El Fashir’de 260 binden fazla sivil, aylar boyunca gıda, su ve ilaç yardımına erişemeden mahsur kaldı. RSF’nin şehre giden yolları kapattığı, insani yardım koridorlarını engellediği ve çıkış yollarını kontrol altına aldığı biliniyor. Kent içindeki yerinden edilmiş kişilerin barındığı kamplar ve pazar yerleri defalarca bombardımana uğradı.
Uluslararası yardım örgütleri kuşatma dönemini “sistematik aç bırakma” olarak nitelendiriyor. Hastaneler hedef alındı, elektrik ve iletişim hatları kesildi, sivillerin bölgeden ayrılması engellendi.
RSF’nin kontrolü tamamen ele geçirmesiyle birlikte sosyal medyada yayılan videolarda: Silahsız sivillerin vurulduğu, evlerden kaçmaya çalışan ailelerin tarandığı,bazı mahallelerde toplu infaz görüntüleri olduğu, yaralıların bulunduğu alanlara girişin engellendiği öne sürülüyor.
RSF bu iddialara dair resmî bir açıklama yapmış değil. Bağımsız basın ve uluslararası gözlemcilerin bölgeye erişimi ise büyük ölçüde kapalı.
El Fashir’in düşmesi, uzun süredir tartışılan Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) RSF’ye verdiği ileri destek konusunu yeniden dünya gündemine taşıdı.
Birleşmiş Milletler uzman panelleri, 2024–2025 boyunca BAE’den Çad üzerinden RSF’ye silah ve askeri teçhizat aktarılmış olabileceğine ilişkin raporlar hazırladı. Uçuş kayıtları, kargo hareketleri ve sahadan gelen görüntülerde RSF’nin: BAE menşeli zırhlı araç parçaları, gelişmiş ateşleme ve hedefleme sistemleri, Çin üretimi AH-4 obüsleri kullandığına dair bulgular yer aldı. Amnesty International, AH-4 toplarının “sadece BAE üzerinden RSF’ye ulaşmış olabileceğini” belirtiyor.
Refugees International ve diğer insan hakları kuruluşları, BAE’nin: RSF’nin altın ticareti ağını kullanarak finansman sağladığını, RSF’nin Darfur’daki askerî operasyonlarında lojistik rol oynadığını, RSF liderliğiyle “yakın siyasi koordinasyon” içinde olduğunu ileri sürüyor.
BAE ise bu iddiaları “tamamen temelsiz” olarak nitelendiriyor ve Sudan’daki çatışmanın herhangi bir tarafına destek vermediğini savunuyor. Abu Dabi yönetimi, “insani çözümden yana olduklarını ve hiçbir silah transferi yapmadıklarını” belirten resmî açıklamalar yayımladı.
Ancak Sudan hükümeti, Mayıs 2025’te aldığı kararla BAE ile diplomatik ilişkileri kesmiş ve RSF’ye verilen destek iddialarını “ülkenin egemenliğine yönelik tehdit” olarak tanımlamıştı.
El Fashir’in düşmesi, Darfur’un büyük kısmında RSF hâkimiyetinin pekiştiği anlamına geliyor. Bu durum: Sudan’ın fiilen bölünmesi, yardım çalışmalarının tamamen çökmesi, yeni bir mülteci dalgası, bölgesel aktörlerin (Mısır, Çad, BAE, Türkiye) pozisyonlarının yeniden şekillenmesi gibi sonuçlar doğurabilir.


