Necip Hablemitoğlu suikastı davasının ilk duruşması bugün (14 Şubat) Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Gazeteci Müyesser Yıldız, duruşmayla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, iddianamede suikastta tetiği çekmekle suçlanan eski ÖKK subayı Tarkan Mumcuoğlu’nun kimlik tespiti sırasında “emekli albay ve MİT’te emekli şube müdürüyüm” dediğini aktardı.
Duruşmada yaşananlarla ilgili sosyal medya hesabından paylaşımlar yapmaya devam eden Yıldız şunları yazdı:
“Savunması istenen Nuri Gökhan Bozkır’ın avukatı, Bozkır’ın Ukrayna’da da yargılandığını, usulsüz iade edildiği için fiilen Ukrayna’da gözüktüğünü belirtip Ukrayna’yla yazışma yapılmasını, durum netleşene kadar Bozkır’ın savunmasının alınmamasını istedi.
“Bozkır da Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yurda giriş-çıkış tarihlerini istediğini, gelen cevapta Türkiye’de gözükmediğini, son olarak 2015’te cıkış yaptığının bildirildiğini söyledi.
“Diğer sanık avukatları da usule ilişkin taleplerini iletirken Enver Altaylı çok hasta olduğunu, savunma alınmasına kendisinden başlanmasını, olmazsa sıra kendisine gelene kadar duruşmadan vareste tutulmasını istedi. Altaylı, kendisine isnad edilen suçu anlamadığını da kaydetti.
“Altaylı suçlama ve iddianameye ilişkin beyanlarda bulununca Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın, ‘Usule dair ne ilgisi var? İddianame kabul edilmiş’ itirazında bulundu.
“Mahkeme Başkanı da, ‘İnsan haklarını konuşacak değiliz. İddianame kabul edildi, geri dönüşü yok’ diyerek usule ilişkin talebini söylemesini istedi.
“Altaylı’nın avukatlarının itirazları sürünce Mahkeme Başkanı, SEGBİS’in sesini kapatacağı, gerekirse kendilerini duruşmadan çıkaracağı uyarısında bulundu.
“Tutuksuz sanık Mehmet Narin’in avukatı Vural Ergül, bazı sanıkların kötü niyetli olarak zamanaşımını doldurmak için davayı uzatmak isteyebileceğini, buna rağmen savunma hakkının kısıtlanmamasına özen gösterilmesi gerektiğini söyledi.
“Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan, müvekkilinin Bulgaristan’dan sadece cinayetten yargılanmak üzere iade edildiğini hatırlatıp, ‘Örgüt suçundan yargılanmayacağı ve sorguya çekilmeyeceğine dair ara karar oluşturulsun’ dedi.
“Firari sanıklardan Serhat Ilıcak’ın avukatı Özlem Barıner de şöyle konuştu: ‘Serhat Ilıcak, Enver Altaylı’nın vagonuna bindirilmiş. Altaylı nerede yargılanıyorsa o da yargılanıyor, çünkü çok yakınlar. Biz de iddianameyi anlamadık.’
“Bu tartışmalar üzerine Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın, sanıkların esasa geçilmemesi için geçmiş eğitimlerine de dayanarak ciddi bir psikolojik harp uyguladığını öne sürüp Gökhan Nuri Bozkır’ın talebinin kabul edilmemesini istedi.
“Sanıklardan Tarkan Mumcuoğlu’nun avukatı Mehmet Emin Turan, anlamayan sanıklar için haklarındaki bölümlerin yeniden okunması önerisinde bulununca Mahkeme Başkanı, Serhat Ilıcak’ın avukatına hitaben, ‘Ali Serhat Ilıcak gelsin, ‘Anlamadım’ derse okuruz dedi.
“Duruşmaya saat 14.00’e kadar ara verildi.
“Duruşmanın saat 14.30’da başlayan öğleden sonraki bölümünde verilen ara kararları açıklayan Başkan, sanıklar ve avukatlarının taleplerinin reddedildiğini açıkladı.
“Ardından, savunmaların alınmasına Gökhan Nuri Bozkır’la başlanacağını bildirdi ve iddianamenin firari sanık Serhat Ilıcak’la ilgili bölümünü okumaya geçti. Ilıcak’ın avukatı, ‘Okumayın. Kısaca eylemimizi söyleyin’ talebinde bulundu.
“Enver Altaylı ve avukatı da iddianamenin okunmamasını istedi; ancak Başkan, ‘Sizin isteğinize bağlı değil’ diyerek okumaya devam ederken Altaylı’nın avukatına, bir kez daha, müdahale ettiği takdirde duruşmadan çıkaracağı uyarısında bulundu.
