CHP lideri Özgür Özel, Halk TV’den İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtladı.
Mülakattan öne çıkan sorular ile Özel’in yanıtları şöyle:
“İran’ın demokratik rejime kavuşmalı ama İsrail-ABD müdahalesi demokrasi getirmiyor”
İran-İsrail savaşını nasıl değerlendiriyorsunuz?
“(İsrail-İran savaşı) İsrail, Amerikan seçimlerini fırsata çevirip Gazze’de soykırıma girişti. Trump’ın İsrail yanlısı (siyaseti) önünü açtı Netanyahu’nun. Trump, Gazze’deki soykırımın üstüne oralara çökmeyi, Doğu Akdeniz’deki zengin hidrokarbon yatakları üzerinde söz sahibi olmayı hesaplıyor.
“Hem Suriye’de yeni bir denklem kuruyorlar hem de İran’da rejimi değiştirmeye yönelik hamleleri var. İran’ın demokratik rejime kavuşmasını herkes ister ama İsrail-Amerika’nın müdahalelerinin demokrasi değil, istikrarsızlık getirdiğine, Müslüman kanı döküldüğüne Irak’tan şahidiz. Suriye’de de demokrasiye doğru yürüyüş görülmüyor. İsrail, şımarık çocuk gibi her tarafa saldırıyor. Esas sorun Trump. O, “Aferin” diyor. “İyi yaptın” diyor. Trump’ın açıklaması, olabilecek en sorumsuzca açıklama.
“Bir denklem kurulmuş. İngiltere-Amerika-İsrail arasında. Türkiye’ye rol verilmiş. Nasıl bir rol? İsrail’le kayıkçı kavgası yapıp Amerika’nın İsrail üzerinden kurduğu planlara karşı çıkmayan, Suriye’de kendisine tanımlanan pozisyona itiraz etmeyen, güvenlik kaygılarını ön plana çıkarıp ekonomik sorunların konuşulmasının geri plana itilebileceği bir pozisyona çekilmiş durumda.
“Ekrem Bey’in Kemal Bey’in Kurultay’da bir şey olmadığını net ifadelerle söylemesi beklentisi var”
Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu önceki gün görüştü. Görüşmeye dair bilginiz var mı? Önceden biliyor muydunuz?
Biliyordum. Ekrem Bey, bu gelişmelerden sonra bana “Kemal Bey’e mektup yazmayı ve kendisini davet etmeyi düşünüyorum. Uygun görür müsünüz?” dedi. Dedim ki, “Elbette görürüm.”
Hangi gelişmelerden sonra?
‘Butlan’ tartışmaları çıktıktan sonra. Şunu söyleyeyim: Kemal Bey’le iletişimsizliğimiz yok. Evine, iki kez bürosuna gittim. Dört beş farklı organizasyona davet ettim. Olağanüstü kongreye geldi, diğerlerine gelemedi. Bayram sabahlarında tüm genel başkanlarımızı ararım.
Ekrem Bey, avukatı aracılığıyla “Kemal Bey şu gün gelecek” diye bildirdi. Görüşme gerçekleştikten sonra da Kemal Beyle gerekli sohbeti yaptığını, bunları bana aktarmak istediğini söyledi ama ben pazartesi günü göreceğim kendisini.
Çerçevesi neymiş bu sohbetin?
Kurultayda hep birlikteydik. Neyin olduğunu ve neyin olmadığını biliyoruz. En iyi Kemal Bey biliyor. Mahkemeye gitmemesini millet “Acaba bir şey var da onu mu söylüyor Kemal Bey” diye yorumluyor. “Kemal Bey’in bu konuya açıklık getirmesi parti açısından önemli” diye düşünüyor. Malum, bir sürü meczubun açıklaması oldu. MASAK raporu geldi, tertemiz. 1200 telefon dağıtıldı diye bir yalan atılmıştı. Bir tane telefon olmadığı çıktı. Dört döviz bürosu açıldığı söylendi. Büroların açılmadığı ortaya çıktı.
Ben zaten meseleyi sonuç odaklı değil, süreç odaklı görüyorum. CHP’yi sürekli tartışma içinde tutmak. Normal şartlarda kurultayı kaybedenler iktidardan şikayet eder. “İktidar gücüyle delegeler etki altına alındı” diye. Bu noktada, kurultay sürecini yöneten Zeynel Emre, Kılıçdaroğlu’nun birinci kurmayıydı, kurultay yapan o, böyle bir şey olmadığını açıkladı. Biz kurultayda azınlıktaydık. 35 il başkanı bizimleydi. 50’ye yakın il başkanı Kılıçdaroğlu tarafındaydı. Onlar da açıklama yapıyor kaçtır. Diyorlar ki “Kurultayımızda bir şey yok.”
Kemal Bey’in net ifadelerle bunu söylemesiyle ilgili beklentisi var Ekrem Bey’in. Hatta diyor ki “Kurultayın divan başkanıyım ve bu, Kemal Bey’in teklifiyle oldu.” “Bu konuyu en iyi Kemal Bey söyleyebilir” diye bir bakış açısı var.
Ekrem Bey “Çarpıtmaları yalanlayabilirsiniz” diye not yolladı
Sizin böyle bir beklentiniz var mı?
