Ana SayfaHaberlerKCK yöneticisi Bese Hozat: “Apo, Türkiye ile birlikte olmayı seçti ve bu...

KCK yöneticisi Bese Hozat: “Apo, Türkiye ile birlikte olmayı seçti ve bu kararlar böyle alındı”

KCK yöneticisi Bese Hozat: "Önder Apo, Kürdistan ve Türkiye yurtseveridir, O bu tabloda Türkiye ile birlikte olmayı seçti. Ve bu kararlar böyle alındı. Bir kesim diyor; işte 'Kürtlerle AKP anlaştı, cumhuriyeti tasfiye edecekler, laikliği tasfiye edecekler.' Gerçekten bu değerlendirmeler çok akıl dışıdır. Türkiye Suriye’de etkili olmak istiyorsa, bu etkinin de kalıcı olmasını istiyorsa Kürtlerle barışmak zorundadır."

PKK’nın çatı yapılanması olarak bilinen KCK’nın Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan ve PKK’nın 12 Mayıs’ta silah bırakma ve kendini fesih kararını duyurmasının ardından ivme kazanan yeni çözüm sürecine ilişkin olarak, Medya Haber TV’de açıklamalarda bulundu. Hozat’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“ABD ve İsrail’in Kürtler üzerinde planları var”

“İsrail, bölgede giderek temel hegemonik güç haline geliyor. Tüm bölge üzerinde de etkisi giderek artıyor. ABD, İngiltere ve Batı’nın da ciddi desteğiyle bu gerçekleşiyor. Bu gelişmeler doğrudan Kürtleri de ilgilendiriyor. Çünkü Kürtler de tüm bu dizaynın içindedir. Bu gelişmelerin, savaşın tam merkezindedir. İsrail, ABD başta olmak üzere bütün bu güçlerin de Kürtler üzerinde ciddi hesapları ve planları var.

Tüm bu gelişmeler elbette Türk devletini de çok ciddi anlamda etkiledi, ürküttü. Bu anlamda bütün bu gelişmeler, elbette yeniden Önder Apo’yla diyalog kurmalarına yol açtı. İmralı’da Önder Apo’yla devlet heyetinin tekrar diyaloğa geçmesi süreci başladı.

Önder Apo, Kürdistan ve Türkiye yurtseveridir, O bu tabloda Türkiye ile birlikte olmayı seçti. Ve bu kararlar böyle alındı.

“Apo’nun çağrısı karşılık buldu” 

Demiştik ki; ‘Önder Apo olmadan bu kongreyi toplayamayız. Bu kongreyi ancak Önder Apo toplayabilir, yürütebilir ve yönlendirebilir.’ Bu çağrı karşılık buldu. Bu anlamda Önder Apo yeterli düzeyde kongreye katıldı, kongreyi yürüttü ve yönlendirdi diyebiliriz. O temelde kongre bu perspektifler temelinde çok kapsamlı tartışmalar yürüttü.

“Önder Apo özgürleşmeden mümkün değil”

Demokratik siyaset hakkı tanınmadan, yasal ve hukuki düzenlemeler olmadan, Önder Apo’nun özgür çalışır ve yaşar koşulları oluşturulmadan, bu süreci Önder Apo özgürce yürütmeden, yönlendirmeden PKK’nin feshi, silahlı mücadeleyi durdurma kararının pratikleşmesi ve uygulanması mümkün değil.

“AKP ve iktidar oyalama içerisinde”

Oyalayan, zamana yayan bir yaklaşım var AKP ve iktidar açısından. Ayak direten bir yaklaşım söz konusudur. Bu konuda kongre sonrası tartışmalarda bu sürece ne kadar gayri ciddi yaklaştığını da zamana oynadığını da o oyalama içerisinde olduğunu da ortaya koyuyor.

“Savaşçıların elinden silahı ancak Önder Apo alır”

Şu çok nettir, bunu açık ifade ediyoruz. Savaşçıların elinden silahı ancak Önder Apo alır. Bu da ancak Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması, özgür çalışır koşullarının sağlanmasıyla mümkün olur. 

“‘Kürtlerle AKP anlaştı, cumhuriyeti tasfiye edecekler’ değerlendirmeleri akıl dışı”

Basının dili savaş propagandasıdır. Sürekli savaşı kışkırtan bir dildir. Toplumu zehirleyen bir dildir. Milliyetçiliği, ırkçılığı harlatan bir dildir. Kürt düşmanlığı geliştiren bir dildir.

Mesela muhalefet içinde de rahatsızlığı olanlar var. Bu süreci eleştirenler var. Bir kesim diyor; işte ‘Kürtlerle AKP anlaştı, cumhuriyeti tasfiye edecekler, laikliği tasfiye edecekler.’ Gerçekten bu değerlendirmeler çok akıl dışıdır.

“Muhalefetin çok daha güçlü katılması gerekiyor”

Şimdi CHP kendisini bir demokrasi havarisi gibi lanse etmeye çalışıyor. Ahkâm kesiliyor. Ne alakası var? Bugün CHP cesurca konuşabiliyorsa, eylem, miting, yürüyüş yapabiliyorsa, çeşitli politikaları protesto edebiliyorsa, bu Kürtlerin, demokrasi güçlerinin her türlü faşist saldırı karşısında yılmaz direnişi ve mücadelesi sonucudur.

O zaman muhalefetin çok daha güçlü katılması gerekiyor. İk­tidarın muhalefet üzerinde geliştirdiği bu planı, bu politikayı da bu tarzda boşa çıkartması gerekiyor.

“Çatışmalar oluyor ama eskisi gibi yoğun değil”

Çatışmalar oluyor. Eskisi gibi böyle yoğun bir saldırı, bir savaş durumu yok. Bu konuda önemli oranda bir düşüş söz konusudur. Fakat halen böyle iç içe olunan yerlerde, ön cephelerde oluyor. Keşif de oluyor. Keşif tüm alanlar üzerinde oluyor.

Kandil üzerinde de çok sık, yoğun olmasa da keşifler var. Farklı alanlarda Kürt siyaseti üzerine yönelimler devam ediyor. Bunlardan biri Mahmur Kampı’na Irak’ın saldırıları devam ediyor. Mahmur’a yönelik bu yaklaşımlar, özellikle Sudan–Erdoğan görüşmesinden sonra gelişti.

“Türkiye Suriye’de etkili olmak istiyorsa Kürtlerle barışmak zorundadır”

Şunu açık belirtelim; Türkiye Kürtlere karşı bu Kürt düşmanı politikasını sürdürdükçe, Suriye’de de Kürt düşmanlığı politikasını sürdürdükçe Türkiye’nin Suriye’de yeri olmaz. Türkiye Suriye’de etkili olmak istiyorsa, bir yer almak istiyorsa bu dizaynın bir parçası olmak istiyorsa, bu etkinin de kalıcı olmasını istiyorsa Kürtlerle barışmak zorundadır. Yolu oradan geçer. İstediği kadar çırpınsın, çabalasın, istediği kadar Şara’yla görüşsün ama sonuç değişmez. Suriye, İsrail’in hegemonyası altında olacak, güdümünde olacak.”

- Advertisment -