Eski Özel Kuvvetler Muharebe ve Arama Kurtarma (MAK) Alay Komutanı emekli Albay Levent Göktaş, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun suikast sonucu öldürülmesine ilişkin Ankara’da yürütülen soruşturma kapsamında hakkında çıkarılan gözaltı kararı sonrası firar etmişti. Türkiye’de yakalanamayan Göktaş, Bulgaristan sınırında yakalanarak gözaltına alınmıştı. Yakalanmasının ardından Türkiye, Adalet Bakanlığı üzerinden Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Bulgaristan’dan Göktaş’ın iadesini istemişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanarak Bulgaristan makamlarına gönderilen iade talepnamesine T24 ulaştı.
“Çalışmalarından rahatsızlık duyanların hedefiydi”
29 Eylül’de Bulgaristan makamlarına ulaşan 3 sayfalık talepnamede, Hablemitoğlu’nun, Türkiye’nin ulusal konularında araştırmalar yapan, kitaplar yazarak, konferanslar toplantılar düzenleyen bir akademisyen olduğu belirtilerek, yaptığı çalışmalardan rahatsızlık duyan bazı çevrelerin hedefi haline geldiği ifade edildi. Talep yazısında, Hablemitoğlu’nun öldürüldüğü günün detaylarına yer verilerek, 20 yıllık araştırma sonucunda, soruşturmada gelinen aşamada, olaya karışan şüphelilerin tespit edildiği ve bir kısım şüphelilerin yakın zamanda bu suçtan tutuklandıkları kaydedildi.
Tanık ifadeleri doğrulandı
Yazının, “şüpheli aleyhindeki deliller” başlığı altında, 2015 yılında tanık Zihni Çakır’ın alınan ifadesinde, cinayetin Enver Altaylı ve Mustafa Özcan tarafından planlandığı, bir aracı vasıtasıyla eski özel kuvvetçi Fikret Emek ile irtibatlı Tarkan Mumcuoğlu’na işletildiğini anlattığı belirtildi. Yazıda, Şengül Hablemitoğlu’nun da ifadesinde, eşinin yaptığı kitap hazırlığından vazgeçirilmesi için Mustafa Özcan ile görüştürülmeye çalışıldığını aktardığı, böylece Mustafa Özcan isminin olayla ilk bağlantısının doğrulandığı kaydedildi. Soruşturma kapsamında Özcan ve Altaylı’nın GSM hatlarının incelemeye alındığı ve Hablemitoğlu ile kurulmaya çalışılan görüşme trafiğinin ortaya çıkarıldığı ifade edilen yazıda, Çakır’ın ifadesinde aracı diye bahsettiği kişinin o tarihte Altaylı ile irtibatlanan Aydın Köstem olduğunun tespit edildiği vurgulandı. Yazıda, “Şüpheli Köstem’in ise şüpheli Mustafa Levent Göktaş ile irtibatlandığı belirlenmiştir. Bu tespitler şüphelilerin görüşme trafiklerinin incelenmesi neticesinde, peş peşe yapılan aramalar, mesajlaşmalar ve aralarında gerçekleşen baz istasyonu birlikteliklerinden ortaya konulmaktadır” denildi.
“Bozkır keşif yaptı, talimatı Göktaş’tan aldığını söyledi”
Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında, Zihni Çakır’ın cinayete ilişkin bilgileri Göktaş ile aynı yerde birlikte çalışan Nuri Gökhan Bozkır’dan öğrendiğinin anlaşıldığı, Bozkır’ın da adam öldürme eylemi içinde yer aldığı vurgulanan yazıda, Bozkır için “Olay yeri civarında cinayetten önce, cinayetin işlenmesini kolaylaştırmak için keşif yaptığı tanıkların beyanıyla anlaşılmıştır” değerlendirmesi yapıldı. Yazıda, Bozkır’ın 2022’de yakalanarak gözaltına alındığı ve ifadesinde suçlamaları kabul ederek, eylem talimatını Göktaş’tan aldıklarını söylediği belirtilerek, tetiği çekenin aynı ekip içerisinde yer alan Tarkan Mumcuoğlu olduğunu söylediği anlatıldı. Mumcuoğlu’nın tetiği çeken kişi olduğuna dair tespitlerin de soruşturma dosyasında bulunduğu kaydedildi.
Yakalama kararı çıkarıldı
Yazıda şöyle denildi:
“Yapılan soruşturma dosyasında ismi sayılanlardan Enver Altaylı, Aydın Köstem, Nuri Gökhan Bozkır, Fikret Emek ve Tarkan Mumcuoğlu üzerlerine atılı suçlardan mevcut delil durumları itibarı ile tutuklanmış, bir kısım şüpheliler firari olduğu için haklarında hakimlik kararı doğrultusunda yakalama kararı çıkarılmıştır. Mustafa Levent Göktaş ise 2022 yılı Haziran ayında verilen gözaltı kararından bu yana firari konumda olup ülkemizde yakalanması mümkün olmamıştır. Göktaş hakkında “tasarlayarak öldürme” ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak” suçlarından Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 27 Ağustos 2022 tarihli kararı ile tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmıştır.”
“Zamanaşımı 2032’de dolacak”
Yazıda, soruşturmadaki zamanaşımı süresine ilişkin olarak ise, “Suç tarihi itibarı ile şüpheli açısından daha lehe olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102, 103, 104. Maddeleri kapsamında zamanaşımını kesen süreler dikkate alındığında, üzerine atılı suçtaki zamanaşımı süresi 30 yıldır. Hakkındaki davanın 18 Aralık 2032’de zamanaşımına uğrayacağı anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verildi.
“İade edilsin”
Yazının sonuç bölümünde ise “Şüpheli Göktaş’ın işlediği anlaşılan tasarlayarak adam öldürme ve silahlı suç örgütü üyesi olmak suçu nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma yapılmaktadır. Ülkenizde olduğu anlaşılan şüpheli hakkındaki soruşturmanın tamamlanabilmesi için Türkiye’ye iade edilmesini rica ederiz” denildi. (T24)