Özel, 2015 YAŞ öncesinde yaptığı terfi listesini alıp dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'na götürdüğünü söyledi. Necdet Özel'in anlatımına göre Başbakan ve Cumhurbaşkanı da bir liste üzerinde çalışmışlardı. İki liste karşılaştırıldı, çelişkiler vardı, bazı isimler tutmuyordu. Yine Özel'in anlatımına göre, farklılığın nedenini sordu ancak Başbakan açıklama yapmadı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmeyi kararlaştırdılar. Necdet Özel'in önerisiyle, toplantıya Genelkurmay Başkanlığı görevini devralacak olan Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar da katıldı.
Eski Genelkurmay Başkanı Özel, Erdoğan, Davutoğlu, Akar ve kendisinin toplantı yaptığını ve terfi sonuçlarına bu dörtlü toplantıda son şekli verildiğini söyledi ve "Necdet Özel siyasi iradenin onayı olmadan hiçbir listeyi veya konuyu YAŞ gündemine almamıştır." dedi.
En çok terfi 2015'te
Özel'in 2015 yılı terfileriyle ilgili açıklama yapmasının sebebi, bugün darbe girişimi şüphesiyle tutuklanan 22 general ve amiral'in onun döneminde terfi almış olması. 2015 YAŞ'ında Korgeneraliğe atanan 6 kişiden 2'si tutuklu. Oran, yüzde 33. Tümgeneralliğe atanan 9 kişiden 2'si tutuklu. Oran, yüzde 23. Tuğgeneralliğe terfi eden 26 kişiden 18'i tutuklu. Oran, yüzde 70.
Özel'in Genelkurmay Başkanı olarak görev yaptığı diğer YAŞ kararlarında da oran hayli yüksek.
2014 yılı
Orgeneralliğe terfi edenlerin 1'i tutuklu. Oran, yüzde 33
Korgeneralliğe terfi eden 5 kişiden 2'si tutuklu. Oran, yüzde 40.
Tümgeneralliğe terfi eden 11 kişiden 5'i tutuklu. Oran, yüzde 46.
Tuğgeneralliğe terfi eden 21 kişiden 12'si tutuklu. Oran, yüzde 57.
2013 yılı
Korgeneralliğe terfi eden 5 kişiden 1'i tutuklu: Oran, yüzde 20.
Tümgeneralliğe terfi 11 kişiden 2'si tutuklu. Oran, yüzde 18.
Tuğgeneralliğe terfi eden 25 kişiden 18'si tutuklu. Oran yüzde 72.
2012 yılı
Korgeneralliğe terfi eden 5 kişiden 2'si tutuklu. Oran, yüzde 40.
Tümgeneralliğe terfi eden 12 kişiden 3'ü tutuklu. Oran, yüzde 25.
Tuğgeneralliğe terfi eden 23 kişiden 6'sı tutuklu. Oran, yüzde 26.
"2011-2014’te 1483 personel ihraç edildi"
Özel, TSK'dan ihraçlarla ilgili açıklamasında da yıllara göre rakamlar verdi:
“TSK personeli hakkında gelen ihbar ve iddiaların kaydedildiği bir İstihbarat Ceridesi var. Bu Ceride’de gelen ihbar ve bu ihbarla ilgili ne yapıldığı tek tek kaydedilmiş durumda. Bu kayıtlara göre TSK 1984 yılından beri haklarında Fetullahçı diye ihbar gelen tüm askeri personeli incelemiş görünüyor. Bu durum hakkında Milli Güvenlik Kurulu bilgilendirilmiş. 1984-2009 arasında 1.758 subay-astsubay hakkında ihbar yapılmış. Bunların 1.721’i incelenmiş. Gelen raporlara göre işlem yapılmış. Bu dönemde toplam 1.541 personel ihraç edilmiş, bunlardan 400’ünün ihraç nedeni Fetullahçı olmaları. 2011-2014 döneminde toplam 1.483 askeri personel çeşitli nedenlerle ihraç edilmiş, çoğunluğunun gerekçesi disiplin suçları.”
