Başbakan Ahmet Davutoğlu, Davos'ta THY ve Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın katkılarıyla, WEF Kıdemli Danışmanı Cüneyd Zapsu tarafından verilen yemeğe katıldı. Yemeğe davet edilenler arasında akademisyenler, ekonomistler, siyasiler, yatırımcı, iş adamı, yazar, uluslararası kuruluşların başkan ve yöneticileri yer aldı. Başbakan Davutoğlu, yemeğin ardından davetlilerin sorularını İngilizce olarak yanıtladı. Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
"Parlamentoda her şey konuşulabilir"
Güneydoğu'da PKK'ya yönelik operasyonlar konusunda "Güneydoğu Anadolu'da tam anlamıyla, her yerde çok büyük sorunlar varmış gibi ortaya konulmakta ve hayatın çok katı bir şekilde engellendiğiyle ilgili bir propaganda ortaya konulmakta" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Sizler Paris'teki saldırıdan sonraki gelişmeleri takip etmişsinizdir diye düşünüyorum. Biz bu süreçteki saldırıları kınadık, dayanışmamızı ortaya koyduk. Paris'teki saldırılardan sonra Sayın Hollande, Paris'te sivil hakları koruması için orduyu göreve çağırdı. Şayet kamu düzeni söz konusu değilse sivil haklardan bahsedemezsiniz ve kamu düzeni olmalı ki sivil haklardan da bahsedebilelim. Bu çerçevede, herhangi bir yer, bir terör grubu tarafından domine edilmeye çalışılıyorsa sivil hakların korunması için kamu düzeninin gerçekleşmesi gerekir."
Parlamentoda her türlü şeyin ifade edilebileceğini ve herhangi bir fikrin ortaya konulabileceğini, herhangi bir partinin her şeyi ifade edebileceğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Burada hiçbir sınır söz konusu olmaz. Federalizm veya bununla ilgili her şey konuşulabilir ancak hiçbir demokratik ülkede, hiçbir şekilde defakto, yeni bir düzen ortaya koyduğunu iddia edemez. Şayet burada bir fikir söz konusuysa parlamentoda her şey konuşulabilir, hiçbir sınır yok. Fikirlerin ortaya konulmasıyla ilgili olarak birçok örnek verebilirim. Türkiye'deki herhangi bir bölge içerisinde anayasal düzenin dışında herhangi bir düzenin ortaya konulduğu iddia edilemez. Burada polislerin, doktorların saldırıya maruz kalmasına elbetteki ses çıkaracağız, hükümet olarak. Bunu gerçekleştiremezler. Şayet bunu gerçekleştirirlerse, suç işlemektedirler ve onlar başka insanların haklarını sınırlamaktadırlar."
"Hiçbiri gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu değil"
Başbakan, tutuklu gazeteciler konusunda da, cezaevinde bulunan 17 gazetecinin hiçbirinin gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu olmadığını söyledi.
"Eski bir akademisyen olarak ve akademik hayatın içerisinde bir gazetede köşe yazarı olarak basın özgürlüğü karşısında herhangi bir engellemenin olmaması gerektiğini savunmaktayım. Şayet bir sınırlama söz konusuysa gerekli adımları atabiliriz. Bazen yanlış anlamalar söz konusu olabiliyor. Bazı fazla ihlallerin olduğu gibi. Şayet herhangi bir şekilde ifade özgürlüğü ile ilgili olarak ihlaller söz konusuysa bana ulaşılsın, ben kişisel olarak bunun takipçisi olacağım. Bu konudaki hassasiyetimi ifade etmek istiyorum. Bazı tutuklamalarla ilgili olarak bu durumları yakından izlemekteyiz. Bunların büyük bir çoğunluğu şu aşamada 17 kişinin hiçbiri, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu değil. Bazı PKK ve DHKP-C'lilerle ilgili olarak bazı durumlar söz konusuydu. Süreci demokratikleşme anlamında yakından takip etmekteyiz."
IŞİD'le mücadele
"Biz DAEŞ'in karşısındayız. 'Türkiye doğrudan ya da dolaylı bir şekilde tolere ediyor' şeklinde yaklaşımlar söz konusu. Bu bize hakarettir, bu şekilde anlıyoruz. Biz, bütün terör gruplarına karşıyız. DAEŞ gibi ki bu örgüt İslamın yanlış anlaşılmasına sebebiyet vermekte, onlara tamamen karşıyız. Biz hükümet olarak DAEŞ’in terörist örgüt olduğunu, bu ismin uluslararası toplum tarafından daha bilinmediği zaman da ilk olarak terör örgütü olduğunu ifade eden ülkeyiz 2013 yılında."
Suriye'deki iç savaş
" 'Siz neden sıfır sorun yaklaşımınızı değiştirdiniz?' şeklinde sorular var. Burada ben hala şunu savunurum, burada komşularla sıfır sorun derken, zulüm gerçekleştirenlerle, katliamlar ortaya koyanlarla ya da açlığa sevk edenlerle demedim."
"2001 yılındaki ekonomik kriz sonrasında Türkiye, IMF'ye olan milyarca dolar borcunu ödedi. Bugün geldiğimiz noktada 10 milyar doları Türkiye, Suriyeli misafirleri için harcadı, Somali, Filistin, Myanmar ve deprem bölgeleri gibi yerlere 3.5 milyar dolar destek ortaya koydu. Türkiye, bağış ortaya koyan en önemli ülkeler arasında."
Türkiye'ye yatırımlar
"Türkiye olarak yatırımlar için orta ve yüksek düzeyli teknoloji yatırımlara vergi muafiyetleri söz konusu. Belli bölgelerde örneğin İstanbul'da yatırım yapılacaksa dahi Doğu Anadolu'da yatırım yapılıyormuş gibi yaklaşım ortaya koymaktayız. Eğer yüksek teknoloji yatırımları gerçekleşiyorsa bu şekilde muafiyetler söz konusu. Bununla birlikte dış yatırımların gerçekleşmesi için bazı sektörler belirledik. Bu sektörler çerçevesinde özel komiteler oluşturuldu, reformların ve yatırımların gerçekleştirilmesi aşamasında ortaya konulacak çabalar için ve yatırımların geliştirilmesi için yine daimi bir mekanizma ile Başbakanlık Yardımcılığı nezdinde çalışmalar ortaya konulacak. Bu yatırımların gerçekleştirilmesi aşamasında yabancı yatırımcılara Turkuaz kartı vereceğiz ve Türk vatandaşları gibi olacaklar. Onları destekleyeceğiz ve onları dinleyeceğiz. Bu çerçevede daha fazla yatırımın çekilmesi için elimizden geleni yapacağız. Karşılıklı danışma şeklinde olacak bu görüşmeler. Bu projelerin uygulanması gerçekleştirilmesi sürecinde sürekli görüşmeler olacak."
Kaynak: AA