İZLEMEK İÇİN
“Nakşîler ve Nurcular Türkiye’de İslamcılığa köprü olmuşlardır”
“Geleneksel tarikat ve cemaatler önce İslamcılığa köprü oldular. Özellikle de Nurcular ve Nakşîler köprü oldular. Seyyid Kutup, Mevdudi ve benzer düşünürlerin Türkiye’ye girmesi ve yaygınlaşması Salih Özcan üzerinden oldu. Salih Özcan. Salih Özcan, Bediüzzaman’ın talebesiydi.
“Bediüzzaman, Salih Özcan’ın ticaretle uğraşmasından ve Arap ülkeleriyle yakın irtibatından yola çıkarak bir umuda kapıldı ve Özcan’ın Risale-i Nur’u Arap dünyasına tanıtabileceğini düşündü. Bu saikle Özcan’a “sen benim hariciye vekilimsin” dedi.
“Pakistan’la ve Arap ülkeleriyle irtibatları Salih Özcan üzerinden oluyordu. Fakat Risale-i Nur’u Arap dünyasına tanıtacağına Arap dünyasındaki İhvan ve Selefi literatürü Türkiye’ye getiren o oldu. Hilal Yayınları ve Hilal Dergisi burada önemli bir rol oynadılar.
“Tarikatlar ve Cemaatlerle İslamcı gruplar arasındaki mesafenin artması ancak çok sonradan olmuştur. Öncelikle köprü oldular.
“Düzenle en hızlı bütünleşenler eski radikal İslamcılar oldular”
“Şimdi en aşırı devletçi olanlar eski radikal İslamcılardan çıktı. Bu değişim 90’lı yıllarda biraz başlamıştı. Üniversite yıllarında devlet kurup devlet yıkıyorlardı öğrenci evlerinde. Çeşitli dergiler çıkarıyorlardı. Sonradan cin çarpmışa döndüler. Çünkü gerçek hayatla tanıştılar. Daha öncesinde hayatın gerçeklerinin içinde değillerdi. Bir öğrenci atmosferi içindeydiler. Sonrasında hayatın gerçekleriyle karşılaştılar. Karşılaştıklarında ise ne yapacaklarını şaşırdılar.
“Zamanında memuriyete sıcak bakmıyorlardı. Sonrasında memur oldular, şu oldular, bu oldular, bürokrat oldular. Özal bir kısmını aldı bürokrat yaptı, milletvekili yaptı. Kademe kademe sisteme entegre etmeye başladı.
“Sonrasında ise Refah Partisi trenine binmeye başladılar. Refah Partisi treniyle birlikte en hızlı hareket edenler, en hızlı yükselenler eski radikal İslamcılar oldu. AK Parti’nin kuruluşunda da ciddi rolleri oldu. Mesela Hakan Fidan da eski radikal İslamcıların içindeydi.
“MHP, AK Parti tabanını rehin aldı ve dönüştürüyor”
“AK Parti, Milli Görüş geleneğinden gelen pragmatizm ile eski radikal İslamcılığın dönüşümünün bir bileşkesi oldu. Tamamen bir çıkar birlikteliği içinde iç içe geçtiler. AK Parti kendi içerisinde zaman zaman dönüştü. Çok pragmatist olduğu için devamlı ittifak değiştirdiği bir sürece girdi. Şimdi de MHP ile bir bütünleşme içinde ama MHP AK Parti tabanını milliyetçileştirdi ve sekülerleştirdi. Milliyetçileştikçe sekülerleşiyorlar. 60’lı yıllarda İslamileştikleri için milliyetçilikten uzaklaşmışlardı halbuki. Şimdi ise sekülerleşiyorlar ve milliyetçileşiyorlar. Milliyetçi Hareket Partisi AK Parti tabanını rehin aldı ve dönüştürüyor.
“Erbakan elindeki Kürt kartını göremedi ve değerlendiremedi”
“Kürt kartı Erbakan’ın elindeydi. Fakat Erbakan Kürt kartının elinde olduğunu göremedi. Zira Milli Görüş geleneğinin böyle bir vizyonu, uzun vadeli stratejileri ve entelektüel altyapıları yok. Strateji belirleyemiyorlar.
“Kürt siyasi hareketinin öncüleri olarak kabul edilen ailelerin tamamı Erbakan’ın yanındaydı. Bütün sembol aileler Erbakan’ın yanındaydı. Barzani’nin akrabalarından tutun Şeyh Sait’in, Şeyh Beytullah’ın ailelerine kadar hepsi Erbakan’ın yanındaydı. İngilizlerle işbirliği yaptığı söylenen II. Seyit Taha’nın her iki oğlu ve Şeyh Selahattin Erbakan’la miting miting dolaşıyordu.
“Ancak Erbakan Kürt kartının kendi elinde olduğunu göremedi. 1991’deki ittifakla beraber bu desteği pragmatizme feda ettiler. Kürtlerin kendi omurgalarını oluşturduğunu fark edemediler.
“86-87’de kitapevleri etrafında örgütlenen İslamcılar PKK’nın tabanının 10 katına ulaşıyordu ancak bu İslamcı çevreler hızla dağıldı“
“Güneydoğu bölgesinde İslamcı gruplar kitabevleri çevrelerinde kümelenmişlerdi daha çok. 86-87’lerde bile o kitabevleri çevresinde kümelenenlerin gençlik potansiyeli PKK’nın 10 katıydı. Radikal İslamcı grupların halkın dindarlığıyla kavga etmelerinden ve Soğuk Savaş döneminin ideolojik ortamıyla bütünleşen bir yapı kurmalarından sebep 90’lı yıllarda çöküverdiler ve birbirlerine girdiler. Kitabevleri çevresindeki radikal İslamcı yapılanmalar çökmesinin sebebi ideolojik olmaları, o dönemin ideolojik konjonktürüne sıkışmaları oldu. Bu sonuca giden yolda ikinci bir etmen de İran-Suud rekabeti oldu.
“İlk Çözüm Sürecinde PKK’yı tek muhatap haline getirdiler. Süreç başarısız olunca ise tüm faturayı Kürtlere kestiler“
“AK Parti Çözüm Sürecini ilk etapta başlatırken ‘Karşımızda silahlı mücadele yapan PKK var, elinde silah olanla müzakere ederiz’ dedi. Böylelikle PKK’yı tek muhatap haline getirdiler. Fakat PKK da Kobani-Rojova meselesi üzerinden sürece sırtını döndü.
“AK Parti MHP ile de bütünleşerek bu başarısızlığın bütün faturasını Kürtlere çıkardı. Kürtler böylece daha da ötedikleştirildi, daha da itildi. PKK’nın yaptığının faturası bütün Kürtlere kesildi. Genel olarak kitlelere kesildi.
“Şu anda da benzer bir hata tekrarlanıyor. Bu sefer Rojava merkezli bakılıyor olaya.
“12 Eylül anayasası devletin bekasına tehdit oluşturuyor.”
“Resmi ideoloji, belli maddeleri devletin bekası olarak görüyorlar. Halbuki devletin bekasını tehdit eden anayasanın kendisi. Şu aşamada anayasanın tamamen değiştirilmesi gerekiyor. Anlayışın da değişmesi gerekiyor. Devletin bekasının değil, ülkenin bekasının esas alınması gerekiyor. Ülke ve millet, devletin malı gibi görülüyor. Bu anlayış yanlıştır. Devlet, ülkeye ve millete hizmet ettiği müddetçe değerlidir.”