Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 kişinin yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada ifade veren Binbaşı Taner Berber, Gülen örgütüyle kendisinin ve tutuklu bulunan grubun alakasının olmadığını, olayın mahiyetinin Marmaris'teki polisin kimliğini gördükten sonra anladıklarını, arazide firar etmelerinden de pişman olmadığını söyledi. Duruşmada suikast girişiminin önemli ismi 'Çiğli imamı' olarak tanınan ve 'paşa' lakaplı olan Astsubay Zekeriya Kuzu ifade verdi. Kuzu savunmasında emniyetteki sorgusu sırasında baskı gördüğünü söyleyip, tüm anlattıklarını ve darbeyi gerçekleştirmek isteyen Gülen örgütü ile bağlantılarını reddetti.
Geçen 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerininin de aralarında bulunduğu 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi.
Zekeriya Kuzu: Baskı altında anlattıklarımı kendim kurguladım
Duruşmada suikast girişiminin önemli ismi 'Çiğli imamı' olarak tanınan ve 'paşa' lakaplı olan Astsubay Zekeriya Kuzu ifade verdi. Kuzu savunmasında emniyetteki sorgusu sırasında baskı gördüğünü söyleyip, tüm anlattıklarını ve Gülen örgütü ile bağlantılarını reddetti.
İnaçlı bir kişi olduğunu, gençliğinden beri Ülkü Ocakları'na bağlı olduğunu anlatan Zekeriya Kuzu, “30 yıldır insan kurtarmak için eğitim aldım. Çok başarılı operasyonlar yaptım. 2006 yılından sonra da yıldızım parladı. Ben devletimin çıkarlarını yaşadıklarımla ispat etmiş bir insanım. Kişisel çıkarları için hareket eden bazı kişiler örgüt elemanı gibi ismimi çıkardı. Bazı kişilerin 30 Ağustos'ta ordudan atılacakları söyleniyordu. Bu şakaydı, sonra da herkes konuşmaya başladı ciddi oldu" dedi. Mahkeme Başkanı'nın poliste verdiği Gülen örgütüne üyeliğine yönelik ifadesinin hatırlatılması üzerine Zekeriya Kuzu, “Ben ifadelerim sırasında ailemle tehdit edildim. Bir dolarla başlayayım. Benim iki oğlum var. Birisi benim yüzümden uzman çavuşken tutuklandı, diğeri de yurt dışına çıkamadı. Benim küçük oğlumun para koleksiyonu vardı. Bu bir doları da bana verdi. Oradan cüzdanımda kaldığını düşünüyorum" dedi. Mahkeme Başkanı'nın bir doların Fethullah Gülen tarafından verilip verilmediği yönündeki soruya da, “Bir dolar olayı anlattığım gibi çocuğumdan kalma. Ben kimseden almadım" dedi.
Gülen örgütüyle ile bağlantısı olan ve ifadesinde ismini 'Arif' olarak verdiği kişiyle ilişkileri de sorulan Zekeriya Kuzu, “Ben çocuğumun geleceğini düşündüm. Uyuşturucuya bulaşmaması için gittiği dershanede bu kişiyle tanıştım. 10 kez falan sosyal amaçlı görüştüm. Evimize geldi, ben de onlara gittim. Zaman zaman da Arif'le sohbetler yapardık. Arif ve Yavuz'la da dini sohbetler yapmadım. Yavuz Konya'da görev yaptığım sırada kapısına Zaman Gazetesi bırakılan bir kişiydi. Onun ismini de bu nedenle söyledim. Yavuz'la benim bağlantım yoktu. Sadece Arif, Fethullah Gülen'in geçmişte milliyetçi olduğunu söylüyordu o kadar. Diğer anlattıklarımı ben kurguladım. Genel kültürümden kattığım ve aklımda kalan bazı kırıntılardan anlattığım şeylerdi" dedi.
"Üs imamı değilim"
Üs imamı olduğuna yönelik iddialar için de Zekeriya Kuzu, “Üs astsubayı olduğum içini düşmanım çoktu. Çiğli imamlığım yoktur. Paşa lakabını kabul etmiyorum. Dolar olayını da dediğim gibi kabul etmiyorum. Koleksiyon amaçlı küçük oğlum benim cüzdanıma koymuştur. FETÖ'cü değilim, hiçbir zaman hiçbir kademesinde bulunmadım. Baskı neticesi bunları anlattım. İfademdeki 57 kişiden bazılarını emniyette kendileri yazmış. Zaten avukatım da görme engelliydi. İmza atacağı yeri polis gösterdi" dedi. Zekeriya Kuzu, Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili olarak ise hakkında çıkan haberlerin gerçek olmadığını ileri sürdü.