Benim yok. 30 Haziran’la ilgili en ufak bir endişem yok. Ben meselenin CHP’yi tartıştırmak için kullanıldığını düşünüyorum. Ama arkadaşlar, CHP Türkiye Cumhuriyeti’nden önce kurulmuş olduğu için yüzde birlik riski bile ciddiye alıp değerlendiriyorlar. Böyle bir partiye oyun oynanabilir mi? Böyle bir şeyin önünü kesmek için Ekrem Bey içeriden hem divan başkanı hem partinin ilçe başkanlığından gelen biri hem de cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla nokta koymak istiyor. Böyle bir görüşme olduğunu tahmin ediyorum.
Kemal Bey’in ziyaretinden sonra birtakım troller tarafından gerçek dışı onlarca iddia ortaya atıldı. Yok, (İmamoğlu) “Mitingler zayıf kalıyor, gelin, destek verin (demiş)” falan. Kemal Bey gelse şeref verir ama tarihin en büyük mitinglerini yapıyoruz. İyi niyetli olmayan çarpıtmalar oldu. Ekrem Bey, bana avukatıyla haber yollamış. “Bu çarpıtmaların tamamını yalanlayabilirsiniz genel başkanım” diye.
Bana dün kendisinden gelen not şu şekildeydi: “Bu söylenen spekülatif ifadelerin tamamı yalan. Beklentilerim doğrultusunda iyi bir görüşme yaptık.”
“Genel başkanlık yapmış olmanın yüklediği sorumluluk parti için doğru olanı yapmaktır”
Sizin beklentiniz var mı Kılıçdaroğlu’ndan?
Bir beklenti söylemem bana yakışmaz. Yapılması gereken bir şey varsa kendileri takdir edip yapacaklar. Ne desem ayıp olur. Bu partide genel başkanlık yapmış olmanın kendilerine yüklediği sorumluluk, herhangi birimizin beklentisini karşılamak değil, parti için doğru olanı yapmaktır.
“Butlan kararı çıkarsa tanımam”
İddianameyi okuyunca ne gördünüz?
“Birileri kurultay tartışılsın istiyor ama maddi bir temel bulamadık” diyor iddianame. MASAK raporunda kapı gibi yazıyor zaten, “Para hareketi görülmemiştir.” İddianamede söyledikleri kıymetlendirilmeye çalışılan birtakım meczuplar var. Olacak şey değil. Dosyası ayrılan bizlerle ilgili en ufak bir şey yok yani.
Siz de şüphelisiniz.
Meczupların ifadelerinde adımız geçmiş ama beni bir şeyle de suçlamıyorlar. Kongreyi kazanma suçum var onların gözünde.
Butlan ya da kayyum kararı çıkarsa…
Tanımam. Tanımam.
Yani?
Tanımam kararı. Butlan ya da kayyum kararı çıkarsa tanımam. Nasıl İBB’ye kayyum kararı çıktı, aslında kayyum niyeti çıktı, biz tanımadık bunu ve gittik iradeye sahip çıktık… Ben delegenin de üyenin de bize oy veren herkesin de iradesine sahip çıkarım. Butlan kararı çıkarsa benim gözümde o da butlandır. Yok hükmündedir.
Tanımamanın pratik karşılığı ne olur?
Parti kendi hiyerarşisini kırmadan yönetilmeye devam eder. Hukuki süreci bir şekilde atlatır ve tamamlarız.
Tanımam işte yani. Benim siyasette anladığım bir şey var. Size bayrağı teslim ediyorlar. O bayrak sen ölmeden yere düşmez. 19 Mart’ta bunu yaptık. Hatta biz 31 Mart’ta bunu yaptık. Beklentiyi gördük ve bütün zorluklara, yaşadığımız sıkıntılara rağmen başarıya koştuk. İnsanlar bu azmi görünce kıymetlendiriyorlar. Kongrede bir yetki vermiş sana, “Elindeki bayrağı düşürme kardeşim” diyor. 19 Mart’ta İstanbul’un yetkisini vermişler. Senden önce bayrak düşmeyecek. Sen düşeceksin, bayrak duracak elinde. O bayrağı bir kenara koyarsan, yok düşeyim, sonra bir daha alırım falan… Bir daha vermezler. O yüzden verilen emanete sahip çıkmayı bileceksin. Öyle, siyaset güdümlü yargıyla margıyla olmaz. Ben Ankara’daki bu davadan 30 Haziran’da ya da daha sonra böyle bir karar çıkacağına yüzde bir ihtimal vermiyorum. Ama bir karar çıkarsa da bana teslim edilen bayrağı ne yana atarım ne elimden düşürürüm. Kimseye de vermem, ta ki kurultay… CHP’nin genel başkanları kurultayda değişir.
Deniyor ki, “30 Haziran’da butlan kararı çıkabilir ve görev son genel başkana devredilebilir.” Kemal Bey’e yakın isimler “Öyle bir karar olursa Kemal Bey partiyi ortada bırakacak değil” diye düşünüyor.
Bunu duymadım. Kemal Bey’in böyle bir ifadesi olacağını sanmam. Bunu Kemal Bey’e sormak lazım ya da o arkadaşlar isimlerini vererek sizinle röportaj yapsın. Butlan durumunda böyle bir şeyin olacağını iddia eden, güya CHP’li kimmiş, isimlerini duyalım. Tarih önünde bir kayda girsin bu arkadaşlar.