Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
“PKK’YI LAĞVEDECEK ÇALIŞMA BAŞLADI”
Bölgedeki gelişmelere yapıcı istikamette kendi kronik sorunlarımızı çözmekten geri adım atmıyoruz. 40 yılı geride bırakan terör meselesi bulunuyor. Geçtiğimiz aylarda Sayın Bahçeli’nin çıkışıyla başlayan bir dizi gelişmeye şahitlik ettik. Gelinen noktada aziz milletimizin ihtiyat içinde olduğunu görmekteyiz. Şehit yakınlarımızın, gazilerimize asla hayal getirmeyecek şuurla hareket ediyoruz. Terörsüz Türkiye ifadesinde yeni dönemin kapılarını açma fırsatını kullanmak üstlendiğimiz sorumluğu. Terörle mücadelede kritik kazanımlar elde edilmiştir. Türkiye her alanda gücünün zirvesindedir. Böyle bir denklemde terör belasını kalıcı olarak bitirilmeli. Bu anlayışla arkadaşlarımıza bölücü örgütün lağv edilmesi için talimatı verdik. Silahı aradan çıkaralım dedik. Terör duvarını yıkalım, 85 milyon olarak birbirimize sıkıca sarılalım.
Terörün 40 yıldır yüreklerde açtığı yaraları hep beraber saralım istiyoruz. Kazanan emperyalistler değil ayrım yapmadan biz olalım diyoruz. Amacımız terör bariyerlerini kaldırarak kardeşlik hukukunu yükseltmektir. Heyetin yaptığı temasların iyi geçtiği, birkaç parti dışında herkesin terörsüz Türkiye’ye destek verdiğini görüyoruz. Diğer aktörlerin de sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini söylemesi tarafımızca memnuniyet verilmiştir. Terör örgütü gereken adımlar atarsa kazanan tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt bu çağrıya kulak tıkarsa o zaman biz terörsüz Türkiye hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz. Bunca yıldır örgütü destekleyen güçler artık kendi canlarının derdine düşmüşlerdir. Hiçbir gücün eskisi gibi etkin destek veremediğini görüyoruz. Fakat biz meseleyi sükunetle nihayete erdirmek arzusundayız. Çünkü tüm taraflarıyla insanımız çok acı çekti. Gün bugündür. Gün coğrafyamızda barışı egemen kılma günüdür.
KART OYUNUNUN CHP’NİN KARAKTERİNE DAHA UYGUN OLDUĞU KANAATİNDEYİM
Suriye devriminin üzerinden 40 gün geçti ama ana muhalefet partisi tutarlı tek bir cümle dahi kuramadı. Ana muhalefetten dış politikamız anlamlı destek beklemek beyhude bir uğraş. Ne dersek diyelim hepsi boşuna. Mavi Vatandan Libya’ya, Rusya Ukrayna Savaşı’na, Suriye devrimine kadar her konuda çuvalladılar. Dış politika gibi bilgi, birikim, vizyon gerektiren bir alan CHP’nin çapını aşıyor. Ülkemizdeki muhalefetin seviyesine son günlerde bir kez daha tanık olduk. Lafa gelince Sayın Özer Gazi Mustafa Kemal’in koltuğunda oturuyorum diyor ne ciddiyet ne ağır başlılık var. Koltuğunu korumak için atraksiyon yapması lazım ama onu doğru düzgün yapamıyor. Bu son çıkışlarını biz de beklemiyorduk, biz de bu orijinal fikir karşısında dumura uğradık. CHP’nin siyaset üretme kabiliyetini böylece gördük. Bu dahiyane fikir için başta Özel olmak üzere CHP yönetimini tebrik ediyorum. Kart oyununun CHP’nin karakterine daha uygun olduğu kanaatindeyim. Öncekiler kelebek ömürlü olmuştu ama bunu biraz daha devam ettirebilirler. Daha bunun puzzle’ı var, poker var, iskambili var. Önlerinde kartlarla yapabilecekleri çok alternatif var.
Erdoğan’ın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
Türkiye’de faaliyet gösteren 168 siyasi parti arasında AK Partimiz 11 milyon 135 bin 306 üye sayısıyla zirvedeki yerini koruyor. AK Parti olarak üye sayısı itibariyle Türkiye’nin en büyük aileyiz. Bunu söylerken hamaset yapmıyor, gerçekleri dillendiriyorum. Böyle bir ailenin ferdi böyle bir hareketin neferi böyle bir siyasi partinin lideri olmakla iftihar ediyorum. AK Parti’ye gönül veren üyelerimizin her birine tek tek teşekkür ediyorum. Biz kuruluş aşamasından itibaren milletiyle birlikte yol yürüyen bir partiyiz. Milletin rotasından hiç ayrılmadık, milletin hedef, amaç ve kadim değerlerinden asla kopmadık. Çekemeyenler çıkıyor, rabbim nazarlardan saklasın.
