Ana SayfaHaberlerErdoğan-Trump görüşmesi için Barrack’tan röportajlar: Meşruiyet sözleri için “Saygıyı kastettim” dedi

Erdoğan-Trump görüşmesi için Barrack’tan röportajlar: Meşruiyet sözleri için “Saygıyı kastettim” dedi

ABD Ankara Büyükelçisi Barrack, Erdoğan-Trump görüşmesi sonrası farklı medya kuruluşlarına açıklamalar yaptı. Görüşme için “Muhteşem ötesi. İki tarafla da gurur duydum” diyen Barrack, F-25 meselesinin yıl sonuna kadar çözülebileceğiyle ilgili bir soruya, “Çok yanıldığınızı söyleyemem” diye karşılık verdi. Barrack, Erdoğan’la ilgili meşruiyet sözlerine açıklık getirerek “Meşruiyet derken herhangi bir siyasi anlamı değil saygıyı kastettim” dedi. Barrack, bir açıklamasında da “Ulus-devlet 1916’da İngilizler ve Fransızlar tarafından yaratıldı. Sykes-Picot Anlaşması’yla, ‘Osmanlı İmparatorluğu’nu alacağız, etrafına çizgiler çizeceğiz ve bunlara ulus-devlet diyeceğiz’ dediler. Bu yüzden buna bir illüzyon diyorum bir şekilde 27 farklı ulusun, 110 farklı etnik grubun siyasi kavramlarla uyum sağlayacağını düşünmek” ifadelerine yer verdi.

ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki görüşmenin arkasından açıklamalar yaptı.

“Muhteşem ötesiydi”

Barrack, Rudaw’a yaptığı açıklamada görüşme için şunları söyledi:

“Bence muhteşem ötesiydi. Naçizane fikrime göre, dünyanın çok farklı yerlerinden, bazı farklı görüşlere sahip iki harika liderin birbirlerine karşı gerçek bir anlayış ve saygısı var.

Dolayısıyla kendilerine yöneltilen bir dizi konu ve soru ele alındı. Toplantıdan yapılan açıklamanın da şaşırtıcı derecede olumlu olduğunu göreceğinizi düşünüyorum. Ama ben her iki tarafla da çok gurur duydum.”

“Şam, Kürtlerin kendi eğitim sistemlerine, dillerine saygı istediklerini kabul ediyor”

Barrack, Rudaw’a verdiği röportajda Suriye ve SDG ile ilgili sorular üzerine de şunları söyledi:

“(Kürtlerin talepleri) Daha fazla özerklik meselesi, her fraksiyonun veya her azınlığın meselesidir ki bence yeni hükümet de onların kendi eğitim sistemlerine, kendi dillerine, kendi dini uygulamalarına saygı gösterilmesini istediklerini kabul ediyor. Suriye’de ikinci sınıf olarak görülmek istemiyorlar.

“Dolayısıyla bu, tüm bu fraksiyonlara bu hakkı ve fırsatı veren, federasyona dönüşmeyen merkezi bir hükümeti nasıl tasarlayacağınıza dair bir siyasi yapı gerektirir. Bence bu oluyor. Engellerle olmak zorunda kalması talihsizlik.

“Süveyda’da olanlar erken yaşandı. Talihsiz bir durumdu. Kimse devam etmesini istemiyor. Hepimiz bunu çözmek için çalışıyoruz.

“Bence yıl sonuna kadar, ne olacağının mimarisi, yani tüm çeşitli fraksiyonları ve azınlıkları güvenli ve sağlam bir şekilde nasıl sisteme dahil edeceğiniz gerçekleşecektir. Bunu yapmaya çabalıyorlar. Yardım alarak bunu başarabilecekleri konusunda iyimserim.”

“Bütün taraflarla gurur duyduk”

Barrack, görüşmeyle ilgili CNN Türk’ten Yunus Paksoy’a yaptığı açıklamada şöyle konuştu:

“Önemli meseleler ve bütün dünya şu anda yolunu bulmaya çalışıyor. İki tarafla da görüşmek çok önemli böyle kritik mevzularda ve burada bütün taraflarla gurur duyduk.”

