Hüda Par’ın Cumhur İttifakı’na alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim kanımıza dokundu. Hüda Par’ın ne olduğunu biz aile olarak biliyoruz. Edip Gümüş, Cemal Tutar ve Hüseyin Velioğlu işin tepesiydi. Velioğlu’nu ölü ele geçirdiler, Gümüş ve Tutar’ı tutukladılar, 2011’de serbest bıraktılar. Davul zurnayla kaçtılar. Ondan sonra bu kişi (Gümüş) Hüda Par’ı kurdu. Hüda Par’ın bir katliam örgütü olduğunu biliyoruz. Bunların legal vaziyete geçmesi şartlar gerektirdiği için. Bunlarla ittifak yapmayı kanımız donarak izliyoruz, doğru bulmuyoruz.
Bahçeli, “Hüda Par’ın hiçbir terör örgütüyle hiçbir bağ ve bağlantısı olmadığı açıklanmıştır” diyor. Sizce de böyle midir?
Hayır, canım, buna çocuklar bile inanmaz. Mümkün mü? Türkiye’de buna kargalar güler. Ayıp bir şey. Aklımızla kimse alay etmesin. Toplumun bir vicdanı vardır. Bu vicdanda bu kişiler nasıl görülüyor, ona bakmak lazım. O öyle dedi diye öyle olmuyor.
Nasıl görülüyor?
Büyük katliam olarak görülüyor. Bakın, size bir şey anlatayım. Sene 1998. Konca Kuruş’i Konya’da bulduğumuzda teşhis yaptık. Baktık, kız kardeşim. Dişlerini yaptırmak için alınmış ölçü vardı. Onu Mersin’den getirdik. Damağına oturttuk. Çünkü yüzü erimişti, tanınmıyordu. Bir de ayak parmağından oğlu teşhis yaptı. İstanbul Terörle Mücadele Müdürü şunu dedi: “Konca hanımla beraber 3-4 erkek cesedi daha var.” Bakın, burası çok önemli. Kız kardeşim bir şeye inanmıştı. “İslami feministim” diyordu. İslam dünyasında ilk ve son feminist olsa gerek. Ama 3-4 erkek cesedi kim biliyor musunuz? Kanım dondu o zaman. Van’da çocuklar futbol oynuyor. Hizbullahçılar bunları uyarıyor. “Sakın top oynamayın, kötü olur.” Çocuk bunlar, 13-14 yaşında. 3-4’ünü kaçırıyor, Konya’da infaz ediyorlar. Ve buraya gömüyorlar. Sebebi futbol oynamaları. Ya kardeşim, toplumun vicdanı nerde? Filistin’de ölen çocuğu savunuyorsun, buradaki Kürt çocuğu niye unutuyorsun? Çocukların ailesi korkudan şikayetini yapamamış.
Kardeşinizi niye hedef seçtiler?
1996’da İran’da İslami kadınlar toplantısı yapıldı. Atladı, gitti. İran meclisinde Konca’nın söylediği şu: “ABD’ye karşı operasyon yapıyorsunuz. Ben Hazreti Muhammed’e baktığımda, Romalılarla İranlılar savaştığında kitap ehli diye Hristiyanları tutuyor. Siz ateist Rusya’yı tutuyorsunuz, niye Yahudi İsrail ve ABD ile barışı görüşmüyorsunuz. Müslüman kadınlar çocuklarını yitiriyor. Onları perişan ediyorsunuz.”
Bomba gibi patlıyor bu. Oradan başlıyor. Türkiye’ye döndüğünde sınıra gidiyor. “Abi” dedi bana, “Eğildim, toprağı öptüm. ‘Yaşasın Mustafa Kemal’ dedim. Ben Atatürk karşıtıydım. İran’ı görünce Atatürk’ün ne olduğunu aşağıdan gördüm.” Hizbullah ve arkasındaki güçler bu konuşmaların hesabını ona sordu.
Hüda Par Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Hizbullah’ı terör örgütü görmediğini söyledi. Bahçeli “Hizbullah terör örgütü ile Hüda Par arasındaki berrak bir ilişkiye ikna ve tevsik edici bir bilgiye bu zamana kadar tesadüf edilmemiştir” diyor. Gerçekten bilmiyor olabilir mi?
Bu söylediğine inanıyorsa vicdanı bunun hesabını kendisine sorar. Devlette adalet olmayınca bireylerin vicdanına sormaktan başka çare kalmıyor. Kendisi buna inanıyorsa şaşarım yani. Bu kadar berrak bir konu… Politikacıların bir kısmının karakteri maalesef hak üzere değil. Vicdanları elveriyor mu böyle laf etmeye?
İktidar yanlıları Hizbullah’ı “PKK’ya karşı kendisini savunan dindar Kürtler” diye aklamaya çalışıyor.
Yaptıkları iş o değil ki. Ne ilgisi var Konca Kuriş’in PKK ile? Bu kadın İslami kadınların haklarını savunuyor diye hedef alınmış. Kürtlerle ilgisi yok. Kuran’da kadını en fazla sorgulayan kişidir Konca. Böyle bakınca Hizbullah’ın “PKK’ya karşı savunma gösteren örgütüz” demesi palavradan başka bir şey değil.
Hüda Par, AK Parti listelerinde meclise girecek. Sizde nasıl bir his uyandırıyor?
Hayat diyalektiktir, hiçbir şey durmaz, mücadele devam eder. Birisi bir kale kazandı diye ülkeni teslim edemezsin. Biz Yörüğüz. Toros’un Yörükleri. Anneannem, babaannem… Bunlar beşi bir yerde kalpak vurup yedi kat etek giyen kadınlar. Mustafa Kemal’in sözü bizde sabittir. O da nedir? “Torosların Yörük çadırından duman tütüyorsa korkma, Türkiye’ye bir şey olmaz.” Bugün o Yörükler nerede? Kentte. Umutsuz değilim. Kafamız, kalemimiz çalışır. Biz Allah’a sığınmışız. Vekilimiz Allah. Allah bildiği gibi yapsın.