Özel, 1984-2009 gibi geniş bir zaman aralığın sayılarını verdiği için, bu, tablonun vahametini tam olarak göstermiyor. Zira Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın darbe girişiminden önce hazırladığı Ana Gülen İddianamesine göre 2003 yılından itibaren hiçbir TSK mensubu "Gülen örgütü mensubu" olduğu gerekçesiyle ordudan atılmadı. 2003-2016 arası örgütün TSK'da en fazla etkili kadrolaştığı yıllar oldu.
Özel'in açıklamalarından, 2011-2014 arasında ihraç edilen askerler arasında Gülen örgütüne mensup hiçbir askerin olmadığı anlaşılıyor.
"Eğer ihbar olsaydı mutlaka incelenirdi"
Eski Genelkurmay Başkanı, Gülen şüphelileri hakkında kendisine bir ihbar gelmediğini de söyledi:
"Haklarında bir ihbar veya iddia olmamış. Olsa mutlaka incelenirdi. Dosyaları da temiz, parlak siciller, ayrıca istihbarat raporları da temiz gelmişse, artık sizin yapacağınız bir şey yok demektir. Demek ki kendilerini çok iyi gizlemişler. Çünkü araştırma yapılırken etraftan da bilgi toplanır, ailelerine dahi bakılır, istihbarat toplanır. Terfi edenlerin dosyaları ve istihbarat raporları temizdir ve haklarında bir ihbar yapılmamıştır ki terfi edebilmişler. Sistem böyle işler. Terfi etmesine rağmen sonradan böyle bir durum tespit edilirse yine ilişiği kesilir. 2012’den bu tarafa YAŞ’ta ihraç yapılmıyor artık, onun yerine benim önerdiğim disiplin kurullarında durumları görüşülüyor ve ihraç bu kurullar marifetiyle yapılıyor.”
'Karargah’ta 40 paralel paşa' manşeti
Haziran 2014'te Akşam gazetesinin ‘Karargah’ta 40 paralel paşa’ manşetiyle ordu içindeki örgüt üyelerine işaret edildi. Habere önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den sonra Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'den tepki geldi. Genelkurmay Başkanlığı tarafından şu açıklama yayınlandı:
“Anılan haber ve yorumlarla, TSK içinde hiyerarşi ve disiplin dışı oluşumların teşkilatlanabildiği imajının yaratılmak istendiği üzüntü ile izlenmektedir. Kamuoyu nezdinde TSK'nın kurumsal kimliği ile mensupları hakkında olumsuz algı yaratma çabasını içeren iddia ve yorumların hiçbir hukuki, insani ve vicdani dayanağı bulunmamaktadır. İleri sürülen iddiaları araştırmak ve gerekli idari/adli işlemleri yapabilmek için bugüne kadar resmi istihbarat makamlarından somut hukuki hiçbir bilgi ve belge TSK'ya ulaşmamıştır.”
“Her türlü yıkıcı, bölücü ve yasa dışı kişi ve oluşumlardan TSK'nın temizlenmesinin yasal bir görev ve sorumluluk olduğuna inanılmaktadır. TSK, bu konu üzerinde önemle ve hassasiyetle durmuştur ve durmaya devam etmektedir. Ancak somut bilgi ve belgeye dayanmayan dedikodu mahiyetindeki maksatlı haber ve yorumlar ile TSK'nın ve mensuplarının yıpratılmaması ve ayrışmalara neden olunmaması için ülkesini ve milletini seven, ülkemizin birlik ve beraberliğine sözde değil özde önem veren her vatandaşımız tarafından azami hassasiyet gösterilmesi gerekliliğine inanılmaktadır.”
