“SDG, 10 Mart Anlaşması’na uysun; Türkiye için terör örgütü olmaktan çıkar.”

Ömer Çelik: SDG, 10 Mart Anlaşması’na uysun; havalimanlarını, gümrük kapılarını, petrol bölgelerini merkeze devretsin. O zaman Türkiye için tehdit olmaktan ve terör örgütü olmaktan çıkar.” “Barzani yönetiminden yapılan açıklamadaki Bahçeli'ye yönelik sözler kabul edilemez"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Habertürk TV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı:

“VATANDAŞLARIMIZIN KİMLİKLERİNİN ÜZÜRİNDEKİ İNKAR VE ASİMİLASYON POLİTİKALARI SONA ERDİRİLDİ”

Türkiye’nin terörle uzun mücadelesi var. Neticede terör amacına hiçbir şekilde ulaşamamış. Dünyada da Türkiye’de terörle mücadele konusunda hukuka uygunluğuyla ilgili bir eleştiri yok. geçmiş zamanlarda da, bizim iktidarımızdan önce de terörle mücadele yapılırken, terör örgütü mensuplarının silah bırakması, teslim olması, topluma kazandırılması konusunda bir sürü yasal düzenlemeler yapılmış. O zamanki MGK’ya katılan büyüklerimiz, doğrudan terörle mücadeleyi bizzat veren askeri heyetin tekliflerinin çok sayıda toplantılara getirildiğini söyler. Türkiye burada bir çerçeve çizmeye çalışmış. Çeşitli kereler çeşitli denemeler olmuş. Rahmetli Özal zamanında olmuş, rahmetli Erbakan’ın girişimlerinden bahsedilir. Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu dönemlerde çözüm süreci şeklinde tekrar hükümetimizin döneminde gerçekleşti. Bir sürü safahattan geçtik. Şu görülmüştür; hükümet ve devlet kanadında red, inkar, asimilasyon politikasıyla anılan vesayet döneminde bu sorunda Türkiye’nin kapasitesini büyütürek ortaya çıkan yaklaşım görülmüştür. 2005’te doğmuş birisi şimdi 20 yaşında. Vesayetin en karanlık zamanları, her türlü vesayetin hükümeti kuşattığı zamanlar. Türkiye’nin askeri ve yargı vesayeti ile boğulduğu zamanlar. 12 Ağustos 2005’te sayın Cumhurbaşkanı Başbakan’dı. Diyarbakır’da konuşma yaptı ‘Kürt sorunu benim sorunumdur’ dedi. Bu paradigmatik bir devrimdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı çıkıp ‘Bu benim meselemdir, Türkiye’nin tamamının meselesidir’ diyor. Belli bir etnik mesele değil. Aynı şeyi başörtüsü meselesine de uyarlayabilirsiniz. Vatandaşlarımızın kimliklerinin üzürindeki inkar ve asimilasyon politikaları büyük adımlarla sona erdirilmiştir.

“TÜRKİYE KENDİ MİLLİ GÖZÜYLE YENİ BİR SÜREÇ BAŞLATTI”

O zamanlar tekrar o tartışmalara dönersek kamusal alan sivil alan tartışmaları yaparlardı. ‘Herşey olabilir ama öğretmen ve yargıç olamaz’ derlerdi. Belli sembolle ayrımcılık anlamına geliyormuş gibi ilkel zihniyet. Yakın zamanda CHP’de eskiden bakanlık yapmış birisi ‘Ben ve benim gibiler gelirse başörtüsü ile değil ama türbanla mücadele edeceğiz’ gibi ilkel şeyleri söylemiştir. Demokrasi kafada başlayıp kafada başlayan bir şey. 

