TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin görüşmeleri bugün saat 12.00’de başladı.
Meclis Genel Kurul salonuna ilk gelen lider, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oldu. AK Parti milletvekillerinin, Bahçeli’nin yanına giderek tokalaştığı görüldü. MHP’lilerin ardından salona DEM Parti heyeti girdi. DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile el sıkıştı. Ardından AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirloğlu DEM Parti sıralarına giderek heyet ile el sıkıştı.
Bakanlar yok
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu da yerine oturmadan önce Bahçeli ve AKP heyeti ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile tokalaştı. Salona üçüncü giren lider olan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, parti grubunun alkışlarıyla karşılandı. Özel, DEM Parti, İYİ Parti ve MHP sıralarına giderek parti liderleriyle selamlaştı. Dervişoğlu, DEM Parti heyetiyle selamlaşmadı. TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe oturumu, saat 12.01’de açıldı.
“Bu bir devlet projesidir”
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Genel Kurul’da yaptığı konuşmada, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yapılan çalışmalara ilişkin şu bilgileri verdi: “Plan ve Bütçe Komisyonu’muzda yapılan çalışmalar gereği 40 gün süren son derece yoğun ve gerçekten yorucu müzakereler sonucunda TBMM’ye gelen bütçemizin üzerinde yapılacak görüşmelerin hayırlı uğurlu olmasını, Türkiye’nin önümüzdeki yıl yapacağı etkinlik ve faaliyetlerde güçlü bir bütçenin ortaya çıkmasını temenni ediyorum. 40 gün süren komisyon görüşmelerinde 21 birleşim gerçekleştirilmiş, 77 oturumda yaklaşık 240 saat bütçe müzakere edilmiştir. Bu görüşmelerde komisyon üyelerimiz dahil olmak üzere 271 milletvekilinin toplamda 1.353 söz talebi karşılanmıştır. TBMM’de bulunan milletvekillerimizin yaklaşık yüzde 46’sı bu müzakerelere doğrudan katılım sağlayarak katkıda bulunmuştur.”
TBMM’de kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun önemine vurgu yapan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“28. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti açısından önemli bir meclistir. Çünkü cumhuriyetimizin ilk asrı geride bırakılmış, 28. Dönem Meclis’imiz ise ikinci asrın başlangıcını yapan bir Meclis’tir. Bu özelliğiyle fevkalade tarihi bir Meclis çalışmalarını hep birlikte icra ediyoruz. Bu süreçte TBMM’de oluşturulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’muz vasıtasıyla bu tarihi dönemin ruhuna uygun bir şekilde tarihi bir süreçte de çok yoğun çalışmalar gerçekleştirilmiştir. TBMM’deki siyasi partilerin kahir ekseriyetinin katıldığı bir komisyon marifetiyle son derece olgun bir demokratik ortamda fevkalade ciddi tartışmalar yapılarak Cumhuriyet’in ilk yüzyılının en yakıcı sorunu olan terörün ortadan kaldırılması için çok katmanlı bir çalışma gerçekleştirilmiş, konuyla ilgili toplumun bütün kesimleri dinlenmiş, şehit aileleri ve gazilerimizle birlikte başlayan ilk oturumla birlikte Türkiye’nin bütün sivil toplum kuruluşları, üniversiteler fevkalade geniş bir şekilde dinlenerek dinleme faaliyetleri geçtiğimiz hafta sona erdirilmiştir.
Bundan sonraki süreçte ümit ediyorum ki TBMM’de oluşturulan bu komisyon, şimdiye kadar sürdürmüş olduğu müzakere olgunluğunu devam ettirerek fevkalade güçlü bir raporu yazacak ve bu sorunun ve Türkiye’nin demokratik standartlarının yükseltilmesiyle ilgili genel perspektifi ümit ediyorum ki en kısa süre içerisinde yazdığı bir raporla TBMM’ye sunacaktır. Bundan sonraki düzenlemelerin ne şekilde yapılacağı, bu komisyon raporları doğrultusunda TBMM’de bulunan değerli siyasi partilerin ortak çalışmasıyla sonlandırılacaktır. Ümit ediyorum ki aynen komisyon çalışmasında olduğu gibi Meclis çalışmasında Terörsüz Türkiye meselesi olgun bir şekilde ele alınarak süreç ilerletilir ve sonuçlar alınır.
