Rachel odanın köşesindeki piyanoyu inceliyordu.

Rachel, Gorbaçov’a “bunu çalabilir misiniz” diye sordu.

Gorbaçov “gerek yok, o zaten kendi kendine çalıyor” diye cevapladı.

Bu cevaba hepimiz çok güldük ancak çok geçmeden bunun bir şaka olmadığını anladık. Gorbaçov piyanoya doğru yürüdü, bir düğmeye bastı ve bir anda piyano kendiliğinden çalmaya başladı.

“Bu çalan Chopin,” dedi ve ardından sırıtarak bir orkestra şefi havasında müziği kendisi yönetiyormuş gibi yaptı. En sonunda bir düğmeye bastı ve alet kendi kendine sustu.

“Elbette normal bir piyano gibi kendiniz oturup da çalabilirsiniz” diye belirtti Gorbaçov. Devamında “içinizden biri piyano çalmayı biliyor mu” diye sordu. Ona çalabileceğimi söyledim.

Gorbaçov, “Lütfen oturun ve bir şeyler çalın” dedi.

Bunu beklemiyordum. Hızlı düşünmeliydim. Ne çalmalıydım? Eski bir süper gücün lideri hangi melodiyi severdi? Bir Rus klasiği olan Moskova Geceleri‘ni çalmaya başladım.

O anda beklenmedik bir şey oldu. Mihail Gorbaçov şarkıya eşlik etmeye başladı. Sona yaklaşırken ona başka hangi şarkıları sevdiğini sordum. Gorbaçov, Sovyetlerin savaş zamanından kalma şarkısı “Dark is the Night”ı  istedi. Bu, cephedeki bir askerin karısına olan özlemini anlatan bir şarkıydı.

Şarkıyı mırıldanmaya başladı: “O karanlık gecede, biliyorum aşkım uyanıksın / Otururken gizlice gözyaşlarını siliyorsun / derin, nazik gözlerini nasıl seviyorum / Dudaklarımı seninkilerle birleştirmek istiyorum…”

Bunun ardından Gorbaçov gülümsedi ve “Raisa şarkı söylememe bayılırdı” dedi.

Doğrusu, bu kısa cümleyi kurarak Mihail Gorbaçov kendisi hakkında bize çok şey söylemiş oldu.

Rusya’da ülkeyi yönetme tarzı nedeniyle onu eleştiren, hatta Sovyetler Birliği’nin çöküşünün sorumlusu olarak onu suçlayan birçok insan var. Ama bu sözlerden ve o gülümsemeden sonra karısına hâlâ derinden aşık olan ve o gittiği için yıkılmış sıcak kalpli, üzgün bir adama şahit oldum. Gorbaçov için Raisa her yerdeydi: Kitaplarında, ofisinin duvarlarındaki portrelerde… ve tabii müzikte!

Mihail Gorbaçov ile ilk kez SSCB’nin çöküşünden dört yıldan fazla bir süre sonra, Mayıs 1996’da tanıştım. O zamanlar Rusya başkanlık seçimlerinde siyasete dönmeye ve Boris Yeltsin’e meydan okumaya hazırlanıyordu. Ben de CBS News’te çalışıyordum.

On yıl önce üniversitede Rusça dersi almam için bana ilham kaynağı olan adamla tanıştığım için heyecanlıydım. 1980’lerin ortalarında Mihail Gorbaçov, perestroika (yeniden yapılanma) ve glasnost (şeffaflık) çağrılarıyla siyaset sahnesinde coşkuyla boy göstermişti. Doğrusunu söylemek gerekirse o, dünyanın hiç görmediği türden bir Sovyet lideriydi. Oldukça genç ve rahat bir figürdü. Dahası, Batı ile iyi ilişkiler kurmaya ve durgun Sovyet ekonomisini canlandırmaya kararlı görünüyordu. Fakat görev süresi sona erdiğinde artık Sovyetler Birliği diye bir şey kalmamıştı.