Burada bir sürü süreç çeşitli kereler denendi. Son süreçte iç cephenin güçlendirilmesi çağrısından sonra sayın Bahçeli’nin tarihi çağrısı Cumhuriyet döneminin en önemli çıkışlarından birisi. Türkiye kendi milli gözüyle yeni bir süreç başlattı. Sayın Cumhurbaşkanımızın devlet kurumlarına talimatıyla bu devlet politikasına dönüştü. Günün sonunda hukuk sistemimizin içindeki imkanlarla oluyor. Bunların hepsine bütün olarak bakmak lazım. ‘Odak noktamızı kaybetmeyelim’ cümlesini çok sık kuruyorum. PKK terör örgütünün unsur, uzantılarıyla fesih ve silahlarının bırakılması. Devlet katı, TSK, istihbarat ve İçişleri ve diğer kurumlarda hazırlıkları var. Milli irade bu işin sahibi olsun diye Yüce Meclis’te komisyon oluşturuldu. Komisyon yarın bir gün silahlar bırakıldıktan sonra adım atılmak üzere hukuki çerçeveye dönük olarak pusula teşkil edecek.

Ben AB bakanı iken oradaki muhataplarımla en çok yaptığım konuşma şuydu ‘PKK bir terör örgütü fakat ben buraya gelirken aşağıda PKK propagandası yapılan sergi açmışsınız’ derdim. Daha sonra birtakım tedbirler alındı. Birtakım terör örgütlerinin AB Komisyon binasının engellenmesi konusunda. Bizim burada fesih ve silah bırakma dediğimizde söylediğimiz mekanizma açıktır. Silah bırakma tamamlanır, PKK’nın kendisini fesh ettiği, varlığını sona erdirdiğini eylem olarak, teyit mekanizması tarafından teyit edilmesi gerekir. MİT ve TSK bu teyit mekanizmasıdır. Daha sonra devletin başı olan sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilir. Artık bu Cumhurbaşkanlığı kararı ile mi olur MGK kararı ile mi olur; PKK terör örgütlüğünden çıkar. Bütün bunlar kademeli olarak ele alınır. Fesih retorikle ilgili bir şey değil. Bir sürü terör örgütü var DEAŞ’ından FETÖ’süne kadar. Feshetmekten anladığımı isim, tabela değişikliği değil. Varlığın sonlandırılmasıdır. 4 ana alanda silahlı yapısı var. Bir de bunların çatısı olan KCK var.

“BÖLGEDE HALKLARA KÖTÜ NİYET BESLEYEN HERKES TERÖR ÖRGÜTLERİNİ VEKALET SAVAŞLARINDA KULLANIYOR”

7 Ekim olaylarından 1 gün sonra siyonist çetenin başı Netanyahu ‘Bölge haritaları değişecek David koridorunu kuracağız’ dedi. Bölgede halklara kötü niyet besleyen herkes terör örgütlerini vekalet savaşlarında kullanıyor. Kimin kime ne vaat ettiğini biliyoruz. Ülke ismi vermeyeyim şimdi. Biz tabii bütün komşularımızdan ve müttefiklerimizden bu sürece destek verilmesini arzu ederiz. Müttefiklerimizden de ya çekimser duran ya da silah bırakma sürecini akamete uğratmak isteyen faaliyetler görüyoruz. Bir terörist yakalamıştık. Bu terörist yıllar evvel DEAŞ’ta bulunmuş, oradan çıkmış PKK terör örgütünde faaliyet yürütmüş aynı zamanda batılı bir devletin istihbaratına çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin gözü bütün bunları görüyor. Sürekli olarak sahadıyız.

TBMM’DEKİ KOMİSYON ÇALIŞMALARI

TBMM’de doğrudan cezaevlerini ziyaret eden komisyonlar var. TBMM üyeleri çeşitli sebeplerle gerek terörist gerek başka alanlarda mahkumlarla görüşüyor. İhtiyaç duyulduğu için. Böyle bir mesele yürütülürken komisyonun iradesi tecelli etmiş. Netice itibariyle bu görüşme gerçekleşmiş. Komisyon bir sürü faaliyet yürütüyor. Kendi düşüncemize uyan ya da uymayan bir sürü grubu çağırdı ve dinledi. İki tanesi çok aşırı gittiği için, nefret söylemine kaydığı için uyarıldı. Onun dışında karışılmadı. Bütün gruplarla anlaşıyoruz diye bir şey yok. Birisi tutup da terör sona ersin diye çağrı yapıyorsa, terörün sonlanması için inisiyatif alıyorsa, komisyonun bunu değerlendirmesinden daha doğal bir şey olamaz. Sürekli olarak AK Parti’nin uzak durduğu söyleniyor. Halbuki Cumhurbaşkanımız ve genel başkanımız her MYK, MKYK’nın açılışında dışarı kapalı konuşma yapar. Uzun zamandır ilk gündemi terörsüz Türkiye ile ilgili yapılacaklardır.

