T24’ten Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtlayan Davutoğlu, “Eğer genel bir çözüm bulunmazsa, ‘Şam ile anlaşıldı’ dendiği anda İdlib’ten yüzbinlerce insanın sınırın bu tarafına yürüyeceğini bilin” dedi.
“Aile dostluklarıyla devlet yürümez”
Davutoğlu, Erdoğan-Esad görüşmesinin referansının hukuk temelini sorgularken “Ben hiçbir zaman görüşmeyelim demedim. Ama referansı ne olacak bu görüşmenin. Aile dostlukları mı, uluslararası hukuk normları mı? Aile dostluklarının ne hale gelebildiğini gördük. Bugün oturursunuz yarın tekrar düşman olursunuz. Türkiye Cumhuriyeti devleti, Sayın Erdoğan’ın aile dostlukları üzerine yürüyecek bir devlet değil” çıkışında bulundu.
Davutoğlu, uluslararası hukuk normundan kastının 2015 tarihli BM Güvenlik Konseyi kararı olduğunu anlattı:
“Sayın Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı’nın herkesin savunması gereken durum şu. Nasıl Birleşmiş Milletlerin 242 sayılı kararı Filistin için hâlâ referanstır, 1967’den bu yana, aynı şekilde Suriye ile ilgili de çıkmış, içinde mültecileri de barındıran tek bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı var, o karar görüşme çerçevesi olarak kabul edilmelidir. Uluslararası hukuk normu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı. 2254 sayılı karar. Tarih 18 Aralık 2015. Benim başbakanlık dönemim.”
“Hukuki norm: Suriye’nin toprak bütünlüğü, Suriye halkının geri dönüşü”
BM kararının rejim ile muhalif unsurların birlikte bir geçiş hükümeti kurmasını, Suriyeli muhaliflerin sisteme entegre olmasını ve mültecilerin gönüllü bir şekilde ülkelerine geri dönüşünü öngördüğünü hatırlatan Davutoğlu, hukuki norm uygulanmadan Esad’la girilecek ilişkinin Türkiye’yi nasıl bir tehlikeye atacağını da şöyle sıraladı:
“Türkiye şu anda yaklaşık 4.5-5 milyona yakın insanın yaşadığı bir bölgeyi kontrol altında tutuyor Suriye’de. Afrin, İdlib, Azez, Cerablus Türkiye’nin kontrolünde ve orada Suriyeli muhalifler var. Ve bu Suriyeli muhalifler Türkiye’nin güvenlik şemsiyesini kendilerine bir teminat olarak görmüş ve aslında oralar tampon bölgeler olmuş.
“Aslında krizin ilk çıktığı anda yapmamız gereken şey tampon bölge kurmaktı uluslararası hukuk normu içinde. Bunu ben teklif ettiğimde ülkemizde 100 bin kadar sığınmacı vardı. Ama bu yönde adım atılmadı. Bu yönde atılacak adım Dışişleri Bakanı’nın yetkisinde değildir.
“Gerek Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar, gerekse TSK’nin kontrolünde olan bölgedeki Suriyeliler, Esad ile Erdoğan arasında şahsi dostluk üzerine bir şey kurulduğunda bundan büyük tedirginlik duyacaktır.
“Türk askeri kendisini hami gibi gören Suriyeli muhaliflerin rakibi gibi bir konumda algılanacak. Ama 2254 sayılı karara atfen yaparsanız onu Suriyeli muhaliflere de anlatabilirsiniz. ‘Kardeşim ben sizi sisteme sokmak istiyorum dersiniz.’ Bunu hatta PYD/PKK kontrolündeki bölgelerde Kürtlere de anlatabilirsiniz terör unsurlarını kenara koyarak. Çünkü hepsinin imzası var onun altında.
“Eğer genel bir çözüm bulunmazsa –Şam ile anlaşıldı- dendiği anda İdlib’ten yüzbinlerce insanın sınırın bu tarafına yürüyeceğini bilin.”
“İhraç edildiğimizden bu yana hangi konuda bir iyileşme oldu ki bugün faklı bir tavır alınsın?”
Davutoğlu, Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci’nin Erdoğan ile görüşmesi ve AK Parti’ye geçeceği iddiaları için de konuştu:
“Selim Bey, herhangi bir parti üyesi değil. Benimle birlikte 12 Eylül 2019’da AK Parti’den ihraç edilen altı arkadaşımızdan birisi. Son 5 yıl içinde de Pelikan çetesinin saldırısı ve mahkeme süreçleri de dahil ağır bedeller ödemiş birisi. AK Parti’den ihraç edildiğimizden bu yana hangi konuda bir iyileşme oldu ki bugün faklı bir tavır alınsın?
“Bazı çevreler önce parlamentodaki grubumuzu dağıtmak sonra da iktidarın yanlış politikaları karşısında yapıcı ve kararlı bir muhalefet ile gerçek bir alternatif oluşturma potansiyeli taşıyan partimizi yıpratmak istiyorlar. Çetin mücadeleler içinden geçerek bütün vatan sathına yayılmış onbinlerce Gelecek Partisi teşkilat mensubunu temsilen TBMM’ye gelen hiçbir arkadaşımız bu teşkilat mensuplarının haklarını bir kenara iterek bu oyunların piyonu olmaz.
Selim Bey, sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşme konusunda bana bilgi vermiştir. Önceki ‘Sayın Erdoğan ile görüşür müsünüz?’ şeklindeki soruya verdiğim cevap bunun için de geçerlidir. Ülkemizin ağır bir krizden geçtiği bir dönemde geçmişte yaşadıklarımız ne olursa olsun herkesle görüşürüz.”