"Önümüzdeki yıllarda 10 milyondan fazla insanın ölümüne neden olabilecek bir şey ortaya çıkarsa bu bir savaştan çok daha hızlı yayılabilen bir virüs olur" görüşünü dile getiren Bill Gates, "Bir sonraki salgın için hazır değiliz" başlıklı TED konuşmasında şöyle devam etmişti:
"Salgın hastalıkları durdurabilecek bir sisteme çok az yatırım yaptık. Hazırlanmanın başarısızlığı bir sonraki salgının Ebola'dan daha tahrip edici olmasına çarpıcı bir şekilde olanak sağlayacaktır."
Bugün ise tüm dünyayı etkileyen bir salgınla karşı karşıyayız.
Damlacık yolu ile yayılabilen bir virüsün nasıl küresel bir salgına sebep olabileceğini dünya nüfusunun üçte birini etkileyen, zamanın en ölümcül pandemisi 1918 İspanyol gribine bakarak anlayabiliriz.
İlk kez ABD'nin New Mexico eyaletinde tespit edilen İspanyol gribi, Türkiye dahil olmak üzere tüm dünya ülkelerini etkisi altına aldı.
18 ay içerisinde 500 milyon insanı enfekte ederken, tahmini olarak 50 ile 100 milyon arası insanın ölümüne sebep oldu.
18 Mart itibariyle, COVID-19 tüm dünyada 200 bin insana bulaşmış ve 8 bin kişinin ölümüne sebep olmuş durumda.
Üstelik yapılan modelleme çalışmaları daha salgının zirve noktasında dahi olmadığını gösteriyor.
Türkiye'de ise 18 Mart itibariyle 191 vaka ve 2 ölüm bildirilmiş durumda.
Kuluçka süresi üzerinden baktığımızda bu sayılar mevcut durumu değil, en azından iki hafta öncesinde başlayan enfeksiyonları göstermektedir.
Tayvan Hastalık Kontrol Merkezi, son 3 günde yaptığı basın açıklamalarında 4-13 Mart tarihlerinde Türkiye'de bulunan on beş kişilik seyahat grubundan dokuz kişinin pozitif sonuç aldığını duyurdu.
Bu kişilere virüs bulaşının Türkiye'de seyahat ederken gerçekleşmiş olması kuvvetle muhtemel.
Bir ülkenin vaka ihraç etmeye başlaması ve ölüm vakaları bildirmesi, ortalama 4-6 hafta öncesinde toplum içerisinde bir bulaşın sürdüğünü ve tespit edilemeyenler de dahil yüzlerce, belki binlerce vakanın olduğuna işaret etmektedir.
Peki modelleme çalışmaları bu durumu öngörüyor muydu? Ve ne yazık ki cevabımız evet.
Örneğin, salgının başında Wuhan şehri ve ardından tüm Çin kapılarını dünyaya kapatmış olsa da modelleme çalışmaları, 23 Ocak öncesinde ortalama 60 bin kişinin Wuhan'dan havayolu ile Çin dışına çıktığını gösteriyor. Bu kişiler arasında 900 kadar yolcunun koronavirüs ile enfekte olmuş olduğunu göz önüne alırsak, tüm dünyaya yayılan bu vakalar mevcut salgının boyutunda büyük öneme sahip.
Aynı çalışma, uluslararası hava trafiğini göze alarak, Hong Kong, Singapur, Japonya ve Güney Kore'nin ve sonrasında Amerika, Fransa, Almanya ve İtalya'nın ilk etkilenecek ülkelerden olacağını gösterdi. Bu ilk projeksiyonlar güncel durumla tamamen örtüşmekte.
Çoğu modellemede risk kategorisinde yer almayan ülkelerden birisi ise İran'dı.
19 Şubat tarihinde İran, beklenmedik bir şekilde, koronavirüs hastalığı kaynaklı iki ölüm bildirdi.
İran'da sayılar artış gösterirken, komşu ülkelerde de İran seyahat öyküsü olan vakalar bildirilmeye başladı. Salgının sadece 5. gününde (23 Şubat) 43 vaka ve 8 ölüm bildirilmişti.
İran örneğine bakarsak, yapılan modelleme çalışması 23 Şubat tarihinde İran'da neredeyse 4 bine yakın vaka olabileceğini gösterdi. İlerleyen süreçte sadece 2 hafta içinde, kısıtlı test imkanlarına rağmen, vaka sayısının 4,000'i aştığını izledik.
Aynı çalışmada Türkiye, İran'la arasındaki hava ve kara trafiği nedeniyle en riskli ülke olarak belirlenmişti.
