Gerçek problemlerle mücadelede yetersiz kalındığında içine sığınılacak hayali dünyalar inşa etmek, internet ve akıllı telefonlar sayesinde enformasyonun ve iletişimin ışık hızıyla yayıldığı günümüz dünyasında topluluklar için de mümkün hale geldi: Uyduruk bilgiler inşa etmek, sonra hep birlikte o bilgilere inanmak, o bilgilerin etrafında bir cemaat oluşturmak ve o cemaatin içinde hep birlikte huzur bulmak…
Eskiden, internet zincirleri aracılığıyla (“lütfen bu mail’i mümkün olduğu kadar çok kişiye ulaştıralım”) kurulan sanal cemaatler günümüzde artık akıllı telefonlar sayesinde çok daha hızlı ve etkili bir biçimde oluşturulabiliyor.
Etrafında bir araya gelinen uydurulmuş bilgi, cemaat üyelerinin tümünün göğsünü kabartan bir bilgi olabileceği gibi, hepsini birden korkuya gark eden bir bilgi de olabilir.
Mesela Twitter ve Facebook’ta 30 Ağustos vesilesiyle bir kez daha yaygın biçimde paylaşılan bir “Norveç atasözü” (“Çaresiz kaldığında Atatürk gibi düşün”) etrafında oluşan sanal cemaat, birinci tip (“göğüs kabartan” bilgi etrafında oluşmuş sanal cemaat) için ideal bir örnek teşkil ediyor.
Atatürk Araştırmacısı İlknur Güntürün Kalıpçı
İnternette bir kazı çalışması yapıldığında, bu “Norveç atasözü”nün Türkiye’deki bilinirliğini 2004’e, hatta belki 2002’ye kadar götürmek mümkün… Büyük bir ihtimalle Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) iktidarının yarattığı şaşkınlık, öfke ve çaresizliğin tarlasında üreyen bu “atasözü”nün doğuşunu en erken 2004’e kadar götürenlere göre, olay şöyle şekilleniyor:
“İlknur Güntürkün Kalıpçı isimli Türk yazar, verdiği konferanslar sırasında şunları söylemiştir: '2004 yılında verdiğim bir konferans sırasında bir hanımefendi ayağa kalktı: – Ben Norveçliyim. Şu anda Norveç'te çok sık kullandığımız bir deyim var. Bu deyimin anlamını anladım… – Hanımefendi, nedir o deyim?.. – Norveççe'de 'Atatürk gibi düşünmek’' deyimi var, çok sık kullanırız bu deyimi… – Nerelerde kullanırsınız?.. – Birine bir problem veririz, çöz diye. O da tembellik eder çözmez. Deriz ki ona, bu problemin mutlaka çözümü var. Bir de Atatürk gibi düşün.’”
Bu “atasözü”nün Norveç’ten Türkiye’ye ithalinin başlangıcı için 2004 yaygınca benimsenen bir tarih ama Ekşi Sözlük’e bakınca işler biraz karışıyor. Çünkü orada, “Mustafa Kemal gibi düşünmek” maddesine girilen ilk “entry” 23 Temmuz 2002 tarihini taşıyor:
“Herhangi bir problem karşısında, çözümü imkânsız olduğu düşüncesiyle hemen kestirmeden teslim olma eğiliminde olan, ne yapıp edip bir çözüm üretmek için yaratıcılığını zorlama zahmetine katlanmak istemeyen ruh ve zihin tembeli kişilere söylenen, Norveç diline yerleşmiş eski bir deyim.” (Nausean).
Bu durumda, Atatürk Araştırmacısı İlknur Güntürkün Kalıpçı’nın Ekşi Sözlük’teki bu maddeden esinlenerek “Norveç atasözü”nü yeniden ürettiğini düşünebilir miyiz? Bence düşünebiliriz, en azından ciddi bir biçimde kuşkulanabiliriz.
Nasuh Mahruki
2016’da da Nasuh Mahruki, bu “atasözü”nün Türkiye’de en az 12 yıldır bilindiğinden hiç söz etmeden, doğrudan kendi tecrübesini aktarmıştı:
“20 yaşında, gönüllü olarak Norveç'te zihinsel engellilerin bakıldığı bir çalışma kampına katılmıştım. Norveççe'de Atatürk’ün üstün nitelikleri ve olağanüstü başarıları bir deyime dönüşmüş ve halkın diline yerleşmiş. Çözümü çok zor hatta imkansız gibi görünen olaylar ve büyük problemler karşısında, çözümün imkânsız olduğu düşüncesiyle hemen kestirmeden teslim olma eğiliminde olan, ne yapıp edip bir çözüm üretmek için yaratıcılığını, enerjisini, sınırlarını zorlama zahmetine katlanmak istemeyenlere söylenen bir söz olmuş. Norveç'te böyle insanlara; ‘Hayır yanılıyorsun, bu problemin mutlaka bir çözümü olmalı; biraz da Mustafa Kemal gibi düşün’ diyorlar.” (Sözcü, 24 Temmuz 2016).
Nasuh Mahruki 1968 doğumlu olduğuna göre bu tecrübeyi 1988’de yaşamış… Doğrusu, onun bu “atasözü”ne dair hikâyesi de bana pek inandırıcı gelmedi: Mahruki, Norveçlilerin Atatürk’le ilgili böyle bir atasözlerinin olduğunu bilecek de, bunu Türk halkıyla paylaşmak için 2016’yı bekleyecek… Size inandırıcı geliyor mu?
Ayrıca (siz de fark etmişsinizdir): Mahruki’nin atasözünü anlatmak için kurduğu cümle, 2002’de Ekşi Sözlük’te kullanılan cümlenin aynısı… Bu durumda, tıpkı Atatürk Araştırmacısı İlknur Güntürkün Kalıpçı gibi Nasuh Mahruki’nin de “Norveç atasözü”nü Ekşi Sözlük’teki 2002 tarihli “Mustafa Kemal gibi düşünmek” maddesinden esinlenerek yeniden ürettiğini düşünebiliriz. (Bu arada Ekşi Sözlük yazarı “nausean”, uydurduğu “Norveç atasözü”nün zamana karşı gösterdiği dirençten kim bilir ne kadar gurur duyuyordur.)
Yeter ki huzur bozulmasın
Gerçi çoğu Norveç’te yaşayan ve Norveççeye hâkim Türkler olmak üzere çok sayıda insan yıllardır “yok böyle bir atasözü, en fazla ‘Türk gibi sinirli’ diye bir şey var” diye yazıp çiziyor ama, dinleyen kim?
Dinleyen yok, çünkü dinlemek huzurun bozulmasını göze almak demek. Oysa bu türden cemaatler huzur için var.