DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin halk buluşmaları kapsamında Osmaniye’de konuştu.
Bakırhan, DEM Parti Osmaniye Merkez İlçe Başkanlığı önündeki halk buluşmasında yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“Büyük acıların sonrasında sayın Öcalan öylesine tarihî bir adım attı ki resmen şunu söyledi: ‘Demokrasi olacaksa silaha gerek yok. Kürt’ün dili, kimliği, geleceğini inkârdan vazgeçecekseniz silaha gerek yok.’
“Tek taraflı olarak önce PKK’yi feshettirdi, sonra silahları bıraktırdı. Ama dedi ki: ‘Türkiye de hukukî ve siyasi zemini hazırlansın.’ Yani hukukî zemin nedir? Sayın Öcalan dedi ki, ‘Cumhuriyet Kürt’e de eşit yurttaş olarak davransın, demokratikleşsin. Kürt’ü inkârdan vazgeçsin. Kürt’ü düşüncelerinden dolayı, dilinden, kimliğinden dolayı hapsetmesin. Kürt olduğu için ekonomik ayrımcılığa uğramasın. Kürt de bu ülkenin eşit yurttaşı olsun. Ayrımcı politikalar konulmasın.
“Nasıl Öcalan ezber bozuyorsa Bahçeli de çok cesur adım attı”
“Sayın Bahçeli Osmaniyelidir. 1 Ekim’de bizzat bizim Meclis grubumuzla el sıkıştı. Önemli bir gelişmeydi. O da ezber bozdu.
“Nasıl sayın Öcalan ezber bozuyorsa; kardeşliğimiz, barış, insanca, özgürce, kardeşçe bir arada yaşamamız için adımlar atıyorsa, sayın Bahçeli de o dönem çok cesur bir adım attı. Bizim sıralarımıza gelerek, bizimle el sıkışarak o da aslında Türkiye’nin demokrasiye, barışa, Kürt meselesini çözmeye dönük bir irade ortaya koydu.
“Biz bu iradenin devam etmesi gerektiğini söylüyoruz. 1 Ekim’de ortaya konulan iradenin herkesin dikkate alması gerektiğini belirtiyoruz.
“Cumhuriyet’i demokratikleştirmeliyiz”
“Bin yıllardır bu topraklarda yaşayan, bu toprakların asıl evlatlarından biriyiz biz. Biz bu topraklarda Türklerle kader birliği yaptık. Biz bu topraklarda Kars’ta, Çanakkale’de, Malazgirt’te Türklerle birlikte ittifak yaptık. Bugün Osmaniye’deki bu coğrafyanın üzerinde yaşıyorsak, geçmişte Kürtlerin, Türklerin, diğer milliyetlerin ve inançların alın teri var, kanı var, savunması var, birlikte mücadele etmesi var.
“Yüz yıllık Cumhuriyet, bu bin yıllık kardeşliği artık yeniden okuyarak, güncelleyerek, Kürt’ü reddetmeden, Kürt’ü inkâr etmeden, Kürt’ün anadilini yok saymadan, Kürt’ün gencinin de aş ve iş bulduğu yeni bir değişime ve dönüşüme artık uğramalıdır.
“Cumhuriyet’i demokratikleştirmemiz gerekiyor. Nereye kadar Kürt’ün dilini yasaklayacağız? Nereye kadar Kürt illerini ekonomik ayrımcılığa uğratacağız? Nereye kadar ‘Ben Kürt’üm’ dediği için cezaevlerine dolduracağız? Artık bu dönemi kapatmamız gerekiyor.”

