Sinan Ateş suikastı davasının sanıklarından MHP’li avukat Serdar Öktem, İstanbul’da aracında uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Olayın ardından saldırıyı yapan 5 şüpheli gözaltına alındı. Saldırıyı düzenleyenlerle irtibatlı olduğu belirlenen 8 kişinin daha yakalanmasıyla birlikte gözaltı sayısı 13’e yükseldi.
Öktem, soruşturmanın tutuklu üç şüphelisinin geçmişte avukatlığını yapıyordu. Bunlar tetikçi Eray Özyağcı, Özyağcı’nın Ankara’ya getirilmesini organize eden Doğukan Çep ve MHP eski İstanbul il yöneticisi Ufuk Köktürk’tü. Savcılık, cinayette Serdar Öktem’in rolü olabileceği üzerinde duruyordu.
Avukat Serdar Öktem’in 15 Ağustos 2025 tarihinde, Daltonlar suç örgütünün kendisine saldıracağını Emniyet’e bildirdiği ve koruma talebinde bulunduğu, bunun üzerine tahkikat başlatıldığı ortaya çıktı. Suikastın hemen ardından Daltonlar üyeleri sosyal medyada hesaplarından paylaşım yaptı.
Paylaşımın birinde, “Bizim intikamlarımız ağır aslanım sen rahat uyu, alındı intikamın”, diğerinde ise “Bitti diyenlere duyurulur, her şey yeni başlıyor” mesajları paylaşıldı.
Yeni nesil suç örgütlerine ilişkin araştırmalar yapan gazeteci Sadık Güleç, suikasta dair değerlendirmelerini Serbestiyet’e anlattı.
iZLEMEK İÇİN:
“Sinan Ateş cinayetinin kilit ismiydi”
Suikasta baktığınızda ne görüyorsunuz?
Vurulan, öldürülen kişi Serdar Öktem olunca ortada bir çok spekülasyon ve haklı kuşkular doğdu. Sinan Ateş cinayetinin kilit ismiydi Serdar Öktem. Doğukan Çep, Eray Özyağcı, yani suikastı gerçekleştiren tetikçi ve bunu ayarlayan Doğukan Çep ve MHP yöneticileri arasında kilit isim, yani bağlantıyı sağlayan kilit isim olduğu düşünülüyordu. Ki daha önceden de Doğukan Çep’in ve Eray Özyağcı’nın avukatlığını yapmıştı. Şimdi Serdar Öktem’in şöyle bir geçmişi var; Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı, hukuktan sorumlu genel başkan yardımcısıydı.
“Serdar Öktem çok sayıda suç örgütünün avukatıydı”
Kendi kişisel avukatlık kariyerinde de çok sayıda suç örgütünün üyesinin avukatıydı. Yani daha önce Doğukan Çep’in avukatıydı ki Doğukhan Çep biliyorsun 2013 yılında Gülsuyu’nda Hasan Ferit Gedik cinayetini gerçekleştiren isimlerden biriydi. Ve oradan 36 yıl hapis cezası almıştı, aranıyordu.
Dolayısıyla Serdar Öktem vurulunca bu suikastin, Ateş cinayetinde bilgi sahibi olan kilit ismin siyasi saiklerle ortadan kaldırıldığı gibi bir şüphe doğdu. Bu da doğru bir şüphe, doğal bir şüphe.
Cinayetten sonra Daltonlar’ın işlediğine ilişkin çok güçlü emareler ortaya çıktı. Şimdi işleniş biçimine bakalım. Sanırım sanıklardan 3 ya da 4 tanesi 18 yaş altında. Biliyorsun bu yeni nesil çetelerin tipik özelliklerinden birisi çete üyelerinin 16 ile 21 yaş arasında olmaları. Ayrıca Daltonlar’a yakın hesaplardan birtakım paylaşımlar yapıldı “intikam alındı” şeklinde. Daltonlara göre bu işin siyasi bir şeyi yok. Serdar Öktem’i Casperlar’la olan husumetlerinden dolayı vurduklarına ilişkin bilgiler var.