Komisyonun kurulması, faaliyetleri de bir karardır. Yarın komisyon bir belge ortaya çıkaracak genel kurula yol göstermek üzere. Bunlar hukuk sistemimizin imkan ve kabiliyetleri içinden oluyor. Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devleti zedeleyecek adım yok. Herhangi terör örgütüyle ya da yabancı güçle pazarlık sözkonusu değil. AK Parti açısından bakıldığında bu yaz Türkiye’yi 2 kez dolaştı. Teşkilat başkanlığımızın Türkiye Buluşmaları çerçevesinde. AK Parti bu yazı 2 kez Türkiye’yi dolaşarak geçirdi. Bakanlarımız, genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz ve bütün arkadaşlarımız katıldı. Bunun birinci gündemi terörsüz Türkiye’dir. Herkes kendi üzerine düşen ödevi yapacak. AK Parti ne yapacağını biliyor. Geçen dönemde de ben Hakan Bey, Efkan Bey aktif olarak o süreçlerin içinde bulunmuştuk. Bugün başka arkadaşlarımızın da tecrübeleri işin içinde.

Geçen hafta sonu Türkiye’deki gençlik STK’ları platormu Urfa’da ‘Terörsüz Türkiye’ başlığında toplantı düzenledi. Ben ve İlim Yayma Cemiyeti Başkanı sayın Bilal Erdoğan konuşma yaptı. Gençlik platformu 25’e yakın masa kurmuşlar. Terör ve ekonomi, terör ve toplumsal psikoloji üzerine kurulmuş. Her masa soru üretmiş. Biz bu sorulara Bilal Bey’le cevap verdik.

KOMİSYON’UN İMRALI ZİYARETİ

Daha öncesinde yapılan açıklama var. Terör örgütünün fesh etmesi ve silah bırakması. Komisyon üyeler İmralı’da sorular sordular. Suriye’deki SDG’nin tasfiyesi ile ilgili sorular sordular. Sonuçta komisyona bilgi verecekler. Komisyon da adımını atacaktır. Bu işlerin bir hassasiyeti vardır. Bu hassasiyete riayet etmek, bazı muhalefetin dediği gibi milletten saklamak anlamına gelmiyor. Farklı partilerin farklı görüşleri olabilir. Sonuçta arkadaşlar gelip komisyona bilgi verecektir. Üye vermiş partiler için sorun yok. Komisyon kapalı görüşme kararı alırken de itiraz ediliyor. Bu işlerin hassasiyeti ve incelikleri var. Esasında az konuşmak çok eylem yapmak. Doğrusu budur. Yoksa bir şeyden çekinildiği yok. Bir parti diyorsa ki ‘bundan niye haberimiz yok’ diye, üye verseydiniz. İHer işin bir doğası, usülü var. Bir meselede kullandığımız yöntemi öbür meselede kullanıyor muyuz? MGK toplantısını kapalı yaptığımızda milletten bir şey mi saklamış oluyoruz? Hayır, işleri inceliği var. Partilerin MYK’ları kapalı oluyor. Bunu şeffaf olundu, olunmadı tartışması haline getirmemek lazımdır.

“SİLAH BIRAKMA SÜRECİNİN KESİNTİSİZ DEVAM ETMESİ LAZIM”

Bazen günde 1 metre gidersiniz bazen 1 haftada 10 kilometre gidersiniz. Silah bırakma sürecinin kesintisiz devam etmesi lazım. Stratejik akıl kadar sabır da önemli burada. Bunun ikisinin dengesini kuracaksınız. Dünyadaki bu meselelerde en çok dikkat edilmesi gereken husustur. Bu çok vitesli bir süreçtir. Daha kapsayıcı değerlendirmek lazım. Silah bırakma süreci kesintisiz devam etmelidir. Silahların sembolik olarak yakılması tabii ki adımdır. Esas olan tüm silahların bırakıldığı noktaya ilerlemektir. Yol haritası işliyor. Rotada bir sapma yok. Bütün sabotajlara rağmen odağımızı koruyoruz. İnşallah bu hedefe ulaşmak için senkronize şekilde çalışıyoruz.