Enflasyonla mücadeleye verdiğimiz önemi sürekli vurguluyoruz. En büyük baş ağrımız olan enflasyonda düşüşün başladığını görüyoruz. Haziranda başladığımız dezenflasyon süreci devam ediyor. Mal kalemlerinde daha belirgin ancak hizmet kısmında atalet yüksek seyrediyor. Dünyada da benzer bir durum var. Hükûmet olarak bu ataleti kıracak müdahalelere giriyoruz, gireceğiz. Enflasyonla mücadeleyi sadece taleple değil, gıda ve konut yönünde arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceğiz. Sosyal konut projemiz bunlardan biri. 2025 yılında enflasyon hedefimizi tutturma konusunda umutluyuz. Enflasyon düştükçe alım gücü artacak, milletimizin sıkıntıları biraz daha hafifleyecek. Biraz daha sabredecek, kararlı duruşumuzu bozmayacak, 85 milyon hep beraber, hep birlikte kazanacağız.
2008 krizinde herkes ‘yandık, bittik’ havalarındayken, biz, ‘Türkiye’yi teğet geçecek’ dedik ve haklı çıktık. IMF’e olan borcun ödenmesinden tek haneli enflasyona kadar imkansız görünen pek çok ekonomik başarıya imza attık. Türkiye, emin ve ehil kadroların yönetiminde güven içindedir.
İktidar ve ittifak olarak kötümserliğin, kin ve husumetin bizi yolumuzdan alıkoymasına, azmimizi sarsmasına izin vermeyeceğiz.
Suriye açıklaması
Suriyeli kardeşlerimiz 13 yıl boyunca işkenceyle, açlıkla halkını katleden Esed’den ve Baas rejiminden sonunda kurtuldu. Tüm kesimleriyle Suriye halkı, hasretini çektiği özgürlüğe kavuştu.
Suriye meselesinde öyle pervasız, vicdansız, ahlak dışı cümleler kurdular ki bugün konuşmaya yüzleri dahi yok. Hırçınlaşmalarının, seviyeyi daha da düşürme sebebi bunlardır. Öküz altında buzağı aramaya devam ediyorlar. Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun. Zoru görünce veya işine gelmeyince topu taca atacak karakterde değiliz. Hep dobra konuştuk, harbi olduk. Bugün de hakikatin diliyle konuşacağız. Neymiş, kırmızı kart gösterecekmiş. Ya sen o işlerden anlamazsın, o iş bizim işimiz.
Yarım asırdır devam eden baskılara karşı halk, demokrasi taleplerini yüksek sesle dile getiriyordu. Bu gösterilerde Türkiye’nin dahli hiç olmadı. Zaman zaman da Suriye’nin adresini bize gösterdi. Ya sen oranın yolunu bilmezken biz zaten oralardaydık. Bunlara gerçekten navigasyon vermek lazım, Suriye’ye nereden, nasıl gidiliyor bilsinler.
Olaylar kendiliğinden vuku bulmuştu. Hatta olaylar başladıktan sonra Esed ile birkaç kez görüştüm, gösterilerin barışçıl olduğunu söyledim. Toplumun beklentisi olan reformların hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ettim. Bu görüşmelerimizde kendisiyle her temasımızda Esed hiçbir zaman reform sözünü tutmadı. Göstericilerin seslerine kulak vermek yerine ordusunu devreye sokarak olayları şiddetle, kanlı yöntemlerle bastırdı. Kendisiyle o süreçte de görüştüm. Tepkilere neden olacağını yapıcı bir şekilde izah ettim. Bunun aslı da Esad’dır, öyle söylüyorlar. Bizi bile alıştırdılar… Gösterilerin önüne geçmenin tek yolunun vadedilen reformların yapılması olduğunu anlattım. Ama Esed barışçıl yollar yerine katliamlarına hız verdi. Küçük çaplı barışçıl gösteriler, orantısız şiddet nedeniyle büyüdür ve Suriye geneline yayıldı. Rusya, İran, dahil oldu, PKK gibi terör örgütleri dahil oldu. Ülkemizi de bu ateş tehdit eder boyuta dönüştü. Suriye’den ülkemize hareketlilik başladı. Suriye’de masum siviller, toplu katliam, kimyasal silah, tecavüz gibi insanlık dışı muameleye maruz kaldı. Olaylar bu raddeye vardıktan sonra Türkiye hem sınırlarını korumak hem de terör örgütlerine karşı tedbir almak için gelişmelere dahil olması kaçınılmazdı.
Bizim için şaşırtıcı olan, içeriden bazılarının ‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var’ diye bizi haksızca eleştirmeleriydi. ‘ABD’nin, bölgesel aktörlerin, Batı’nın, Avrupa’nın, terör örgütlerinin Suriye’de ne işi var’ demediler, sadece Türkiye’yi, şahsımızı eleştirdiler. 13 yıl boyunca bir kez olsun Türkiye’nin yanında, Suriyeli muhacirlerin tarafında yer almadılar.