"Gökhan general terör operasyonu olduğunu söyledi"
Suikast girişimin planlayıcısı olduğu iddia edilen Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ile darbe teşebbüsü günü ilk kez buluştuğunu söyleyen Binbaşı Taner Berber ise , "Polis ifademde daha önce Ankara'da buluştuğumuzu anlattım. Ancak beni ailemle tehdit ettiler. Ben de bunun üzerine ifademde böyle bir kurgu yaptım. Bayramda sadece kutlama için aradım. Gökhan general havalimanından geldikten sonra kendisinin yanına gittim. Bana terör operasyonu olabileceğini söyledi ve ekip kurmamı istedi" dedi.
Darbe teşebbüsü günü bombayla kapı açma eğitimi aldıklarını da kabul eden ancak bunun Marmaris olayıyla ilgisi bulunmadığını ileri süren Berber, "12 kişilik bir ekip oluşturdum. Bunları mesai sonrası olduğu için birliğe çağırdım. Kuzu başçavuşumla, Gökhan generalin yanına gittim. İstanbul'dan Özel Kuvvetlere bağlı bir ekibin geleceğini, bizim de onların emniyetini almamızı istedi. Ben de Kuzu başçavuşumla yanından ayrıldım. Personelimin yanına gittim. Telefonlarını arabalarına bırakmalarını istedim. Ben dahil herkes bıraktı. Sonra da depoda buluştuk. Ben Gökhan generale olayın mahiyetini sorduğum zaman terör operasyonu olduğunu söyledi. Ben de bu bilgiyi ekibime verdim. Telefonları da bilgi güvenliği önemli olduğu için bıraktık" dedi. Taner Berber, ekibiyle yaptığı toplantıda, çatışmaya girmeyeceklerini, ancak isteyen olması durumunda evine dönebileceklerini söylediğini de ifade etti.
"Silahlar Çiğli'den kayıt dışı alındı"
Özel kuvvetlere bağlı ekibin saat 22.30 gibi Çiğli'ye geldiğini söyleyen Taner Berber, Binbaşı Şükrü Seymen'le muhatap olduğunu, hiç silahlarının olmadığını söylemesi üzerine de, kendi silahlarından verdiklerini anlattı. Bu sırada araya giren Mahkeme Başkanı Melihşah Baştoğ, bu tür operasyonları neden üstlerine haber vermediğini ve kendisinden sorumlu olmayan bir kişiden emir aldığını sordu. Taner Berber bunun üzerine, "Kendisi Genelkurmay'da görevliydi. Bu nedenle de üstüme bunu bildirmedim. Ayrıca kendisi de o sırada üste bulunmuyordu. Nerede bulunduğunu da bilmiyordum. Bu operasyonu ben biliyorsam, üstlerimin de bilgisinin olabileceğini düşündüm" dedi.
Bu kez Mahkeme Başkanı, silahların zimmetsiz olarak verilmesinin askeriyede uygun olup olmadığını sordu. Berber bu soruya da, "Zimmete kaydetmemiz lazımdı ama sonuçta operasyona gidiyoruz. Ve onların hiç malzemesi yoktu. Ayrıca orada da böyle bir ortam olmadı. Silah verme yetkimiz yok, ancak aciliyet varsa olabilir" dedi.
"Soracak ortam olmadı"
Tamer Berber, suikast için gerekli hazırlıklar sürdüğü sırada Gökhan Şahin Sözmezateş'in depoda kendilerine TSK'nın emir komuta içerisinde yönetime el koyduğunu, emirlerin artık Genelkurmay Başkanı'ndan alınacağını, operasyonlarının da devam edeceğini söylediğini anlattı. Mahkeme Başkanı'nın "Ülkede bu kadar karışıklık var. TSK el koymuş, biz neden terör operasyonu yapıyoruz diye sormadın mı?" yönündeki sorusuna Taner Berber, "Bunları soracak ortam olmadı" yanıtını verdi.
"Olayların bildiğimizden farklı olduğunu cereyan ettiğini anladım"
Marmaris'e gitmek için yaptıkları hazırlıkları da ifadesinde söyleyen Taner Berber, emir komutanın Şükrü Seymen'de olduğunu, görev paylaşımı yaptıklarını, yaklaşık yarım saat helikopterde bekledikten sonra hareket ettiklerini anlattı. Özel kuvvetler için tedbir amaçlı, makinalı tüfekler ile 25 bin mermiyi sandıklar içerisinde yanlarına aldıklarını da öne süren Taner Berber, "İlla kullanacağız diye almadık. Sandıkta ne varsa aldık. Gideceğimiz yerin sadece Marmaris olduğunu biliyorduk. Başka bir şey bilmiyorduk. Görevi de kimin verdiğini bilmiyorum. Saat 02.20 gibi havalandık Marmaris'te oteller bölgesine indik. Seri şekilde helikopteri terk ettik. Ben bu sırada havaya ateş açtım. Şükrü Seymen'in uyarısı üzerine de bıraktım. Ekibin emniyetini aldık" dedi.