1996’da kampanyasını tanıttığı gezide bir akşam Gorbaçov, ekibimizi otelin restoranındaki masasına davet etti. Aniden grupça tanıdık bir melodiyi işittik:

“Dün bütün dertlerim benden ıraktı / Şimdi ise buradan ayrılmayacaklar gibi görünüyor…”

Seçimde oyların sadece yüzde 0,51’ini alacak bir lider olarak Gorbaçov’a bu sözler çok uyuyordu. İktidarını kaybetmişti ve onu geri alamamıştı. Öte yandan Gorbaçov’un hâlâ sahip olduğu bir şeyden söz edeceksek bunun kendine has mizah anlayışı olduğunu söyleyebiliriz.

Ertesi ayki Gorbaçov seyahatinde birlikte çalıştığım kameraman Victor Cooper, etrafındaki herkesi gülümseten büyük bir Teksaslıydı. Seyahat süresince Rusça konuşmalardan hiçbir şey anlamamıştı, sadece birkaç cümle biliyordu ve onlardan biri de “Hayattaki en önemli şey tavuktur” anlamına gelen “Samoe glavnoe eto kooritsa” idi.

Bu söz Victor’un çok işine yaradı. Kendisi ne zaman Moskova trafik polisi tarafından durdurulsa, otomobilinin camını indirir ve büyük bir Teksaslı edasıyla Rusça “Hayattaki en önemli şey tavuktur!” derdi.

Bana Victor için Moskova’daki arkadaşlarımdan ve meslektaşlarımdan gelen iyi niyet mesajlarını içeren bir “hoşçakal videosu” hazırlama görevi verildi. Gorbaçov’un asistanını aradım ve ona Gorbaçov’un videoya bir mesajla katkıda bulunmayı düşünüp düşünmeyeceğini sordum.

Çabucak gelen cevap olumluydu. Başka bir kameramanla Gorbaçov’un ofisine gittim.

“Ne söylememi dilersin” diye sordu.

Kameramanımız Victor’un onunla tanışmaktan ne kadar keyif aldığını anlattım. Ayrıca Victor’un Rusça bilgisinden de bahsetmiştim. Gorbaçov kameraya döndü ve şu sözlerle biten içten bir monolog kaydetti: “Victor, bildiğin gibi hayatta en önemli şey tavuktur!”

Kendimi çimdiklemek zorunda kaldım. Eskiden bu gezegendeki en güçlü adamlardan biri olan Mihail Sergeyeviç Gorbaçov, kümes hayvanlarıyla ilgili bir espri yapmıştı. Victor Cooper videoyu gördüğünde şaşırdı ve derinden etkilendi.

2019’da yüzyüze geldiğim ise farklı bir Gorbaçov’du. Bu bana verdiği beşinci ve son röportaj olacaktı. Bu sefer yüzünde daha önce dikkatimi çekmeyen bir hüzün vardı. Sanki başarılarının tersine döndüğünü hissetmiş gibiydi. Rusya’nın otoriterliği yeniden benimsediğini ve Doğu-Batı çatışmasının tekrar başladığını söyledi.

Röportaj sırasında Gorbaçov, iktidardaki ilk günlerini anımsadı.

“Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin genel sekreteri olduğumda, insanlarla ilişki kurmak için ülkenin dört bir yanındaki kasabaları ve şehirleri dolaştım. O zamanlar herkesin dert ettiği bir şey vardı. Bana ‘Mihail Sergeyevich, ne sorunumuz olursa olsun, hatta yiyecek kıtlığımız olsa bile merak etme. En nihayetinde yeterince yiyeceğimiz olacağından şüphen olmasın. Bir şekilde ayarlamaya çalırız. Sen sadece savaş çıkmamasını sağla, gerisi önemli değil’ dediler…”

İşte bu noktada Gorbaçov’un gözlerinden yaşlar damlamaya başladı.

“Bu önceliğe çok şaşırmıştım. İnsanların durumu işte böyleydi. Son savaşta o kadar çok acı çektiler ki…”

Karşımdaki adam, Mihail Gorbaçov tıpkı öbür liderler gibi mükemmel biri değildi ama kendisini Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalini bertaraf etmeye adadığı apaçıktı. Ve tabii ailesine çok düşkündü… İşte tam da bu iki şey için onu derin bir sevgiyle hatırlayacağım…”

Kaynak: https://www.bbc.com/news/world-europe-62062852

Çeviri: Hasan Ayer

- Advertisment -