Hamuş Atız’ın liderliğini yaptığı Casperlar’la uzun süredir bir çatışma içerisindeydiler. Yani en son İtalya’da İtalyan polisi iki kişiyi yakalamıştı. İki kişi hatta Papa’ya suikast yapacağı şüphesiyle bu iki kişi yakalandı. Sonra Daltonlar suç örgütünün üyesi olduğu ve Hamuş Atız’ı vurmak için orada oldukları anlaşıldı. Bundan bir hafta sonra da Belçika’da Daltonlar’ın önemli liderlerinden birisi vuruldu. Medyada öldürüldüğüne ilişkin şeyler çıktı ama öldürüldükten sonra Casperlar’ın üzerinden bir mesaj geldi ağır yaralı olduğuna ilişkin. Bize de gelen bilgiler ağır yaralı olduğuna ilişkin. Dolayısıyla uzun bir süreden beri bu suç örgütleri arasında bir savaş sürüyor.
Casperlar lideri Hamuş Atız
“Avukatlık ilişkisinin ötesine geçmiş”
Serdar Öktem’in Casperlar’la ilişkisi avukatlık yapma düzeyinde miydi?
Tabii çok ayrıntılı vakıf değiliz ama görünen, açık kaynaklardan bize yansıyan, başka bir tablo olduğunu gösteriyor. Yani Serdar Öktem neredeyse bütün bu işlere karışan çete üyelerinin avukatlığına üstlenmiş. Bu sektörün bir parçası haline gelmiş. Ve Sinan Ateş cinayetinden de anlıyoruz ki bu artık bir avukatlık ilişkisinin ötesine geçmiş.
Örneğin Kadıköy’de öldürülen, kadınları taciz eden bir gruba müdahale eden bir öğretmen vardı, öldürülmüştü. Öldüren adamların avukatlığı da Serdar Öktem’de. Daltonların üyelerinin bazılarının da avukatlığı onda. Doğukan Çep, Eray Özyağcı, Sinan Ateş cinayetini gerçekleştirdiler. Hasan Ferit Gedik cinayeti sırasında bunların da avukatlığını yapmış. Birçok uyuşturucu satıcısının avukatlığını yapmış.
Tamam bazı avukatların bir şeyi vardır atıyorum ceza konusunda ya da ticaret konusunda uzmandır ağırlıklı bu konulara bakar ama sosyal medyalarına yansıyan fotoğraflardan kendi anlatımlarından, çete üyelerinin anlatımlarından anlıyoruz ki burada başka bir ilişki var.
“İhale ile cinayetler alıyorlar”
Bu çeteler ihale cinayetler alıyorlar. Yani gelir kaynaklarından birisi bu. Jovan Jukovic vardı. Onu Şişli’de de öldürdüler. Yani Barış Boyun grubuna bağlı bir grup öldürdü Şişli’de. Bunun için 1.5 milyon Euro aldıkları iddianameye yansıdı.
Dolayısıyla para için veya ittifaklar zincirinin bir gereği olarak da bu tür cinayetler işlenebiliyor. Yani muhakkak para için de olması gerekmiyor. Yani bu suç dünyasında, bu yeni nesil çetelerde öyle bir şey var ki ittifaklar ve düşmanlıklar hızla değişebiliyor. Bir dönem birlikte olanlar kısa bir süre sonra karşı karşıya gelebiliyorlar veya bir süre sonra bir başka gruba karşı birlikte de hareket edebiliyorlar. Dolayısıyla Serdar Öktem meselesinde de hakikaten işte Casperlar’la yakın olduğu için vurulmuş da olabilir.
Çünkü mesela geleneksel mafyada şöyle bir şey vardır. Yani karşı grubun avukatı vardır ve avukata bir şey yapmazsınız çünkü onun işi odur. Ama bu yeni nesil çetelerde bu tür kurallar yok. Düşünün ki Bağcılar’da rakip çete üyesi acile kaldırıldı diye acili taradılar ve orada suçsuz insanlar vurulmuştu. Yani geleneksel mafyadaki racon burada çok işlemiyor.
