Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de 21 Ocak’ta meydana gelen, 78 insanın hayatını kaybettiği yangınla ilgili kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nun 13’üncü toplantısında yakınlarını kaybedenler konuştu.
Yangında hayatını kaybeden tıp öğrencisi Yiğit Gençbay’ın babası Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, şunları söyledi:
“Daha biz evlatlarımızı toprağa vermeden Turizm Bakanı çıkıyor bir televizyona ‘Ben sorumlu değilim’ diyor. Sen Turizm Bakanı mısın, kamu hukukçusu musun? Bu yargıyı etkileme değil de nedir? Sorumluysan zaten yargı senin yakana yapışır, değilsen niye feryat ediyorsun? Otur yerinde, kimse de sana dokunmaz. Belediye’nin tutuklanan görevlileri de dahil tamamı asli kusurludur.
“Bu olayda kim sorumlu? Bir tarafta İl Özel İdaresi var. İşyeri açma ve çalışma ruhsatını, yapı kullanma iznini veren, tadilatları onaylayan onlar ve başında da vali var. Öbür tarafta bunları denetleyip, eksiklik gördüğünde o otelin turizm işletme belgesini iptal yetkisi olan Turizm Bakanlığı var. İşyeri ve iş sağlığı güvenliğinde yetkili olan Çalışma Bakanlığı var, belediye var. Bunların hepsi sorumlu ve hiçbiri görevini doğru dürüst yapmamış. Herkes suçu birbirine atıyor. Buna organize kötülük diyorum.
“Ben 35 senedir yargıda çalışıyorum. 35 yıl önce mesleğe başladığımda yargıya güven yüzde 80’lerdeydi, bugün ise yüzde 20’lere düştü. Bunun sorumlusu bizleriz. Ben yargıdaki arkadaşlara sınıfta kaldığımızı söylüyorum.
“Devlet bana gözyaşları içinde evladımın dosyasını okutuyor. Yangından bir hafta önce Amerika’dan gelmişti. Dünyanın bir numaralı üniversitesi M.I.T’de stajını yapmıştı. Yiğit’imi adli tıpta DNA testi ile aldım. Yüzüne bakamadım. Bir insan vefat eden bir yakınını yıkayıp, paklayıp, koklayıp öperek toprağa vermesinin nasıl bir nimet olduğunu ben evladımı muşambalara sarılmış kefen ile birlikte toprağa verirken anladım. Yüzüne bakamadım. Bakmaya cesaretim yoktu belki bilmiyorum.
“Ben hayatımda yüzük bile takmadım ama oğlumun bileklikleri olmadan yatamıyorum. Hala oğlumun yatağında yatıyorum. Hala sanki gelecekmiş gibi geliyor bana. Acımız çok büyük. Biz bu acılarla yaşayacağız.”