AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında parti genel merkezinde yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan başkanlığındaki ilk MYK toplantısını gerçekleştirdiklerini ve özellikle yeni dönem çalışmalar üzerinde durulduğunu belirten Ünal, "Yeni dönem çalışmalar hem bakanlık hem teşkilat hem de belediyeler düzeyinde önümüzdeki süreçte özellikle ilk 180 gün içerisinde yapılması gerekenler ve bunların planlanmasına ilişkin değerlendirmeler yapıldı. Bunun AK Parti ayağında özellikle 2017 sonuna kadar bütün ilçe kongrelerimizin tamamlanması hedeflenmekte" diye konuştu.
Ramazan sonrasında geniş istişare toplantısı gerçekleştireceklerini ifade eden Ünal, "1 Temmuz'da sadece il başkanlarımız, kadın kolları ve gençlik kollarının katılacağı bir il başkanları toplantısı gerçekleştireceğiz" dedi.
MYK toplantısının uzadığına işaret eden Ünal, bunun sebebinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Katar ile ilgili Kuveyt, Ürdün ve Endonezya ile yaptığı telefon görüşmeleri olduğunu söyledi.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Ünal, bir soru üzerine ramazandan sonra yapılacak istişare toplantısının AK Parti kampı şeklinde olacağını aktardı.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla 1 Temmuz'da Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı yapılacağına işaret eden Ünal, kampın nerede yapılacağının araştırıldığını, Afyonkarahisar ya da Kızılcahamam'a değerlendirme sonucunda karar verileceğini ifade etti.
Ünal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti Genel Başkanı olduktan sonra 180 günlük eylem planı yapılması talimatı verdiğini hatırlattı.
Bu eylem planının sadece hükümete ilişkin olmadığına ve parti ve belediyelere dönük çalışmalar da yapılacağına dikkati çeken Ünal, AK Parti'nin 2019'daki yerel, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimine güçlü şekilde hazırlandığını vurguladı.
Ünal, "Yerel seçimlerden önce AK Partili belediyelerde bir yenilenme, değişiklik bekleniyor mu?" sorusu üzerine şöyle konuştu:
"Partimizin bünyesinde Yerel Yönetimler Başkanlığı var. Dolayısıyla bu konuda başkanlık sistematik olarak çalışmalarını sürdürüyor. Aynı şekilde yerel yönetimler başkanlığının altında çalışan il ve bölge koordinatörleri var. Şu anda bizim bu süreçte yürüttüğümüz çalışmalar hem teşkilat hem belediye hem de hükümet bazında yeni dönemin hazırlıklarını yapmak ve 2019'a hazırlanmak. Bunun şartları ve gerekleri neyse bunlar yerine getiriliyor, getirilecek."
Bir gazetecinin "Daha önce Sayın Cumhurbaşkanı 180 günlük eylem planı çerçevesinde hem AK Parti hem de Cumhurbaşkanlığı bünyesinde komisyonlar oluşturulacağını söylemişti. Bu yönde bir adım atıldı mı?" sorusunu yanıtlayan Ünal, bu konuya ilişkin çalışmalar gerçekleştirildiğini, gelecek günlerde konuya ilişkin açıklama yapılacağını kaydetti.
Hükümet, Cumhurbaşkanlığı ve AK Parti arasındaki çalışmayı koordine edeceği belirtilen Danışma Kurulu’nun ne zaman oluşturulacağının sorulması üzerine Ünal, konuyla ilgili bir gelişme olduğunda kamuoyuyla paylaşılacağını belirtti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısındaki, "İhvan'ı destekleyecek siyasetten Adalet ve Kalkınma Partisi de uzak durmalıdır, aynı şekilde Rabia simgesinden de vazgeçmeli" açıklamalarına ilişkin değerlendirmesi sorulan Ünal, söz konusu konuşmayı son derece talihsiz olarak nitelendirerek, şunları söyledi:
"Öncelikli olarak bizim parti tüzüğümüzde de yer alan Rabia, biliyorsunuz, tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devleti işaret eden ve her türlü darbeye karşı olmanın adıdır. Eğer sayın Kemal Kılıçdaroğlu, tek milletten, tek bayraktan, tek vatandan ve tek devletten rahatsızlık duyuyorsa bu onun bileceği bir iştir. Aynı zamanda kendi milletvekilinin Türkiye'ye yaptırım uygulama çağrısı yapmış olması ve o akla baktığınız zaman, o aklın Rabia'yı anlamasını ve Rabia'nın Mısır ile ilgili olduğunu düşünmesi de son derece normal. Yani dünya, bölge okumasına CHP'nin baktığınızda bunu çok net şekilde görüyorsunuz. Yani acı olan şu ki Mehmet Selim Kiraz'ı, savcıyı şehit eden teröristin yanında duran akıl, eğer Mısır'daki darbe girişimine karşı çıkmış olmayı, teröre destek vermek olarakgörüyorsa bu son derece acı bir durumdur. Ana muhalefet partisi genel başkanının dış, iç politikayı bu şekilde okuyor olması, hele hele radikal sol örgütlere, birçok terör örgütüne düşünce olarak kendisini daha yakın ve akraba olarakgören bir anlayışın bu şekilde bir açıklamayla Rabia'yı bir Orta Doğu terör işareti simgesi ve sembolü olarak görmesi son derece talihsiz ve acı.
