Şu ana bu satırları bir rehine olarak yazıyorum. Nijer, demokrasimizi yıkmaya çalışan askeri bir cuntanın saldırısı altında. Ben ise keyfi ve yasadışı bir şekilde hapsedilen yüzlerce vatandaştan sadece biriyim. Ordu içindeki bir grup tarafından 26 Temmuz’da hükümetime karşı başlatılan bu darbenin hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Başarılı olması halinde ülkemiz, bölgemiz ve tüm dünya için yıkıcı sonuçlar doğuracaktır.
Hükümetimiz 2021 yılında demokratik bir seçimle iktidara gelmiştir. Yasal bir hükümeti devirmeye yönelik her türlü girişime karşı çıkılmalı ve Nijer’in demokrasi altında kaydettiği olağanüstü ilerlemeyi baltalamaya yönelik bu darbeyi güçlü ve açık bir şekilde kınayanlara teşekkürlerimizi sunuyoruz. Amerika Birleşik Devletleri, Afrika ve Avrupa Birlikleri ve Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) yüksek sesle ve net bir şekilde şunu ifade etmiştir: Bu darbe sona ermeli ve cunta hukuksuz bir şekilde tutukladığı herkesi serbest bırakmalıdır.
Darbeciler Nijer’in güvenliğini korumak için hareket ettiklerini iddia etmektedirler. Cihatçı teröristlere karşı savaşımızın başarısız olduğunu, ABD ve Avrupa ile ortaklıklar da dâhil olmak üzere ekonomik ve sosyal yönetimimin ülkemize zarar verdiğini iddia ediyorlar.
Aslında Nijer’in güvenlik durumu, tam da cuntanın karşı çıktığı ortaklıklar sayesinde önemli ölçüde iyileşmiştir. Ulusal bütçemizin yüzde 40’ını dış yardımlar oluşturuyor fakat darbe başarılı olursa bu yardımlar da kesilecek.
Terör örgütü Boko Haram ile karşı karşıya olduğumuz güneyde, iki yıldır neredeyse hiçbir saldırı gerçekleşmedi. Artık mülteciler köylerine geri dönebiliyorlar. Bu gerçeğin bir kanıtı olarak, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı da dâhil olmak üzere ortaklarımızla yürüttüğümüz faaliyetlere bakılabilir: İnsani yardımlardan sürdürülebilir enerji inşa etme projelerine, tarımsal verimliliği arttırmaktan, yeni nesil Nijerli liderleri eğitecek eğitim faaliyetleri gibi kalkınma girişimlerine yönelik çalışmalar yapıyoruz.
Ülkenin kuzey ve batısında da 2021’de göreve geldiğimden bu yana büyük bir saldırı yaşanmadı. Müttefiklerimizin desteği ve Indiana Ulusal Muhafızları da dâhil olmak üzere ortaklarımızın verdiği eğitim sayesinde Nijer son 15 yılında hiç olmadığı kadar güvenli bir ülke haline geldi.
Nijer’in ulusal güvenlik durumu, her ikisi de askeri darbeyle işbaşına gelmiş olan ve şu anda Nijer’de gerçekleşen darbeyi de destekleyen komşularımız Mali ve Burkina Faso’dan çok daha iyi bir durumda. Bu iki rejim de kendi kapasitelerini güçlendirerek güvenlik endişelerini gidermek yerine, halklarının hakları ve onuru pahasına Wagner Grubu gibi suçlu Rus paralı askerleri istihdam ediyor.
Başında olduğum hükümet de ekonomik ve sosyal yönetişim açısından da benzer şekilde başarılı olmuştur. Covid-19’dan sonra 2021’de yavaş bir toparlanmanın ardından, kişi başına düşen büyüme oranımız geçen yıl üç kattan fazla artarak yüzde 7,4’e yükseldi.
2022 yılı Nijer’de öğretmen ve öğrenci grevleri nedeniyle tek bir okul gününün bile kaybedilmediği ilk yıl oldu. İşçiler hiçbir büyük sektörde greve gitmedi. Ayrıca hükümetimiz ülke genelinde daha güvenli ve istikrarlı bir çalışma ortamı yaratmak için sendikalarla dönüm noktası niteliğinde anlaşmalar imzaladı.
Geçtiğimiz mart ayında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Nijer’i “bir direnç modeli, bir demokrasi modeli, bir işbirliği modeli” olarak nitelendiriyordu.
Bu ivmeyi kaybetmeyi göze alamayız. Nijer’in potansiyel çöküşünün bölge için oluşturduğu tehdidin farkında olan ECOWAS üyesi komşularımız, petrol ihracatı ve ithalatının yasaklanması, sınır ötesi mali işlemlerin askıya alınması gibi benzeri görülmemiş yaptırım kararları açıkladılar.
Bu önlemler, vizyonu ya da güvenilir müttefikleri olmayan otokratik bir cunta yönetiminde geleceğin neye benzeyeceğini şimdiden gösteriyor. Pazar ve Salı günleri arasında pirinç fiyatları yüzde 40 oranında arttı. Bazı mahallelerde mal ve elektrik sıkıntısı yaşanmaya başladı.
Afrika’nın sorunlu Sahel bölgesinde Nijer, bazı komşularımızı ele geçiren otoriter hareketler arasında insan haklarına saygının son kalesi olarak durmaktadır. Bu darbe girişimi Nijer için bir trajedi olsa bile, başarılı olması sınırlarımızın çok ötesinde yıkıcı sonuçlar doğuracaktır.
Darbecilerin ve bölgedeki müttefiklerinin açık daveti ile tüm Orta Sahel bölgesi, Ukrayna’da acımasız terörizmini konuşturan Wagner Grubu aracılığıyla Rus etkisine girebilir.
Boko Haram ve diğer terörist hareketler Nijer’in istikrarsızlığından faydalanarak ülkemizi komşu ülkelere saldırmak ve dünya genelinde barış, güvenlik ve özgürlüğü baltalamak için bir zemin olarak kullanacaklardır. Bahsettiğim gruplar gençlerimizi nefret dolu Batı karşıtı telkinlerle etki altına alma çabalarını arttıracak ve gençlerimizi daha umutlu bir gelecek inşa etmemize yardımcı olan ortaklarımıza karşı kışkırtacaklardır.
Yardıma ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, ABD hükümetini ve tüm uluslararası toplumu anayasal düzenimizi yeniden tesis etmemize yardımcı olmaya çağırıyorum. Demokratik çoğulculuk ve hukukun üstünlüğüne saygı da dâhil olmak üzere evrensel değerlerimiz için mücadele etmek, yoksulluk ve terörizme karşı sürdürülebilir ilerleme sağlamanın tek yoludur. Nijer halkı, tarihimizin bu önemli anında verdiğiniz desteği asla unutmayacaktır…
Kaynak: https://www.washingtonpost.com/opinions/2023/08/03/mohamed-bazoum-coup-niger-democracy/
Çeviri: Hasan Ayer