Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Başbakan Binali Yıldırım'ın Irak ziyareti öncesinde, IKBY Başkanı Mesut Barzani'ye yakın Rudaw televizyonuna konuştu. Hürriyet gazetesine verdiği röportajda kullandığı “Baştan beri Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğuna inananlardanım” ifadesinin bazı çevrelerce çarpıtıldığını belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu:
" Orada söylediğimiz, Suriye politikası, genel olarak uluslararası camiayı da kastederek, Suriye'de uygulanan politika yanlıştı ve maalesef bunun bedelini Suriye halkı ödedi. Burada maalesef hiçbir ülkenin elinde, 'Nasıl sorunu çözeriz?' diye bir anahtar, proje olmadı.
Türkiye olarak biz orada, yeni bir barış perspektifini ortaya koymaya çalışıyoruz. Türkiye olarak durduğumuz yer doğruydu. Hiç şüphemiz yok. Yüzde yüz doğruydu. Suriye halkının yanındaydık, Suriye'de demokratik bir sürecin başlatılmasını istiyorduk ama bunları gerçekleştirebilecek politik araçların gelişmesini sağlayamadık, gücümüz tek başına buna yetmedi.
Uluslararası camianın bu noktada ciddi bir desteği olmadı. ABD başta olmak üzere birçok uluslararası koalisyonun parçası olan ülkelerin, Suriye'de sorunu nasıl çözeceğine ilişkin bir eğilimi, yönelimi, ortak bir perspektifi olmadı. Dolayısıyla söylediğimiz şey budur. Dolayısıyla biz Türkiye olarak doğru yerde durmuş olmakla birlikte bu doğru yeri tahkim edecek politikaları geliştiremedik. Buna gücümüz yetmedi."
“Niyetimizin toprak işgali olmadığını görüyorlar”
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Rojava'da PYD'nin kontrolünde bir tampon var. Türkiye bunların birleştirilmesini kesinlikle istemiyor. Bu konuda Rusya ile bir mutabakat sağlandı mı?" sorusu üzerine, böyle bir mutabakatın olmadığını söyledi. Rusya’nın, El Bab ve Münbic’e kadar olan bölgede, Fırat Kalkanı Operasyonunda, özellikle El Bab’da hava desteği verdiğini anımsatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bizim niyetimizin herhangi bir şekilde toprak işgali değil, oraların terörden temizlenmesi olduğunu ister istemez görüyorlar. Ruslar da görüyor, Amerikalılar da görüyor. Bizim tavrımız çok net. Biz Suriye'nin kuzeyinde Kürt kardeşlerimizin varlığından rahatsız değiliz.
Hatta öyle ki Türkiye'deki sınır ilçelerimiz karşılıklıdır. Bizim akrabalarımız, komşularımız hemen Suriye toprakları içerisindedir. Dolayısıyla biz oradaki Kürt kardeşlerimizden asla rahatsız değiliz. Ama bir tek örgüt, bir terör örgütünün orada bir bölgede hâkimiyet iddia ederek, Suriye'nin toprak bütünlüğünün ortadan kaldırılmasına karşı, bu Suriye'nin toprak bütünlüğünün ortadan kalkması demektir. Bu Suriye'nin pratik olarak en az üçe bölünmesi demektir ve ayrıca sadece bir toprak bütünlüğünün ortadan kalkması, Suriye'nin bölünmesi değil, bu bölgeden Türkiye'ye karşı da çok aktif bir terör saldırısının devam etmesi demektir.
Bizim tavrımız açıktır. Orada Kürtler de olacak, Araplar da olacak, Türkmenler de olacak, Ezidiler de olacak hepsi olmaya devam edecek. Ama hiç kimse, 'Burada sadece biz varız, diğerleri olmayacak' demeyecek. Eğer bunu demeye kalkarlarsa PYD bunu söylüyor, YPG bunu söylüyor, bu kabul edilebilir bir durum değildir. Türkiye'ye karşı oradan saldırıların yapılması da asla göz yumulacak bir husus değildir."
“Ümit ederiz ki, Türkiye-Irak ilişkileri o eski günlerine dönecektir”
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Başbakan Binali Yıldırım'ın, Bağdat ve Erbil ziyareti hakkında “Özelikle teröre karşı ortak mücadele bağlamında yeni zeminler oluşturulacağını, bu ortak mücadelenin de her iki ülkenin meşru hükümetlerini daha da kuvvetlendireceğini ümit ediyoruz. Bu gezi dolayısıyla başlayacak yeni süreçten umutluyuz. Ümit ederiz ki, en kısa süre içerisinde yeniden Türkiye-Irak ilişkileri, o eski günlerine dönecektir. Biz Irak'ın toprak bütünlüğüne, bu bütünlük içerisinde de Irak Bölgesel Kürt Yönetimi başta olmak üzere adil bir gelir ve yetki paylaşımına dayalı federal bir sistemin varlığının Irak halklarının lehine olduğu kanaatindeyiz” dedi.
“Bu oyunun adı, ikinci Sykes-Picot'tur”
Numan Kurtulmuş, "Gerilimin temelinde ne vardı?" sorusuna, "Bu oyunu, hepimizin görmesi lazım. Bu oyunun adı, ikinci Sykes-Picot'tur. Yüz sene evvel bölge halkları arasına suni sınırlarla ayıran iradeler, şimdi maalesef ikinci kez aynı oyunu oynamaya çalışıyorlar. Bölge halklarının iradelerini, etnik ve mezhep farklılıkları üzerinden ayrıştırmaya çalışıyorlar. Siyasi farklılıklarımız olabilir. Ama bu siyasi farklılıklarımızı oturarak, karşılıklı rıza ile çözmek durumundayız" cevabını verdi.
"Bölgedeki başka hareketlilikleri engellemek için Türkiye Başika'dadır"
Başika konusundaki bir soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin bölgedeki varlığının, "Biz Türkiye'den gidelim, herhangi bir toprakta bir üssümüz olsun" şeklinde olmadığını ifade etti.
Türkiye'nin Başika'daki varlığının, özellikle Musul ve Telafer'in, IŞİD’den korunmasıyla ilgili olduğunu ve yerel unsurların talepleri sonucu oluştuğunu söyledi:
"Bunun sonucunda da orada hem Peşmergelerden eğitilen çok sayıda kişi oldu aynı zamanda Ninova Muhafızları adına altında unsurlar eğitildi. Orada Türkiye'nin varlığı bu anlamda DEAŞ'a karşı verilen bir mücadelenin gereğidir. Ayrıca diğer terör örgütleri üzerinden de o bölgede başka hareketliliklerin olmasını engellemek için Türkiye oradadır.
Şimdi Musul operasyonu gösterdi ki, Allah'tan Türkiye Başika'da Peşmerge, Ninova Muhafızları ve Musul'un yerel halklarıyla birlikte böyle bir çalışmanın içerisinde olmuş, bu eğitimlerden geçen insanların, DEAŞ'a karşı mücadelede oldukça etkili olduklarını gördük. Dolayısıyla biz orada işgal amacıyla bulunmuyoruz. Dost ve kardeş Irak halkına yardım etmek için, oranın DEAŞ terör örgütünün etkisinden kurtarılması için oradayız. Oradaki varlığımız, kardeşlerimizin talepleri, ihtiyaçları devam ettiği sürece sürdürülecektir. Bununla ilgili de tabii Irak merkezi hükümetiyle bu görüşmede de gündeme gelir. Meselenin, hallolması ve bir karşılıklı anlayış zemini içinde çözülmesi için adımlar atılır."
Kaynak: AA