Ben buradan tekrar Rabia'nın teröre veya terörizmle asla bağının kurulamayacağını, Rabia'nın darbeye karşı çıkmak, milletin iradesine sahip çıkmak, milletin kendi özgürlüğüne sahip çıkması, kendi bayrağına, devletine, vatanına, iradesine, özgürlüğüne sahip çıkması olduğunu bir kez daha buradan sayın Kılıçdaroğlu'na hatırlatıyorum."
Rabia kelimesinin Mısır'a ait bir kavram olmadığını vurgulayan Ünal, "Bizim tarihimize, kültürümüze, inancımıza, medeniyetimize ait bir kavramdır. Dolayısıyla sayın Kılıçdaroğlu'nun bu anlamda bizim kültürümüze, tarihimize, inancımıza da ne kadar uzak olduğunu ve bunu bir İhvan ya da Mısır ile ilişkilendirmiş olmasında da anlıyoruz" ifadelerini kullandı.
"FETÖ'NÜN BELİ KIRILMIŞTIR"
"Bir köşe yazarı, istihbarat raporlarına dayandırarak, 15 Haziran için böyle bir tehlikenin (darbe girişimi) olabileceğine dair iddiada bulundu. Böyle bir tehdit söz konusu mudur?" şeklindeki bir soru üzerine de Ünal, öncelikle Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişimini büyük bir başarıyla bertaraf ettiğini ve 16 Temmuz günü de güçlü bir şekilde yoluna devam ettiğini dile getirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bugün yine bu yönde talihsiz açıklamaları olduğunu ifade eden Ünal, şöyle devam etti:
"Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamaların siyasal söylem analizini yaptığınızda aslında bu açıklamaların nereye oturduğunu çok net bir şekilde görebiliyorsunuz. Yani hangi odaklarla hangi mihraklarla ortak bir dili, ortak bir söylemi kullandığını çok net bir şekilde Kemal Kılıçdaroğlu'nun görüyorsunuz. 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'de hem yargıda hem orduda hem emniyette hem de diğer bürokratik kurumlarda FETÖ'nün beli kırılmıştır. 15 Temmuz öncesinde sayın Cumhurbaşkanımızın 17-25 Aralık'tan sonra açık bir şekilde paralel devlet yapılanması ve terör örgütü olarak nitelendirdiği bu yapıya karşı ortak tavır alma çağrısı yaptığında, bu yapıya kimlerin sahip çıktığını biz çok iyi biliyoruz. O gün bunlara karşı hukuki işlem yapılmak istendiğinde, bunlara kimlerin kalkan olduğunu da biz çok iyi biliyoruz.
17-25 Aralık'tan sonra bugün Kemal Kılıçdaroğlu FETÖ yapılanmasının siyasi ayağını aradığını söylüyor. 17-25 Aralık'tan sonraki süreçte AK Parti, hem yerel seçimler hem kongreler hem de genel seçimler sürecinde bütün siyasal sistemini, ilçe, il başkanlıklarından milletvekili ve belediye başkanlıklarına çok ciddi bir temizlik yapmıştır."
"MİLLETİMİZİN GÖNLÜ RAHAT OLSUN"
"Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu süreçte kendi partisi içerisinde herhangi bir temizlik yapmış mıdır?" sorusunu yönelten Ünal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Asla böyle bir şey söz konusu olmadı. 15 Temmuz'u savuşturmuş olan, 15 Temmuz'u çok kritik bir süreçte kendi milletiyle kendi lideriyle, siyasetiyle, devletiyle birlikte püskürtmüş olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti bundan sonraki süreçte herhangi bir şekilde bir darbe girişimine asla müsaade etmeyecektir. Bunun zemininin oluşmasına asla müsaade etmeyecektir. Ama buradan şunu söylemekte de fayda görüyorum, bundan iki gün önce hatta dün MYK üyelerimizle birlikte Sincan'daydık, çatı davaya katıldık. Birilerinin bu millete karşı bir psikolojik hareket içerisinde olmalarına ve içerideki darbecilerin morallerini yüksek tutmak için bir söylem biçimi geliştirmelerine de tabii ki müsaade edilmeyecektir. Bu, şu anlama da gelmiyor, bu konuyu kaleme alan köşe yazarının bunu yaptığı anlamına gelmiyor. Tabii ki, bu tür dedikodular, söylemler sıkça birileri tarafından kullanıldığında, birilerinin bu dili ve söylemi kullanması bazı şeylerin şüyuu vukuundan beterdir hesabı birilerini eğer umutlandıracaksa buradan kimse umutlanmaya kalkışmasın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yargısıyla ordusuyla, siyasetiyle, Cumhurbaşkanıyla, Hükümetiyle, Başbakanıyla dimdik ayaktadır. Milletimizin gönlü rahat olsun."