Barrack, Paksoy’un “Haziran ayında F-35 meselesinin yıl sonuna kadar çözülebileceğini söylemiştiniz. Dışişleri Bakanı bunu yapabileceklerini söylemişti. Bu yönde mi ilerliyorsunuz?” sorusuna da şu yanıtı verdi:

“Bu sorunun cevabını başkalarına bırakacağım ancak çok yanıldığınızı söyleyemem. Bu toplantıdan çok yakında haber alacaksınız.”

“Orta Doğu diye bir şey yok aslında”

Barrack, Al Jazeera’ya yaptığı açıklamada Ortadoğu’yla ilgili şunları söyledi:

“Orta Doğu diye bir şey yok aslında. Biliyorsunuz. Orada kabileler, köyler var. Ulus-devlet 1916’da İngilizler ve Fransızlar tarafından yaratıldı.

“Sykes-Picot Anlaşması’yla dediler ki tamam, Osmanlı İmparatorluğu’nu alacağız, etrafına çizgiler çizeceğiz ve bunlara ulus-devlet diyeceğiz. Ama Orta Doğu böyle işlemiyor.

“Önce birey var, sonra aile, sonra köy, sonra kabile, sonra toplum, sonra din. En son olarak da ulus geliyor. Bu yüzden buna bir illüzyon diyorum bir şekilde 27 farklı ulusun, 110 farklı etnik grubun siyasi kavramlarla uyum sağlayacağını düşünmek. Peki, neye uyum sağlayacaklar, Hayatımı ve çocuklarımın hayatını daha iyi hâle getirmek için mi?”

“Meşruiyet derken herhangi bir siyasi anlamı değil saygıyı kastettim”

Barrack, önceki gün (24 Eylül) “Diplomasi Sesleri: Amerika’nın Dünyadaki Rolünü Şekillendirmek” forumunda tartışmalara neden olan “meşruiyet” ifadesine de DW Türkçe’den Begüm Dönmez Ersöz’e yaptığı açıklamada açıklık getirdi.

Barrack, şunları söyledi:

“Ben meseleyi şöyle görüyorum. Genel olarak bizim en büyük müttefiklerimizden biri olan bir Türkiye var. Ancak ne zaman Türkiye’yi görüşsek bizim en büyük NATO müttefikimiz diyoruz. NATO’nun amacı Avrupa’yı Rusya’dan korumak. Onlar (Türkiye) ittifak içinde en büyük ikinci asker ve ekipman sağlayıcısı. Avrupa Birliği ise onları (üye olarak) almıyor. Bu çok sinir bozucu değil mi? Bu saygısızlık.

“Başkanımız Türkiye’nin, bizim ve NATO için yaptığı her şeye hayran. Bu nedenle meşruiyet kavramından kasıt saygı. ABD Başkanı’nın saygı göstererek onu davet edip sorunlarınız nelerdir anlatın demesi. Türk halkına nasıl yardımcı olabilirim? Bu karmaşık bölgede saygı temelinde nasıl birlikte istikrar oluşturabiliriz? Meşruiyet derken herhangi bir siyasi anlamı değil saygıyı kastettim.”

Ne olmuştu?

Barrack, Forum’daki konuşmasında Trump’ın Washington ve Ankara arasında uzun süredir sorun olan konu başlıklarında çözüm sağlamak için yeni bir yaklaşım benimsediğini belirterek şöyle konuşmuştu:

“Başkanımız ‘Bundan bıktım, ilişkiler düzeyinde cüretkâr bir adım atalım ve ihtiyacı olanı verelim’ dedi. ‘Tamam Sayın Başkan, neye ihtiyacı var?’ diye sorduğumda ‘meşruiyet’ dedi. Mesele sınırlar, S-400 ya da F-16’lar değil. Mesele meşruiyet.”

- Advertisment -