Gazeteci Faruk Bildirici, haftalık olarak yazdığı medya eleştirisi yazısında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 2027 Avrupa Oyunları’nın İstanbul’da düzenlenmesinin imza töreni için yaptığı Roma ziyaretine 37 gazetecinin katılmasıyla ilgili tartışmaları yazdı.
Bildirici’nin yazısının ilgili bölümü.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “2027 Avrupa Oyunları, İstanbul”un imza töreni için 69 kişilik bir heyetle çıktığı Roma gezisi israf boyutuyla çok tartışıldı, eleştirildi. Ben de gazetecilik açısından değerlendirdim.
Geziyi en ayrıntılı yazan Ertuğrul Özkök’tü. Geziye katılan 37 gazetecinin isim listesini de yayımladı ama gezi masraflarını kimin ödediği bilgisini o da vermedi. İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun’a “Roma gezisine davet ettiğiniz gazetecilerin harcamalarını İBB mi karşıladı?” diye sordum. Ongun aynen şu karşılığı verdi:
“Bu soru ne yazık ki gazetecileri aşağılayan bakıştır; yani Türkiye’nin başarısını gözlemleyip yazacak gazeteciler etkinlik masraflarını düşünerek gerçeği yazmayacaklar mı? AİHM duruşmalarda tanıklık yapan gazeteciler dahil herkese yol yiyecek barınma masrafını veriyor; bunu alan gazeteci duruşmada gerçekleri söylemez diyebilir miyiz?
Biz gazetecileri, bizim ya da partimizin propagandası için davet etmedik. Türkiye ve İstanbul’un başarısına ortak olmaları için davet ettik. Büyükelçilik davetlerinde atıştıran içki içen gazetecilerin bunları yapmaması mı gerekir? Bu yanlış bir tartışmadır, gazetecinin sorusu ve haberi üzerinden tartışma yapılmalıdır. Hakikattir önemli olan.”
Ongun’un karşılaştırmalarına ve görüşlerine katılamıyorum. Çünkü Roma gezisi, İstanbul ile ilgili olduğu kadar İmamoğlu’nun halkla ilişkiler faaliyeti. Öyle olmasa sportif bir etkinlik için spor yazarından çok siyaset yazarı davet edilmezdi geziye.
Elbette gazeteci arkadaşlarımızın gezi masraflarını İBB karşıladı diye gerçeği yazmaktan vazgeçeceklerini söyleyemem. Ama önemli olan çıkar çatışması şüphesinin doğması. Okur ve izleyiciler nezdinde “şüphe doğmasına” bile izin vermemek gerekirdi.
Kaldı ki, davet ilişkisi kurulması gazetecinin eleştirelliğini etkileyebilir. Nitekim Roma gezisine katılan gazetecilerin yazılarında eleştirel yaklaşımın hakim olduğu söylenebilir mi?
Kuşkusuz haber değeri varsa gazeteciler o geziye katılır. Ama her haberde olduğu gibi gezinin masrafını da haber kaynağı değil, gazetecinin kurumu öder. O yüzden gazetecilerin “başka türlü izlenemeyen geziler dışında hiçbir geziye davetli olarak katılmaması”, “davetli gidilmesi durumunda da bunun haberde mutlaka belirtilmesi” evrensel bir mesleki ilkedir.
Medya kuruluşları, Roma gezisinde haber değeri görüyorlarsa gönderdikleri gazetecilerin masraflarını ödemeliydi. “Yeni Türkiye”de bu tür alışkanlıklar yok olmuş olabilir ama eskiden Cumhurbaşkanı ya da Başbakan’ın gezilerinde uçak masrafı yolcu başına bölünür, gazetecilerden tahsil edilirdi. Otel vb. bedelini gazetecilerin kurumları öderdi. Doğrusu da bu.