Haberde Göç İdaresi verilerine dayanarak, büyük kentlerde Suriyeli sayısında belirgin azalma olduğu aktarılıyor:
• İstanbul: Mayıs’ta yaklaşık 481 bin → Kasım sonu 417 bin
• Gaziantep: 386 bin → 333 bin
• Hatay: yaklaşık 195 bin → 154 bin
Bu düşüşün, özellikle eğitim ve sağlık hizmetleri üzerindeki yükü azalttığı; bazı belediyelerin sınıf yoğunluklarında gerileme ve hastane/sağlık merkezlerinde Suriyeli başvurularında azalma tespit ettiği belirtiliyor.
Haber ayrıca, Türkiye’de geçici koruma altındaki Suriyelilerin toplam nüfusa oranının 2024 sonu itibarıyla %3,16’ya gerilediğini; 2025 boyunca düşüş eğiliminin sürdüğünü söylüyor.
Ekonomik etkiler: Bir yandan rahatlama, bir yandan işgücü açığı
Haber, dönüşlerin ekonomide “çift yönlü” etkisini vurguluyor:
• Bazı sektörlerde iş rekabetini ve hizmet baskısını azaltan bir etkiden söz edilirken,
• Özellikle güney illerinde yıllardır Suriyeli emeğine dayanan sektörlerde ani işgücü açığı oluştuğu anlatılıyor.
Gaziantep örneği öne çıkarılıyor:
• Tekstil/hazır giyim tarafında ilgili meslek odası temsilcisinin, Suriyeli işçilerin ayrılması sonrası atölyelerin yarısından fazlasının kapanmak zorunda kaldığı yönündeki değerlendirmesine yer veriliyor.
• Ayakkabı sanayii temsilcisi ise yıl içinde yaklaşık 10 bin Suriyeli işçinin sektörden ayrıldığını, bunun da nitelikli işgücü açığı ve üretim hızında düşüş yarattığını söylüyor.
Habere göre Çalışma Bakanlığı, dönüşlerin istihdama etkisini ölçmek için 17 sektörü kapsayan, 16 bin işletmeye uygulanan geniş bir çalışma başlattı.
Ayrıca hükümete yakın medyada, 2028’e kadar uzanan yeni bir “ulusal istihdam stratejisi” çerçevesinde Orta Asya ve Afrika’dan kontrollü yabancı işgücü planlarının konuşulduğu; bazı nitelikli Suriyeli çalışanlara uzun süreli çalışma izni/kalıcı ikamet gibi seçeneklerin de (piyasanın ihtiyacına göre) gündeme gelebileceği aktarılıyor.
Siyasette ton değişimi: “Göçmen karşıtı sert dil” geriledi
Haber, 2025 boyunca Türk siyasetindeki söylemde de dönüş olduğunu savunuyor:
• CHP’nin, önceki yıllarda “Şam’la koordinasyonla geri gönderme” çizgisini vurgularken; rejimin çöküşü sonrası “güvenli dönüş” ve “kapsayıcı geçiş hükümeti” vurgusunu öne çıkardığı,
• AK Parti’nin ise dönüş dalgasını izlenen politikanın doğrulanması olarak sunduğu,
• Meclis ve kamuoyu tartışmalarında “sınır dışı etme/kovma” merkezli sertleşmenin belirgin biçimde azaldığı ifade ediliyor.
“Kavramsal kırılma”: Dönüş, artık planlamanın ana değişkeni
Göç araştırmacısı Haydar Şan’ın değerlendirmesiyle, bu sürecin yalnızca geri dönenlerin sayısıyla değil; Türkiye’nin kent planlama, işgücü piyasası ve kamu hizmetleri gibi alanlarda “geri dönüşü” artık ana değişken olarak ele almasıyla önem kazandığı öne sürülüyor. Şan ayrıca, Suriyeli emeğinin çekilmesinin Türkiye’de ücret dinamikleri, sektör verimliliği ve sürdürülebilirlik gibi başlıklarda yeni bir test alanı yarattığını vurguluyor.