Türkiye 23 Şubat tarihinde İran ile olan sınırlarını kapattı. Ancak modelleme çalışmalarına bakarak İran içerisinde bu tarihten önce bir aydır süren bir salgın olduğunu söyleyebiliriz. Bu sebeple, o dönemde yeterli test yapılmadığını da göz önüne alarak, 23 Şubat öncesinde Türkiye'ye giriş yapan ancak tespit edilememiş vakaların bulunma ihtimali çok yüksek.
Dünyadaki veriler, salgının başında her vakanın ortalama 2.5-3 kişiyi enfekte ettiğini söylüyor.
Her bir vakanın bir ay içerisinde yaklaşık 300-400 kişiyi enfekte edebileceğini tahmin edebiliriz. Buradan yola çıkarak önümüzdeki 18 ay içerisinde önlemler dahi alınsa bile dünya nüfusunun yarısından fazlasının enfekte olacağı ve neredeyse 80 milyon ölüme sebep olacağı tahmin ediliyor.
İngiltere'nin virüs politikasını yönlendiren modellemelerden en önemlisi hafta başında Imperial College of London araştırmacıları tarafından yayınlandı.
İngiliz medyasında da hararetle tartışılan, etkili önlemlerle dahi İngiltere'de ölüm sayısının 250.000 üzerinde olacağını öne sürüyor.
Bu rapor en katı önlemlerin (okullarin kapanmasi ve etkinliklerin iptali gibi) dahi, aşılar kullanılabilir bilir hale gelene kadar (ortalama 18 ay) yürürlükte kalması gerektiğini bildiriyor.
Karantina kaldırıldığında ve okullar açıldığında yeterli düzeyde toplum bağışıklığı sağlanamamışsa, ikinci bir salgın dalgası gerçekleşmesi ihtimali ise oldukça yüksek.
O yüzden en fazla tartışılan stratejilerden birisi sağlık sisteminin yoğunluğunu gözlemleyerek yapılabilecek kontrollü izolasyon ve karantina.
Hangi stratejinin ne ölçüde etkili ya da etkisiz olacağını ilerleyen haftalarda göreceğiz.
Şimdilik gözlemlediğimiz örnekler önümüzde çok zor bir döneme girdiğimize ve her ülkenin sağlık sisteminin büyük bir baskı altında olacağına işaret ediyor.
Nitekim enfekte olan her 5 kişiden 1inin hastaneye yatması gerektiğini ve her 10 kişiden 1inin yoğun bakıma ihtiyaç duyacağını düşünürsek, sağlık sisteminin hızlı bir şekilde gelecek olan bu hasta yoğunluğuna hazır hale getirilmesi gerekmektedir.
16 Mart tarihli Dünya Sağlık Örgütü basın açıklamasında Genel Direktör Dr. Tedros su ifadeleri kullandı "Okulları kapatma, spor organizasyonlarını iptal etme ve toplanmaları engelleme gibi sosyal mesafelendirme önlemlerinde de hızlı bir artış oldu.
Fakat aynı artışı COVID19 mücadelesinin omurgası olan test, izolasyon ve temas takibinde görmedik.
"Salgını önlemenin en etkili yolu salgın zincirini kırmaktır. Bunun için mutlaka test etmeniz ve izolasyon gerçekleştirmeniz gerekir. ''Bir yangınla gözünüz kapalı mücadele edemezsiniz ve bu pandemiyi kimin hasta olduğunu bilmeden durdurmayız.''
Bu salgından en fazla etkilenecek olan gruplardan birisi ise şüphesiz salgın mücadelesinin ön cephesinde hayat mücadelesi veren sağlık çalışanları.
Sağlık çalışanlarının sağlığının korunması için kişisel koruyucu ekipmanlarının temini ve test kapasitesinin hızlı bir şekilde arttırılması gerekmektedir.
Her ülkenin salgın seyri kendine özgü özellikler barındırdığı için Çin, İtalya, İran, Almanya veya İngiltere ile yapılacak kıyaslamalar bundan sonra pek bir sonuç vermeyecektir.
Her ülkenin kendi gerçekliğine ve koşullarına uygun bir strateji belirlemesi ve gerekli önlemleri titizlikle, daha da geç kalmadan uygun zamanda alması gerekmektedir.
* Dr. Müge Çevik, İngiltere St Andrews Üniversitesi'nde enfeksiyon hastalıkları ve viroloji alanında araştırmacı doktor.
** Stj. Dr. Ali İhsan Nergiz, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi.