CHP lideri Özgür Özel, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada kendisine saldıran Selçuk Tengioğlu’nun, Ocak ayında İBB’ye gidip İmamoğlu’na suikast ihbarında bulunduğunu söyledi.
Özel’in açıklamaları şu şekilde:
“Bu yılın ocak ayında evlat katili saldırgan İBB’ye gelmiş, ‘koğuşta birlikte yattığım arkadaşlara talimat verildi, İmamoğlu’na suikast yapılacak, ihbar etmeye geldim’ demiş. Bakın nasıl bir koğuşta yatmış, bu irtibatta olduğu arkadaşları kimmiş? Bizimkiler polisi çağrıp vermişler bunu dinleyin diye?
“Saraçhane’ye gelecek, kapıyı çalacak, ‘Ben iki evladın katili, 4 yıl önce çıktım içeriden, koğuş arkadaşlarımla irtibatım devam ediyor. İmamoğlu’na suikast emri aldılar, bilginiz olsun’ diyecek. Savcı Bey, bir baktın mı o koğuşa, o koğuşa nerede? İmamoğlu’na suikast yapılacak diyen adam, dün herkesin gözünün önünde ana muhalefet liderine saldırıyor. Bu adamı birileri kullanıyor.”
“Önder’in yaptıkları konuşulacakken saldırı konuşuldu”
“Yoksa o evlat katili bizim canımızı yakamaz. Canımı yakan, o gün uzun uzun Sırrı Süreyya Önder’in yaptıkları konuşulacakken, hayatı konuşulacakken, barış, kardeşlik konuşulacakken saldırı konuşuldu. O yüzden sadece bir üzüntü içindeyim. Ne diyeceksin saldırıya? Açık olmak, net olmak lazım. Saldırı bize, bana, size, hepimize yazılmış bir açık mektuptur. Bir ihtar çektiler. İlk gün dediğim yerdeyim. Hiçbir siyasi partiyi, oluşumu bu işten doğrudan sorumlu tutmuyorum. “Şu yapmıştır, bu yaptırmıştır.” asla demem. Kimin yaptığını araştırmak savcının, kimin yaptığını araştırmak polisin, devletin görevidir. Bütün bağlantılarına ulaşmak görevleridir. Burada Adalet ve Kalkınma Partisi yönetimi, iktidarının 23. yılında bir büyük sınav verecek. Eğer bu işin uzandığı her yere kadar dosdoğru bir soruşturma ve kovuşturma yapılırsa ne ala. Hiçbir problem yok. O güne kadar ben bu yükü kimsenin sırtına vuramam. Ama işin ucu bir yerlere gittiğinde tıkanırsa o zaman o bir yeri de, bunun üstüne gitmeyeni de konuşmak benim hakkım olur.
“İlk andan itibaren siyasi partilerin genel başkanları, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, tüm sendikaların, neredeyse tüm sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin, derneklerin yani bugüne kadar kimle temas etmiş, kime dokunmuş, kiminle görüşmüşsek ve görüşememişsek herkesin, bütün dostların üzüntü beyanlarını duyduk, açıklamalarını okuduk, iyi dileklerini duyduk. Çok telefonla konuştum ama belki elli katıyla konuşamadım. Açamadıklarımız, dönemediklerimiz hakkını helal etsinler ve çok önemli tespitler vardı. Bu noktada, bu noktada ilgili bakanlar, Cumhurbaşkanı, AK Parti’den önemli isimler, arayan herkesin ama herkesin göstermiş olduğu o an itibariyle, o andan bu ana kadarki sorumlu dile teşekkür ederim. Bizi içinde bulunduğumuz bu atmosferden çıkaracak samimi adımların atılması gerekiyor. Şunun farkındayım. Şunun açıkça farkındayım. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumda birileri, o birileri kim, açığa çıkarmak devletin görevi. Şu an devletin kademelerini yöneten hükümetin görevi.
“Bir evlat katilini yolluyor”
“Ama birileri bize şunu söylüyor. Diyorlar ki: “Biz Türkiye’yi bir noktaya getirdik, bir şeye karar verdik. Siz bu kararın önünde engelsiniz. Siz direniyorsunuz, itiraz ediyorsunuz. Hatta yaptığımız işi darbe olarak nitelendirip bu kurduğumuz planı bozmak için emek ediyorsunuz, mücadele veriyorsunuz. Sokağa çıkıyorsunuz, meydanları dolduruyorsunuz. Her hafta bir yerde miting, her çarşamba bir yerde miting, sürekli gündemde tutuyorsunuz. Durun, oturun, Ankara’ya dönün ve partinizde oturun.” Bunu da çok net bir şekilde mektubu kalın kalın yazarak yollamışlar. Kimi yolluyor? Bir evlat katilini. Diyor ki: “Evladını öldürmüş, sana mı kıymayacak? Evladını öldürmüş birinin eli sana değdi. Bugün eli boştu, yarın başka bir şey olabilir.” diyor. Bu saldırıyı önceden gelip planlayıp, görünerek, ona iki saat orada biz beklettik ve sana sokakta saldırtık.” diyor. Yoksa AKM’de yanı başıma da oturtabilirlerdi onu.
