Milliyet’ten Çiğdem Yılmaz’ın haberini aktarıyoruz.
Beş yaşındaki Edanur Gezer, İstanbul Küçükçekmece’de Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin kazı çalışması sonrası oluşan su birikintisine düşerek yaşamını yitirmişti. Edanur için dün cenaze töreni düzenlendi. Törene İstanbul Valisi Davut Gül de katıldı. Cezaevindeki baba da cenazeye jandarma gözetiminde katıldı. Vali Gül, “Ailenin birçok sıkıntısı var. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğümüzün üzerine düşen neyse bundan sonraki süreci takip edeceğiz” derken, ailenin anlattıkları Edanur’un kısacık yaşamının dramlarla dolu olduğunu ortaya çıkardı.
Kimliksiz yaşam
Edanur’un altı ve on yaşında iki kardeşi daha vardı. Babaları yaklaşık iki yıldır cezaevinde, anneleri ise 2.5 aydır Edirne Göç İdaresi Geri Gönderme Merkezi’nde… Üç kardeşten Ebru ve Edanur teyzesinde, 10 yaşındaki ağabeyleri Biran da, babaannesinde kalıyordu. Anne Nurcan Gezer, hiçbir devletle uyruk bağı bulunmayan “haymatlos” (vatansız) statüsünde olduğu için üç kardeşin de kimlikleri yok. Bu yüzden Ebru ve Biran okula gidemiyor. Beş yaşındaki Edanur da yaşasaydı, okul çağı geldiğinde kardeşleri gibi okula gidemeyecek ve annesi gibi kimliksiz bir yaşam sürecekti.
Nurcan Gezer’in kimliği olmadığı için resmi nikahı da bulunmuyor. Geçimini kağıt toplayıcılığıyla sürdüren Gezer, 27 yıllık kimliksizliğini şu sözlerle anlatıyor: “Babam Adanalı, kimliği var. Annemin kimliği olmadığı için bize de kimlik vermediler. Çocuklarımın da kimliği yok. 2.5 ay önce yapılan GBT’de kimlik sordular, kimliğim olmadığı için de geri gönderme merkezine getirdiler. Annemin ailesi yıllar önce Bulgaristan’dan geldiği için de beni oraya göndereceklerini söylediler. Ama orada kimseyi tanımam.”
Nurcan Gezer, “2.5 aydır çocuklarımdan uzaktayım ve beni bilmediğim bir yere göndereceklerini söylüyorlar. Bu evlat acısıyla da oraya geri dönmem. Oraya gidersem kendimi öldürürüm” diyerek gözyaşlarına boğuluyor. Küçük kızından bahsederken fenalık geçiren annenin, “Ben senin cenazene mi gelecektim kuzum” sözleri yürekleri dağlıyor…
Cezaevindeki baba cenazeye jandarma gözetiminde katıldı.
“Altı çocuğumun kimliği yok”
Nurcan Gezer’in babası Ayhan Gülden de şunları aktardı: “Nurcan’ın annesi haymatlostu, ailesinde de kimsenin kimliği yoktu. 38 yıl önce evlendim ama kimliği olmadığı için resmi nikah yapmadık. 10 çocuğum oldu. Çocuklarımın altı tanesinin kimliği yok. Dört çocuğumu da ikinci eşimin üzerine kaydettik. Onlarca torunumun da kimlikleri yok. Kimlik için üç dört defa başvuru yaptım ama hepsinde ret yedim. 10 dakika önce e-devlet’ten başvurumuzun kabul olduğuna dair mesaj geldi. Edanur’un başına bu olay gelmeseydi, bu başvurumuza yine yanıt gelmeyecekti.”
Nurcan Gezer’in ablası Ebru Gezer’in hem kendisinin hem dört çocuğunun kimliği yok. Genç kadın “Yaşımı 28 dedim ama kaç olduğunu bile bilmiyorum. Kimliğimiz olmadığı için bize kaç denildiyse onu kabul ettik. Bizim gibi kimliksiz olan bazı kişiler çocukları okula gitsin diye akrabalarının üzerine kaydediyor” diyor.
Çukur 1 metre 35 santim
Edanur’un ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında dün Küçükçekmece Menekşe Sahil Parkı’nda savcılık ve bilirkişi inceleme yaptı. İncelemede piknik alanı ile kazılan çukur arasındaki mesafe ölçüldü, çukurun da 1 metre 35 santimetre derinliğinde olduğu belirlendi. Hazırlanacak bilirkişi raporu, mahkemeye sunulacak. Piknik yapan ailenin eşyalarının hâlâ orada olduğu görüldü.
Olayla ilgili İBB de idari soruşturma başlattığını açıkladı.
İmamoğlu: “5 yaşındaki bir çocuğun anne babasından ayrı oluşu da incelemeye muhtaçtır”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da olayla ilgili ilk kez açıklama yaptı.
İmamoğlu’nun X hesabından paylaştığı açıklama şöyle:
“Küçük Edanur’un, İBB’ye ait bir parkta yaşamını kaybetmesinin yasını tutuyoruz. Olayın hemen ardından başlattığımız teftiş süreci yakında tamamlanacak. Sorumluluları cezasız bırakmayacağız. Adli makamların da soruşturması devam ediyor. Minik yavrumuzun acısını yaşarken, bu olayın her zaman olduğu gibi siyasal istismar malzemesi haline getirilmesini de utanarak izliyoruz.
Bu ülkede kah tren kazalarındaki ihmallerde, kah maden facialarındaki ihmallerde çok sayıda vatandaşımızı kaybettik. Bu olaylarda ağızlarını bıçak açmayanların, ya da ‘Ölüm bu işin fıtratında var. Güzel öldüler.’ diyebilenlerin sözde vicdani çıkışlarına itibar etmiyoruz. 5 yaşındaki bir yavrumuz ne yazık ki yaşamdan kopmuştur. Üstelik, olayla ortaya çıkan aile trajedisi ise, iktidarın çocuklarımızı koruyup kollamada ne kadar başarısız kaldığının kanıtıdır. Kuşkusuz olayla ilgili soruşturma gibi, 5 yaşındaki bir çocuğun anne babasından ayrı oluşu ve bu yüzden cenazesinin kaldırılmasının dahi 2 gün alması da incelemeye muhtaçtır.
Yaşamını yitiren bir yavrumuzun ardından, sıfatı büyük devlet adamlarının sadece siyasi saiklerle yaptıkları açıklamaları vicdanlı kamuoyunun takdirine bırakıyor, yavrumuza Allah’tan rahmet diliyorum.”