“Ilıcak’tan sonra Başkan, Enver Altaylı ile ilgili bölümü okumadan önce, avukatına iddianamenin okunmasını isteyip istemediklerini sordu. Avukatın istemediklerini ifade etmesi üzerine sadece sonuç bölümünü özetledi.
“Ardından Enver Altaylı yine anlamadığını söyleyince Mahkeme Başkanı, ‘Akli melekelerinizde sıkıntınız var mı? Yaşlılığa bağlı demans falan var mı?’ diye sordu.
“Ve savunmalara geçildi. Sanık Gökhan Bozkır, daha önceki ifadelerine benzer iddialarda bulunurken kendisine bu ifadeler konusunda telkinlerde bulunan Zihni Çakır için, ‘Zihni Çakır’ın o zaman ne zihniyette olduğunu bilmiyordum’ dedi.
“2015’te İrfan Fidan ve Mustafa Çalışkan’la görüştüğü iddiasını tekrarlayan Bozkır, Fidan’ın, ‘bunu delillendiremeyeceklerini, ilgilenmeyeceklerini’ söylediğini öne sürdü. Bozkır, Esenboğa’da teslim edildiği MİT’te gördüğü muameleleri anlatırken ağladı ve fenalaştı.
“Mahkeme Başkanı, ‘Madem önceki ifaden yalan, bu cinayetle ilgili somut ne biliyorsun?’ sorusunu yöneltince Bozkır şu karşılığı verdi: ‘Hiçbir şey bilmiyorum. Araştırılsın, araştırılsın, araştırılsın. Böyle araştırılamaz. Kötü mü yaptım? Dosyayı durdurdum.’
“Bozkır’ın bu sözlerine Başkan şöyle tepki gösterdi: ‘FETÖ’nün belini kırmak istiyorsan doğru bilgilerle olur, yalan yanlış bilgilerle olmaz. Bize gelmişsin, ‘Bütün beyanlarım yalan’ diyorsun.’
“Bozkır, Mahkeme Başkanı’nın sorusu üzerine hiçbir sanığı doğrudan suçlamadı.
“Tarkan Mumcuoğlu’nu cinayetten önce mi sonra mı gördüğünü hatırlamadığını söylerken Levent Göktaş için, ‘Bana bu konuda hiçbir emir vermedi. Husumetim yok. Bana 500 bin dolar zarar verdi. Helali hoş olsun’ dedi.
“Mahkeme Başkanı, Ukrayna’dan savcıya gönderdiği mektup ile emniyet ve savcılık ifadelerini okuduktan sonra Bozkır’a bunların doğru olup olmadığını sordu. Mektup için ‘senaryo’ diyen Bozkır, ifadeleri için aynı şeyleri söyledi.
“Bozkır, MİT’te baskı yapıldığını ama emniyette hiçbir baskı görmediğini belirtirken salona doğru döndü ve ‘TEM’ci arkadaşlar da burada… Savcı, “Gerekirse Hakan Fidan’ı ararım” dedi’ gibi dikkat çekici ifadeler kullandı.
“Son söz olarak tahliyesini isteyip, ‘Gerçeklerin ortaya çıkması için emrinizdeyim’ diyen Bozkır’a avukatlar ve sanıklar soru sormaya başladı.
“Avukatlarının soruları üzerine Bozkır, Zihni Çakır’ın, hakkındaki Urfa davasının kapatılacağını, bu davada gizli tanık yapılacağını belirtip mektubundaki bazı isimleri de Çakır’ın verdiğini söyledi.
“Sanıklardan Mehmet Narin, ‘Sorum yok. Zaten itiraf ediyor’ derken Aydın Köstem ve Tarkan Mumcuoğlu, soruları olmadığını bildirdi.
“Bozkır, Fikret Emek’in bir sorusu üzerine ‘FETÖ’cü polisleri şöyle tarif etti: ‘Kapüşonlu pardösüyü çok sever, çayı şöyle içer, sol gözleri risale okumaktan donuktur.’
“Levent Göktaş’ın soruları üzerine, ‘Bana keşif görevi vermediniz, Necip Hablemitoğlu’nun isminden hiç bahsetmediniz’ diyen Bozkır, Levent Bektaş ve Altan Bora’nın da Göktaş adına kendisini tehdit etmediğini söyledi.
“Bozkır, sanık avukatlarının soruları üzerine de, ‘Kurguyu sağlam yaptım, ama tarihleri tutturamadım’ diye konuştu.
“Fikret Emek’in avukatı, müvekkilinin aylardır haksız yere yattığını belirterek, ‘Bunları söylemek için niye bugüne kadar bekledin?’ diye sordu. Bozkır cevap vermek istemedîğini bildirdikten sonra, göğsünü yumruklayarak, ‘Yuvası yıkılan benim’ dedi.