“İMRALI ZİYARETİNDEN SONRA 3-4 TANE ZEHİRLİ AÇIKLAMA GELDİ”

Normalde bir terör örgütü mensubunun terör faaliyetini öven açıklamasının yorumlanmasının çok lüzumu yok. Yürüyen sürece dönük sabotajların nasıl gerçekleştiği çerçevesinde tespitim var. Komisyon kurulduktan sonra örgüt çevrelerinden bu tip mesajlar geldi. İlerleme sağlandıktan sonra psikolojik harp yöntemi, sabotaj girişimi. Zamanlama dikkat çekici. İmralı ziyaretinden sonra, sadece bu açıklama değil 3-4 tane zehirli açıklama geldi. Birinci katman, komisyonun kurulamasına vesile olan PKK terör örgütünün feshinde odak kaybı yaratmaya çalışan bir şey. Esasında bu çağrıyı örgüte kim yaptı. İmralı yaptı. Aslında oraya bir şey söylüyor. İmralı’dan yapılan fesih ve silah bırakma çağrısına karşıt bir çağrı olarak bunu gündemleştiriyor. Bu süreçte değil daha önce bahsettiğim çözüm süreci milli birlik ve kardeşlik projesi döneminde de aynı şeyle karşılaştık. Bu tanıdığımız, iyi bildiğimiz bir yöntem. Bu örgütsel faaliyetinin sektör haline geldiği, birçok çevre ve katmanın karmaşık ilişkiler içinde bunu sürdürmek istediği bir şey.

SGD VE SURİYE’DEKİ GELİŞMLER

Dikkatten kaçtı ama SDG ile ilgili konuşurken bir tanesi silah bırakmaya karşı söylem üretirken sonra buna da eklendi. Biz koalisyonun içindeyiz dolayısıyla buna karar veremeyiz diye bir şey söylendi. Birtakım karmaşık ilişkiler vekalet savaşların, birtakım projeler olarak gündeme geliyor. Mesela Suriye bölümünde ’10 Mart anlaşmasını uygulayın’ deyince karşı şeyler söyleniyor ya. Suriye Kürtlerini emperyalizmin lejyoneri yapmayı kazanım olarak düşünülüyor.
Cumhurbaşkanız Esad’a daha o zaman ‘Senin ülkende Kürtlerin hiçbir hakkı yok, haklarını ver’ diyordu. O zamana kadar TBMM’de şimdiki DEM partinin selefi olan hiçbir parti gündeme getirmemişti. Suriyeli mültecilerin kendi şehir ve dönüşü güvence altına alınacak deniliyor. En önemlisi 7. madde. 7. madde, bölünmeye yönelik çağrılar, nefret söylemi reddedilecektir’ deniliyordu. ‘Biz Türkiye için tehdit teşkil etmiyoruz’ dediler son toplantılarında. Biz de diyoruz ki, ‘Irak ile yöntemle Suriye’deki yöntem ayrı’. Bu anlaşmanın uygulanması bizim açımızdan SDG’in terör örütü olmaktan çıkmasının ispatıdır. Örgütlerin karakteri böyledir. Konjonktürel duruma bakarlar. Türkiye Cumhuriyeti uyarmıştır ‘kaotik durumlardan kendinize bir şey çıkarmayın’ diye. Burada biz kimseye kötü gözle bakmıyoruz. Ülkemize kötü gözle bakanlara kötü gözle bakıyoruz. Türkmen, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Ezidi hepsi kazansın. Ayrılıkçı Dürzi lider dışında hiçbir sorunumuz yok. Onların da haklarını savunuyoruz. İsrail’in ayrılıkçı Dürzi bölgesi ile SDK bölgesini entegre etmesini görüyoruz. Burada doğru olan şudur; bölgedeki Türk, Kürt, Arap ve halkların kazanacağı bir durum.
Terörsüz bölge çağrısı herkesin hakkını koruyan bir şey. Refahı, güvenliği paylaşması açısından önemli bir şey. Burada net şekilde şu mesajları görüyorsunuz: Türkiye’nin öteden beri burada uyguladığı politika ve tezlerin haklı olduğu görüldü. Küçük terör devletçikleriyle bölgenin parçalanması dünyanın başına herkesin başına eski Afganistan’dan daha beter sorunların açılmasıdır. Biz Barrak’ın söylediğinin hangisini tasvip ediyoruz hangisini tasvip etmiyoruz meselesi değil. Başkan Trump kaç kez sayın Cumhurbaşkanımızın yanında ve olmadığı durumlarda sayın Cumhurbaşkanımızı teyit etti.