“Cesaretin varsa elini doldur da yolla”
“Saldırıya bir cevabımız olacak. Yarın akşam Beyazıt Meydanı’ndayız. Cumartesi Van’dayız. 19 Mayıs’ta İzmir’deyiz. Cevabımız budur, cevabı okudunuz mu! Hadi oradan. Gazi partisi o mektubu böyle okur kardeşim. Hadi şimdi o evlat katilini çıplak yollayana söylüyorum. Cesaretin varsa elini doldur da yolla.”
“Saldırgan tören öncesi protokol alanındaydı”
Gazeteci Alişer Delek, Özel’e saldıran Selçuk Tengioğlu’nun, AKM’deki Sırrı Süreyya Önder’i anma programının başlamasından önce çekilmiş yeni görüntülerini paylaştı.
Tören öncesinde Habertürk TV’ye verdiği röportaj sırasında Tengioğlu’nun arkasında görüldüğü görüntüyü X hesabından paylaşan Alişer Delek şöyle yazdı:
“Bu röportajı sabah saat 10’da AKM önündeki protokol bölümünde Ceylan Sever ile yaptım. O saatte protokol bölümünde 20-30 kişi vardık. Çoğunluğu gazeteciler ve bazı DEM Partili yöneticiler.
Bu alana basın kartımı göstererek girdim. Kapıda iki kişi kartıma baktı. Yoğun olmayan saatlerde, herkesin birbirini tanıdığı bir kalabalık vardı.
Saldırganın nasıl bu alana girdiği büyük bir soru işareti. Buraya bakan kamera kayıtlarının bulunması lazım.
Vale kabininin olduğu taraftan çıkıyor. Eller cepte. Saat daha 10. Neden o saatte oradaydı? Protokol alanına nasıl girdi? Vale bölümünde ne işi vardı?”
Emniyet: “İhbarın bilgiye dayalı değil hislerine dayalı olduğunu beyan etti”
İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nden Özel’in iddiasıyla ilgili şu açıklama yapıldı:
“06.05.2025 tarihinde bir siyasi parti liderinin, cezaevinde bulunan belediye başkanına suikast düzenleneceğine yönelik, Ocak ayında ihbar yapıldığına dair iddiaları ile ilgili olarak;
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nce, söz konusu iddialar ile ilgili geçmişe yönelik inceleme başlatılmıştır.
Yapılan incelemede, ihbarın 2024 yılı Aralık ayında yapıldığı, ihbarın değerlendirilme ve işlem süreçleri için Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Büro ekiplerinin görevlendirildiği tespit edilmiştir.
Güvenlik Büro Amirliğince yapılan çalışmada, ihbarcı aranarak belediye binasına çağrılmış, ön incelemede şahsın 2004 yılında Kasten Öldürme suçundan Müebbet hapis cezası alan ve 2020 yılında şartlı tahliye ile serbest bırakılan Selçuk TENGİOĞLU isimli şahıs olduğu anlaşılmış, özel güvenlik personelleri eşliğinde şahıs ile yapılan görüşmede; adı geçen belediye başkanını sevdiğini, belediyeden yardımlar aldığını, başkanın DEM parti ile iç içe olmasından dolayı rahatsızlık duyan milliyetçi kesimler tarafından kendisine zarar verebileceklerini düşündüğünü, cezaevinde kaldığı sürede bu gibi konuların koğuşta konuşulduğunu, tamamen kendi hislerinden dolayı bu şekilde bir ihbarda bulunduğunu, herhangi bir bilgiye dayalı olmadığını ve yazılı olarak ifade vermek istemediğini beyan etmiştir.
Ayrıca belediye yetkilileri ile yapılan görüşmede, herhangi bir yasal müracaatlarının olmayacağını, kendi sorumlularının Selçuk TENGİOĞLU isimli şahısla görüşme yapacağını bildirmişlerdir.
Söz konusu ihbar, usulüne uygun şekilde değerlendirilmiş, ihbarın somut delilere dayanmadığı, yalnızca kişisel kanaatlere dayalı bir bildirim olduğu, bahse konu durumun 5 yıl önceki hapiste kaldığı dönemle ilgili olduğu anlaşılmış, ilgili süreç tamamen yasal mevzuat çerçevesinde ihbarın içeriğiyle sınırlı kalmak kaydıyla sonuçlandırılmıştır.”