“Daltonlar, Sinan Ateş’i vurmayı kabul etmediklerini söylemişti”
Yaklaşık bir ay önce Daltonlar’ın üst düzey yöneticisi bize şöyle bir iddiada bulmuştu. Sinan Ateş cinayetinin ilk önce kendilerine teklif edildiğini ve avukat Serdar Öktem vasıtasıyla teklif edildiğini söylemişti. Ama onların iddiasına göre öldürmek için değil, bacaklarına sıkın şeklinde.
Bu çalışmayı biz Osman Çaklı’yla yapıyoruz. O görüşmeyi de Osman yapmıştı. Osman, “peki niye kabul etmediniz?” diye sorduğunda çok siyasi bir kişilik olduğunu, bunun vurulmasının ardından kendilerine yönelik tepkinin daha büyük olacağını söyleyip işi kabul etmediklerini söylemişti. Buradan da anlıyoruz ki Daltonlarla Serdar Öktem arasında bir ilişki var. Geçmişte de Daltonların bazı üyelerini savunduğu biliniyor.
Suikasta kullanılan aracın Arnavutköy’de ormanlık alanda bulunduğu haberlere yansıdı. Uzun namlulu tüfekler, kar maskeleri çıktı. Bu silahlar nasıl elde ediliyor? Kalaşnikof’u nasıl temin ediyorlar?
Daltonların iddianamesi bir ay önce yayınlandı. Daha önce Barış Boyun grubu içerisinde de, Barış Boyun davasında da Daltonlar ile ilgili çok fazla anekdot vardı. Çok ciddi silahlara erişimleri var. Örneğin el bombaları. Yani bazı mekanlara el bombası attıkları biliniyor. Klasik suikast yöntemleri biliyorsun motosiklet. Yani motosikletle iki kişi, bir kişi önde motosikleti sürüyor, ikinci kişi ateş ediyor. Ama bazen de araçlarla klasik ofisli saldırılar yapabiliyorlar.
Silaha ciddi bir erişimleri var. Bu mesela bir dönem Barış Boyun grubu, Barış Boyun silah üretiyordu aynı zamanda. Özellikle kuru sıkıdan bozma silahların üretiminin falan da yapıldığı biliniyor. Ama kalaşnikof gibi uzun namlulu silahlara da ulaşımları var. Bu silahları büyük ihtimalle Orta Doğu bağlantılarıyla getiriyorlar. Yani yurt dışı bağlantıları da çok güçlü. Yani düşünün bu çocuklar işte Sırbistan’da, Balkanlar’da, işte Gürcistan’da, Abhazya’da. En son bir sefer Mustafa Timo, Daltonların askeri operasyonlarını yürüten Timocan’la kaplı Mustafa Timo Irak’ta yakalandı ve 21 yaşında bir çocuk bu. Ve Irak’tan bu operasyonları yönetiyordu. Buralardan anladığım kadarıyla ciddi bir silah edilme yollarını da bulmuşlar.
“Öktem’in öldürülmesiyle birçok kişi rahat nefes almış olabilir”
Suikastın doğrudan siyasi bir amaçla yapıldığını düşünüyor musunuz?
Bu yönde ciddi bir kuşku var. Sinan Ateş’in eşinin bir yıl önce yaptığı paylaşımı hatırlıyorsundur. Orada diyordu ki bu davanın kilit ismi Serdar Öktem’in korunması gerekir. Yani bunun öldürülebileceğini işaret etmişti. Bir yıl sonra böyle bir cinayet işlenince dolayısıyla olabilir kuşkusu çok güçlü.
Öyle olsa da olmasa da ama şunu söylemek mümkün: Serdar Öktem’in öldürülmesiyle birlikte birçok kişi rahat bir nefes almış olabilir. Siyasi birçok kişi de rahat bir nefes almış olabilir.