Terörsüz Türkiye sadece TBMM’de oluşturduğumuz Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun görev alanında değildir. Bu bir devlet projesidir. Devletin bütün ilgili kurumları, başta güvenlik kurumlarımız olmak üzere bu sürecin kazasız belasız yürütülmesi ve sonlandırılmasıyla ilgili olarak çok üst bir koordinasyonla görevlerini yerine getirmektedir. Aynı şekilde TBMM’deki komisyonumuzda bu süreçte üstümüze düşen demokratik denetim fonksiyonunun bir gereği olarak süreci fevkalade başarılı bir şekilde bu noktaya kadar getirmiştir. Ümit ederim ki sonuç alarak Türkiye tarihinde önemli bir tarihi fırsatın başarıyla sonuçlandırılmasına vesile olur.”
“Yeni bir eşiğe geldik”
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın sunuş konuşmasıyla başladı.
Yılmaz konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Türkiye, son 23 yılda, Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayetli ve vizyoner liderliğinde makroekonomik istikrardan kurumsal reformlara, altyapıdan sosyal politikalara kadar pek çok alanda dünyaya örnek olacak bir kalkınma hamlesi ortaya koymuştur. Bu süre zarfında, uluslararası gelişmişlik sınıflandırmasında alt-orta gelir grubundan üst-orta gelir grubuna kalıcı şekilde yükselen bir Türkiye inşa ettik. Bu sadece ekonomik bir başarı değil; güçlü bir devlet aklının, kararlı bir liderliğin ve milletimizin azminin ortak eseridir.
Şimdi yeni bir eşik noktasına gelmiş bulunuyoruz. Türkiye artık yüksek gelirli ülkeler ligine girmeye hazırlanan bir ülkedir. Şunun altını özellikle çizmek isterim: Bu yürüyüş sadece rakamsal bir geçiş değildir; bu yeni aşama, niteliksel bir değişimin, yeni bir kalkınma hamlesinin başlangıcıdır. Bu yeni yolculuk; her alanda daha yüksek standartlara, daha ileri teknolojilere, daha güçlü kurumlara, daha kapsayıcı bir refaha yönelişin adıdır. Bu yolculuk, Türkiye Yüzyılı rotasında büyük bir dönüşüm hamlesidir. Bu kapsamda, 2026 yılı, Orta Vadeli Programımızın en kritik yılıdır. Çünkü 2026, hem attığımız adımların sonuçlarının görünür hale geleceği, hem de reformlarımızın meyve vereceği bir eşik yılı olacaktır. Bütçemiz tam da bu anlayışla huzurunuza getirilmiştir. 2026 bütçesi, yapısal dönüşümü hızlandıracak, yüksek gelir hedefini destekleyecek bir anlayışla hazırlanmıştır.
Makroekonomik ve finansal istikrar ile mali disiplin çizgisine bağlı kalarak hazırladığımız 2026 Bütçesi, deprem harici harcamaları kontrol altında tutan, kamu açığını kademeli olarak azaltan ve dezenflasyon sürecini kararlılıkla destekleyen bir yaklaşım taşımaktadır. Demokrasisi, eşsiz coğrafi konumu ve tarihi, mazlumlarla dayanışmayı esas alan geleneği, ekonomik ve kurumsal kapasitesi ve diplomasi gücü ile Türkiye Cumhuriyeti; bölgesel ve küresel barışa, istikrara ve adalete katkı sunan güvenilir bir aktör konumundadır.
Dış politikada, milli hak ve menfaatlerimizi merkeze almaya, Türkiye’nin küresel etkinliğini daha da artırmaya, savunma ve güvenlik alanında caydırıcı kapasitemizi geliştirmeye kararlılıkla devam edeceğiz. NATO Zirvesinden BM Taraflar Konferansı COP-31’e, Türk Devletleri Zirvesinden Antalya Diplomasi Forumuna, 2026 yılı ülkemizde tam anlamıyla bir Zirveler Yılı olacaktır. Bu zirveler daha güvenli, adaletli, sürdürülebilir ve barış eksenli bir dünya vizyonumuzu paylaşmanın da vesilesi olacaktır. Türkiye’nin istikrarını pekiştiren, kalkınma vizyonunu güçlendiren ve milletimizin huzur ile refahını kalıcı biçimde yükselten politikaları aynı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz.