“BARZANİ’NİN İFADELERİ KABUL EDİLEMEZ”

Sayın Barzani’nin terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge sürecine destek vermesi önemlidir. Sayın Cumhurbaşkanımızla da bir görüşme yapmıştı. Fiilen başkan olduğu dönemde de bir konu hariç bütün konularda Türkiye ile gayet iyi dostluk ilişkisi içinde oldu. O konu da referandum meselesiydi. İyi ilişkilerimiz oldu. Ben KDP’nin kongresine katıldım. Türkiye ile ilgili doğrudan pozitif mesajlar verdi. Orada sadece Türk heyetiyle görüştü. DEAŞ’a karşı oranın korunmasında Türkiye atkif rol üstlendi.
Bahsettiğiniz görüntü tabii ki nahoş ve olumsuz yorumlara zemin teşkil etti. Bununla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı bir soruşturma yürütüyor. Sonuç olarak sayın Barzani’nin aktif görevi yok. Tabii ki güvenliğnini sağlanması gerekir Türkiye Cumhuriyeti bu kudrete sahiptir. Biz yayına girmeden onun ofisi adına sayın Bahçeli ile ilgili saygısız mesaj yayınlandı. Sayın Bahçeli’nin önemli bir röportajı yayınlandı Türkgün Gazetesi’nde. Barzani’nin ofisinde bir sözcü yapmış bu açıklamayı. Kaleme alınan metin saygsıız metin. Irkçı faşist gibi ifadeler kullanılıyor. Sayın Bahçeli’nin bu değerlendirmeyi yaparken sayın Barzani’yi koruyan güvenlikçilerle ilgili değerlendirmesi var ama sayın Barzani’nin şahsına ilişkin bir olumsuz değerlendirmesi yoktur.
Barzani’nin şahsıyla, ziyaretiyle olumsuz ifade yok, görüntülerle olumsuz ifadeleri var. Ofis sözcüsü ırkçı ve şovenist gibi ifadeler kullanmış. Sayın Bahçeli’nin terörsüz bölge çerçevesinde etrafımızda kurulan saygı sevgi ilişkisi diyor. Orada asıl açıklamayı yapan kişi kimse onun kullandığı dil ırkçı ve şovenist. O açıklama doğrudan sayın Bahçeli’ye karşı saygısız ifadelerdir. Bu kabul edilemez ve mutlaka düzeltilmesi gerekir. Terörsüz bölge için emek veren bütün bir siyasi hayatın gücünü bu işe seferber etmiş, bu uslubun kullanılması akılsızlık, idraksizlik. Bunu kim kaleme almışsa düzeltilmesi gerekir. Sayın Barzani’nin ülkemize ziyareti milletimizin alicenaplığının göstergesidir diyor sayın Bahçeli.
Orada sayın Bahçeli’nin verdiği mesaj nahoş görüntülerle ilgilidir. Barzani’yle, gelişiyle ilgili bir cümle yok. Ofisin ifadeleri sayın Bahçeli’ye karşı kullanılması asla kabul edilemez. Bu dil terörsüz bölge sürecine zarar verecek bir dil olmuş.

Önceki İçerikBarzani’nin ziyareti tartışması: Soruşturma başlatıldı