Ali Babacan, Twitter paylaşımında şunları söyledi:
“Partimizin kurucularından, 21 yıllık yol arkadaşım Sadullah Ergin ile ilgili hatalı bir tartışmanın döndüğünü görüyorum. Çoğunun eksik bilgiden ve aşmamız gereken önyargılardan kaynaklandığını anlıyorum.”
“2009-2013 arası demokratikleşme, reform ve AB uyum düzenlemelerinin çoğunu Sadullah Bey’in çabalarıyla yasalaştırdık. Kendisi, Adalet Bakanlığı tarihinde görülmemiş hızda bireysel ve kolektif haklara yönelik işlere imza attı.”
“Tutuklu oranının düşürülmesi, adil yargılanma hakkı, kolluğun demokratikleşmesi, AYM’ye bireysel başvuru, AİHM kararlarının Türkçe olarak yayınlanması, anadili hakkı gibi, yüzlerce değişiklikte katkısı var. Pek çoğu hâlâ topluma nefes imkânı sağlayan önemli düzenlemeler. Şahidimiz o dönemin demokratlarıdır.”
“Sahiplendiğimiz geçmiş demokratikleşme dönemidir. Hedefimiz de tam demokratik Türkiye’dir. Şimdi yeni bir yol ayrımındayız. Önyargıları ve hatalı ezberleri bırakıp birbirimizi dinleyerek ve birleşe birleşe kazanacağımıza inanıyorum.”
Ergin: Adaylıktan çekilme gibi bir düşüncemiz yok
Sadullah Ergin’in Habertürk canlı yayınında yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar ise şu şekilde:
“Algıyla olgular aynı değil aynı zaman. Bizim AK Parti’den duygusal olarak kopuşumuzu hızlandıran olaylar Gezi olaylarıdır. Biz sürecin doğru yönetilmediğini, farklı bir yönetimle sürdürülebilir kılınacağını ifade ettik. Asayiş, vandallıkla ilgili eleştirilerimiz vardı. Arabaları yakmalar, kamu malına zarar vermeler. Ama onun dışında gösteri haklarını, insanların fikrini dile getirme haklarını bakanlar içinde de bunu savunduk. Gösteri olarak başlayıp, bir süre sonra farklı marjinal grupların istismarına açık hale geldi. CHP hatırlarsanız mitingini iptal kararı alıp Taksim’e gitme kararı aldılar. Biz o esnada sayın Başbakan’ı Taksim’deki barikatları kaldırılmasını söyledik. O gün barikatlar kaldırıldı, CHP heyeti girdi. Aksiyon olmayınca öğleden sonra sönümlendi zaten.”
“1 Mayıs 2009 tarihinde Adalet Bakanı oldum. Ergenekon soruşturmaları 2 sene önce başladı. Bu soruşturmalar 12 dalga geçiyor. Benden önceki bakan döneminde yüzlerce kişi tutuklanıyor, yargılamalar başlıyor. Ondan sonra ben Adalet Bakanı oluyorum. Yargılamalar üstüne geliyor. Sadullah Ergin, Adalet Bakanlığı’na geldi orayı kadrolaştı diye bir söylem ve algı var. Ben Bakan olduğum gün o günkü unvanlı kadroların önemli kısmı yargılandı. Ben geldiğimde orada bulduğum kadroydu, 1 tanesini getirmiş değildim.”
“Bıraktığım kadrolar bugün hepsi devletin en üst katındalar. Görevlerine devam ediyorlar. Söylüyorum; Adalet Bakanlığı’nın merkez kadrosunda ben geldiğimde 1 Mayıs 2009, 7 Şubat MİT krizine kadar mevcut kadroyla çalıştım. MİT krizinden sonra tabloyu görünce biz 15-16 ayda 24-25 kilit noktayı tamamen değiştirdik. 2012’den 2014’e kadar. Adalet Bakanlığı’nın can damarı olan birimlerinin hepsini değiştirdik. O kadrolar Cumhurbaşkanlığı kadrolarında, AYM’de üye. Benden önce görev yapan arkadaşım ikili görüşmede ‘Üzerine çok geliyorlar ama o arkadaşları ben getirdim oraya’ diyordu. Mehmet Ali Şahin Bey bana söyledi. Bana söylemen bir şey ifade etmiyor ki, kamuoyunda paylaşırsan anlamı olur. Bunu daha önce isim vermeden söyledim. Benim geldiğimde mevcut kadrolar yargılandı, ama benim bıraktığım arkadaşlar bugün bile görevinin başında.”
“16 Eylül 2008 tarihinde, Bakan olmadan 8-10 ay önce AK Parti MKYK’da ‘Biz bu davalarda şikayetçi olmak istiyoruz’ talebi kabul edilmiştir. AK Parti bu davada kurumsal olarak taraftır. Bunu gözden kaçırmayın. O günkü tarihte bunları görme şansımız yoktu. Daha sonra yapılan hatalar, yargılama yanlışlarını görüyoruz. Bir tanesi bozuldu, beraatler verildi. Balyoz’da yakın tarihlerde az sayıda da olsa mahkumiyetleri onanmış yargılanan insanlar var.”