TSK'nın kurumsal kimliğini ve personelini ilgilendiren her türlü iddianın titizlikle araştırıldığı ifade edilen açıklamada “Somut bilgi ve belgeye dayanmayan kişileri karalamaya matuf haber ve yorum yapan ve bunu kasıtlı olarak medyaya sızdıran kişiler hakkında da hukuki yollara başvurulmuştur ve başvurulmaya devam edilecektir.” denildi.
Bu açıklamanın ardından da haberi yazan muhabir Ahmet Dinç gazeteden kovuldu.
'Yüreğim yanıyor, ömrüm oldukça da yanacak'
Necdet Özel, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası vicdan azabı hissettiğini söyledi, şu ifadeleri kullandı:
“Ben hep vicdan ve hukuka bakarım. Görevimi de hep bu ölçülerle yapmaya çalıştım. Yoğurdu hep üfleyerek yedim. Hukuka çok özen gösterdim. Vicdanımı hep sorguladım. 15 Temmuz’da yaşadıklarımızı düşününce şunu diyorum: Asker-sivil sorumlu makamlarda oturanlar olarak hepimizin milletten özür dilememiz gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve ben diledim ama yetmez, herkesin dilemesi gerekir. Millet hepimizi affetsin. Ne kadar hukuka uygun davranmış olursak olalım, eğer TSK’dan böyle bir hareket çıkmış ve bunları yaşamışsak, hepimizin sorumluluğu var demektir. Dürüstlük benim için çok önemlidir. Ben hep dürüst oldum. Bu olaydan sonra yüreğim yanıyor. Ömrüm oldukça da yanacak. Ben bundan sonra böyle bir yürekle yaşayacağım.”
'Birçoğu komutanlık görevini üstlenecek donanıma sahipti'
Necdet Özel, Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk davalarına tepkisiz kaldığıyla ilgili suçlamalara şu yanıtı verdi:
“Ergenekon ve Balyoz’dan mağdur olan arkadaşlarım için üzüntüm çok büyük, vicdanımda bir sızı olarak kaldı. Birçoğu komutanlık görevini üstlenecek tecrübe ve donanıma sahipti. Benim için en önemli şey vicdan artı hukuktur. Hukuku izledik ama vicdanım sızlıyor.”
"Ümit Dündar'a cesaret verdim"
Necet Özel, 15 Temmuz gecesi Başbakan Binali Yıldırım, Cemil Çiçek ve Numan Kurtulmuş'un kendisini aradığını, kendisinin de ardından komutanlara ulaşmaya çalıştığını söyledi:
"Önce Genelkurmay Başkanı’nı aradım, yanıt yok. 2. Başkan’ı aradım, yok. İlhan Talu Paşa’yı aradım, yok. İstihbarat Başkanı’nı bulabildim, o da ‘Yeni geldim, Esenboğa’dayım, trafik kesik komutanım’ dedi. Birinci Ordu Komutanı Ümit Dündar Paşa’yı buldum. Çok eskiden tanırım. Kurmay yüzbaşılığından beri tanırım. Ona cesaret verdim, hemen televizyona çıkmasını tavsiye ettim. Ümit Paşa’ya kolordu komutanlarının durumunu sordum. ‘İkinci Kolordu ve Beşinci Kolordu komutanları sağlam, Üçüncü Kolordu Komutanı izinde’ dedi. Ümit Paşa’nın ve diğer bazı komutanların televizyona çıkıp konuşmaları çok etkili oldu kanımca. Ben komutanların Akıncı Üssü’nde olduklarını bilmiyorum tabii, belki sığınaktadırlar diye düşünüyorum. İsmet Yılmaz Bey’le birkaç kez görüştüm. Hemen benim korumalarım da geldi. Bana burada kalmayın, güvenli bir yere geçelim dediler, geçtik. Sonra korumalarım da Özel Kuvvetler’e gittiler ve oradaki darbecilerle çatıştılar, arkadaşlarına yardım ettiler. Tabii hadiseyi izleyince yüreğim yandı."
Kaynak: Hürriyet