Bir süre sonra silah seslerini duyduğunu ifade eden Taner Berber, "Çatışma bölgesiyle aramda 250 – 300 metre vardı. Yaşananlara çok vakıf olmadım. Geri çekildiğimiz sırada yanımıza üç kişinin geldiğini gördüm. Onlardan kimlikleri sordum. Bana polis kimliğini gösterdi. Onu gördüğüm zaman olayların bizim bildiğimizden çok farklı cereyan ettiğini anladım. Olayın vehametini gördüm ama iş işten geçmişti" dedi.
"Araziye kaçtığım için pişman değilim"
Saldırı sonrası yaşanan çatışmalar ve kaçışlarını da anlatan Taner Berber, kimseyi öldürmek gibi kasıtlarının olmadığını, isteselerdi daha fazla ölüm olabileceğini ileri sürdü. Mahkeme Başkanı Melihşah Baştoğ, olayın gerçek yüzünü gördüğü halde neden teslim olmadığını sorması üzerine Taner Berber, "Bunun iki nedeni var. Birincisi grup psikolojisi, ayrı hareket etmek istemedim. İkincisi de teslim olduktan sonra polislerce birçok askerin öldürüldüğünü duydum. Ellerinden vurulduğunu parmaklarının koptuğunu öğrendim. Bunun için de teslim olmadığım için iyi yapmışım. Araziye çıktığım için pişman değilim" dedi.
Taner Berber, Mahkeme Başkanı'nın neden polislere hemen teslim olmadığına yönelik sorusunu yinelemesi üzerine, "Aslında daha sonra olaylar yatıştıktan sonra teslim olmayı düşünüyordum" dedi.
"Ben bir tek cami imamı tanırım"
Mahkeme Başkanı'nın örgüte üyesi olup olmadığına yönelik sorusunu da yanıtlayan Taner Berber, "FETÖ imamı olarak kimseyi bilmem. Örgütün işleyişini de bilmiyorum bir tek imam bilirim o da cami imamı" yanıtını verdi. Taner Berber ifadesinde ayrıca, "İddianamenin önemli kısmı FETÖ faaliyetinde bu darbe girişiminin yapıldığı, kamuoyunda da bu yönde mutabakat olduğu iddia ediliyor. Bizlerin de bu örgütün üyesi olduğumuz iddia ediliyor. Biz, askeri okuldan bu yana çeşitli araştırmalara tabi tutulduk. Örgütle irtibatımız olsaydı, ortaya çıkardı. Ben dahil hiçbirimizin örgütle alakası yok. Bu oluşumla ilgisi olmayacak birisi varsa, arkamda duran gruptur. ByLock'un varlığını polisteki ifadem sırasında öğrendim. Okullarına gitmedim. Bankalarında hesabım yok. Vatanını seven, Atatürk ilkelerine bağlı milliyetçi bir subayım. Örgütle bağım yok" dedi.
Zekeriya Kuzu'nun kendisiyle ilgili örgüt üyesi olabileceğini yönelik iddiasına ise, onun kendi düşüncesini aktardığına inandığını söyledi.
Mahkeme Başkanı, savunmasının sonlarına doğru Taner Berber'e 'herkesin farklı noktalardan gelmesine rağmen neden Çiğli'nin üs olarak seçildiği' sorusunu yöneltti. Taner Berber bu soruya, "Askerliğin esası disiplindir. Emirlere riayet etmektir. Ben de emirlere uydum. Bir de birliğime tecrübe olur diye düşündüm" dedi.
Davanın geçmişi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında kendisine suikast düzenleyen 44'ü tutuklu 47 kişi hakkında, Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı da, soruşturmanın ardından iddianameyi tamamladı. Sanıkların her biri için 6 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianame, mahkeme tarafından kabul edildi. Örgüt lideri Fethullah Gülen'in de bulunduğu, 3'ü firari toplam 47 sanık hakkında 'Cumhurbaşkanına suikast', 'anayasayı ihlal', 'yasama organına karşı suç', 'hükümete karşı suç', 'silahlı terör örgütü yöneticisi olma', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme', 'yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs etme', 'kasten öldürmeye teşebbüs', 'zincirleme şekilde cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama', 'zincirleme şekilde silahla tehdit', 'Cumhurbaşkanına hakaret', 'zincirleme şekilde kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret', 'kamu malına zarar verme, mala zarar verme, nitelikli olarak konut dokunulmazlığının ihlali ve nitelikli yağma' suçlarından 6'şar kez müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi. Soruşturma sürecinde, 73'ü mağdur ve müşteki ile 86'sı tanık olmak üzere toplam 203 kişinin ifadesine başvuruldu.
Tutuklu sanıklardan Ali Sarıbey ve Haldun Gülmez'in telefonlarında ByLock olduğu araştırmalarda ortaya çıktı. Diğer sanıklarla ilgili araştırmanın sürdüğü öğrenildi.
Kaynak: DHA, AA, Al Jazeera