“Zekeriya Öz ile bir kez görüştüm. Enteresandır. Bakan olduktan 2 ay sonra bana randevu vermiyor diye şikayet etti. Soranlara ‘rica ediyorum siz de randevu vermeyin’ dedim. Temmuz 2010 YAŞ dönemi, 102 muvazzaf generale yakalama çıktı. Bunun üzerine ortalık karıştı tabii ki. Konunun üzerine gittim, o meseleden dolayı bir kez görüştüm. Öz’ün yapmış olduğu tasarrufu boşa düşürecek adım attım. Aykut Cengiz Engin bey müzekkere yazmıştı, merkez komutanlığa. Muvazzaf komutanlarla ilgili size gelen yazıları ancak başsavcı imzasıyla gelirse yapacaksınız demişti. Dolayısıyla biz başsavcı üzerinden bir müdahalede bulunarak yanlış operasyonu etkisiz kılmışızdır o dönem. Bu işi niye yaptığını, neden böyle bir işe girdiğini, bu kadar büyük bir muhatabı nasıl bir şekilde soruşturmaya dahil edebildiğini sordum. Tabii ki makul izahları olmadığı için başsavcı üzerinden onu bypass eden işlem yaptırdım.”
“Fetullah Gülen ile doğrudan bir görüşmem yok. Siyasetçilerin geniş görüşme yelpazesi vardır. Geçmişte bir görüşmemiz olmuş olabilir, çok eski. Yurt dışında Amerika’da iken Türk Festivali vardı. Hatay’ın esnaf dernekleri gitmişlerdi. Türkiye’nin yerellerini tanıtan ürün satışları, folklorik şeyler yaptırıyordu. Bölgenin siyasetçileri, sivil toplum örgütleri Hatay’ı tanıyorduk. O esnada temas oldu. Bulunduğu yerde, Pensilvanya’da oldu. 2004-2005 olabilir. Sadece bir ziyaret oldu. Kalabalık bir heyetimiz vardı. Turistik ziyaret gibi gelinip geçildi. Benim çizgim belli. Milli Görüş’ten gelmiş bir insanım. Görüştüğümüz insanlar değil, yaptığımız işlere bakmak lazım.”
“Adaylıktan çekilme diye bir düşüncemiz yok. DEVA Partisi olarak bir düşüncemiz yok. CHP’den çekilmeye dair talep gelmedi. Şu ana kadar olmadı. Böyle bir şey hiç düşünülmedi. Bizim Çankaya’dan aday olmamızla ilgili özel çalışmamız yoktu. CHP ile çalışmayı şöyle yaptık. CHP ittifak yapacağı partilerle anket sonuçlarını yanyana getiriyor, sonuç alacağı yerlerden kontenjan açıyor. Ankara’da yeterli kontenjan açılmadı. Sadece 2 tane açıldı. 2. bölgede İdris Şahin Bey var. Çankırılıdır. 2. bölgede o bölgede daha fazla tanış vardır diye 2 bölgeye yazıldı.”
“Bu tepkilerin bir kısmının doğal olmadığını düşünüyorum. Tepkileri saygıyla karşılarım. İktidar partisi ve Memleket Partisi’nin trollerini biliyorum. Bu birlikteliği etkilemeye çalışan çevreler olduğunu görüyorum. Sayın Muharrem İnce, yaptığı konuşmalarda benimle ilgili Ali Dibo İttifakı’nı kulandılar diye kavram kullandı. O hadise 2006 senesinde Meclis’e gelen konu. Güya ben eşime dostuma katkı sağlıyormuşum gibi. Bu haber Hürriyet ve Milliyet’te çıktı. Her iki haber de Ankara mahkemeleri tarafından tekzib edildi. Tekzibler gazetelerde yayınlandı.”
“Ben DEVA Partisi Teşkilat İşleri’nden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıyım. Benim işim karargahta. Genel merkezde olanların oranın hakkını vermesi mümkün değil. Her hafta oraya gitmem pratik olarak mümkün olmaz. Benim işim 873 ilçe, 81 ili çekip çevirmek. O açıdan genel merkez kadrolarının Ankara’da aday olmaları mutaddır.”
“CHP partilerle görüşüyor. Gelecek, DEVA, Saadet’le görüştü. CHP bize alan açıyor. Ankara’da iki alan açtı. Bizim şuradan diye bir tercihimiz yoktur. Bu şekilde onlar yer belirliyor, biz o yerlere uygun arkadaşlarımızla tespit yapıyoruz. Burada CHP’nin eleştirilecek boyutu yok. Nihayetinde şu anda muhalefet bileşenleri Türkiye’deki mevcut gidişatı değiştirmek istiyorlarsa bir şekilde işbirliği yapmak zorunda. Biz 81 il seçim çevresinde aday çalışmalarımızı hazırladık. CHP’den bu şekilde 300’ü yakalamak için işbirliği teklifi geldi. Bu teklif haklı bulunmuştur. Ayrı ayrı girilmesi halinde 300’ü yakalama ihtimali olmamıştı. Nihayetinde bu seçim süresince kampanyada yapılacak işbirliğidir. Tabii ki daha sonra yürütmede de olabilecektir.”