Trump, Perşembe günü İngiltere ziyaretinden dönerken Air Force One’da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bana yalnızca kötü haber yapıyorlar. Ama lisans alıyorlar. Belki de lisansları alınmalı diye düşünüyorum” dedi.
Disney’e bağlı ABC kanalı, “Jimmy Kimmel Live!” programını, sunucunun muhafazakâr aktivist Charlie Kirk’ün öldürülmesine ilişkin sözleri nedeniyle çarşamba akşamı süresiz olarak yayından kaldırmıştı.
Federal İletişim Komisyonu’nun (FCC) Trump tarafından atanan başkanı Brendan Carr, Kimmel’in ifadelerini “kamu yararına aykırı” bularak yaptırım tehdidinde bulunmuştu: “Bu son olmayacak, lisans sahiplerini sorumlu tutmaya devam edeceğiz”.
ABC’nin kararı, medya dünyasında büyük bir kırılma yarattı. Stephen Colbert, Jimmy Fallon ve birçok ünlü isim “sansür” vurgusu yaparak Kimmel’a destek verdi. Eski Başkan Barack Obama, “Bu, ifade özgürlüğümüz için ciddi bir tehdit” dedi.
Medya uzmanları ve akademisyenler, Trump’ın çıkışlarını Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın otoriterleşme sürecinde uyguladığı “medya kontrolü” politikalarıyla karşılaştırıyor. Georgetown Üniversitesi’nde ders veren eski Macar milletvekili Gábor Scheiring, “Finansal ve yasal baskılarla medyayı hizaya sokmak Orbán’ın klasiğidir, Trump’ın FCC üzerinden yürüttüğü kampanya da benzer” yorumunda bulundu.
Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), “Trump yönetiminin hoşuna gitmeyen fikirleri yasaklamaya çalışması, McCarthy dönemini aşan bir sansür girişimidir” açıklamasını yaptı.