“Bozkır, Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan’ın, ‘MİT’te Göktaş hakkında ne soruldu?’ sorusuna, ‘Necip Hablemitoğlu’yla ilgili en ufak bir şey sorulmadı. Sadece ÖKK’dan kimlerle görüştüğünü ve ticari bağlantılarını anlat dediler’ karşılığını verdi.
“Bir başka soru üzerine de Bozkır, ‘Benim burada olmam dahi FETÖ’cülerin en büyük oyunu. Hala devlette varlar ve çok güçlüler’ dedi.
“Bozkır, MİT sorgusunda bir tam gün Levent Göktaş’ı, bir tam gün de Sedat Peker’i ve Can Dündar’ı sorduklarını, yedinci gün Enver Altaylı’yı tanıdığını hatırlayınca, ‘Tamam sen çözüldün’ diyerek ilk kez sigara verdiklerini iddia etti.
“Sanık avukatlarından Vural Ergül, silah ticareti lisansı ve ‘network’üne el konulması için bu cinayete dahil edilmiş olup olmadığını sorunca şu diyalog yaşandı:
“Bozkır: Ben de öyle düşündüm. Avukat Bey benim düşüncelerime hitap ediyor. MİT sorgumda bir kişi hiç değişmiyordu. Silahlar konusunda yetkili olduğu anlaşılıyordu. Mahkeme Başkanı: Kim almak istedi? Biraz önce ‘Battım’ dedin.
“Bozkır: Buraya getirilince battım. 1 ay sonra savaş çıktı. Mahkeme Başkanı: ‘O savaşı da Türkiye çıkardı’ demeyeceksiniz herhalde. Olacaksa olacaktı.
“Fikret Emek’in avukatı, Bozkır’a MİT’e götürüldüğünü nereden bildiğini sorup, ‘6 ay ÖKK’yı kötüledi, şimdi MİT’i kötülüyor’ deyince avukatlar arasında tartışma çıktı ve duruşmaya 15 dakika ara verildi.
“Verilen aradan sonra duruşma merhum Hablemitoğlu’nun eşi ve kızları ile avukatlarının katılım taleplerinin alınması ve talebin kabulü kararıyla başladı. Ardından müşteki tarafının Gökhan Nuri Bozkır’a sorularına geçildi. Şengül Hablemitoğlu, sorusu olmadığını bildirdi.
“Av. Ersan Barkın’ın soruları üzerine Gökhan Nuri Bozkır bu defa senaryo yazdığını, arkasında olduğunu ama ispatlamakla görevli olmadığını söyledi ve birkaç saat önce reddettiği, Altan Bora’nın Ukrayna’ya gelip kendisini tehdit ettiği iddiasını tekrarladı.
“Av. Barkın’ın sorularının ardından yarın devam etmek üzere duruşmaya ara verildi.”
İddianamede kim neyle suçlandı?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Kasım 2022’de tamamladığı dava iddianamesinde birinci sanık olarak Fethullah Gülen, ikinci sanık olarak da kamuoyunda “FETÖ’nün Türkiye İmamı” olarak bilinen Mustafa Özcan gösterildi. Özcan, suikastın azmettiricisi olmakla suçlandı.
2017’den beri “FETÖ” suçlamasıyla tutuklu bulunan eski MİT mensubu Enver Altaylı ve sanıklardan Aydın Köstem’e de azmettiricilik suçu isnat edildi.
Suikastın işlendiği tarihte Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı Muharebe Arama Kurtarma (MAK) Alayı Komutanı olan emekli Albay Mustafa Levent Göktaş ve o tarihte onun emri altında görev yapan emekli subaylar Tarkan Mumcuoğlu ile Fikret Emek’in Hablemitoğlu’nu tasarlayarak öldürdükleri gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmaları istendi.
İfadesi iddianamenin en önemli kısımlarını oluşturan, yine diğer emekli subaylarla aynı dönem MAK Alayı’nda görev yapan eski subay Nuri Gökhan Bozkır “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım”la suçlandı.
İddianamede, o tarihte Göktaş’ın komutanı olduğu MAK Alayı’nda görev yapan ve dördü de bu davanın sanıkları arasında bulunan eski subayların üyesi olduğu “Mustafa Levent Göktaş suç örgütü” kurulduğu iddia edildi.
Diğer eski subaylar hakkında suçlandıkları maddeler dışında “örgüt üyeliği”nden de ceza istenirken örgüte üye olduğu iddia edilen eski subay Mehmet Narin’in sadece “örgüt üyeliği”nden cezalandırılması istendi.
Almanya’da yaşayan, davanın firari sanıklarından Serhat Ilıcak’a da savcılık tarafından “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım” suçu isnat edildi.