İstanbul’dan Afganistan’ın başkenti Kabil’e gönderilmek üzere hazırlanmış 19 yaşındaki Hafizullah’ın cansız bedenini taşıyan kutunun üstünde böyle yazıyor. Afgan Hafizullah Ahmadi eğitim hayalleriyle geldiği Türkiye’den bir tabutun içinde ayrılıyor. Hafizullah’un kısa hayatı, bayram öncesi bir çöp konteynerinde son buldu.
Hafizullah, oldukça yoksul Afgan bir ailenin çocuğuydu. Ülkesinde savaş vardı, savaş nedeniyle ekmek yoktu. Altı sene önce henüz sadece 13 yaşındayken para kazanabilme umuduyla Afganistan’ın Bamyan şehrinden İran’a gitti. Çocuk olduğundan pek fazla iş bulamadı ama bulunca da ne kazandıysa ailesine gönderdi. İran’da geçirdiği üç senenin ardından Türkiye’ye gelmeye karar verdi. Önce Ankara, sonra Antalya’da şansını denedi. Nihayetinde ekmeğinin peşinde sürüklenen her genç gibi onun da yolu İstanbul’a düştü.
“İnsan ülkesini terk ediyorsa rüyasının peşinden gidiyordur”
Hafizullah Türkiye’de, İran’da olduğu gibi kayıtsız olmak istemedi. Bir kimliği olsun, okula gitsin istiyordu. Zaten ülkesini terk etmesinin nedeni de buydu: Eğitimine devam edebilmek. Afgan arkadaşı Hüseyin’in deyişiyle, hayallerinin peşinden gelmişti buraya. Okumak istiyordu.
“İnsan ülkesini ve ailesini terk ediyorsa rüyasının peşinden gidiyor demektir.”
Ancak okumak için önce kayıt olmak gerekiyordu. Kimlik başvuru yapmak için de para gerekiyordu. Bu “işleri” kaçak ayarlayan tanıdık birileri, “Bin 500 dolar verirsen alırsın” demişti. Hafizullah’ın o kadar parası yoktu, kazandığını da ailesine gönderiyordu. İran’daki gibi, Türkiye’de de kayıt olamıyordu. Türkiye’de çalışırken her zaman parasını da alamıyordu. Afganistan’daki kardeş Nacibullah’a bundan şikâyet etmişti. Sıkıntıları bununla da bitmeyecekti. Hiç beklenmedik bir anda dünyayı Covid-19 salgını sarınca, bu durumdan Hafizullah da etkilendi. Çalıştığı tekstil atölyesi salgın nedeniyle kapandı, Hafizullah işsiz kaldı. Ancak para kazanması gerekiyordu. Yapabileceği tek iş vardı: Kâğıt toplamak.
İşsiz kaldı, parkta yattı, çalışırken bıçaklandı
O gün, Ramazan Bayramı’ndan bir gün önce, arife günüydü. Ataşehir ilçesinin Yenisahra semtinde kâğıt topluyordu. Çöp konteynerini karıştırdığı sırada mahallenin çocukları geldi. Hafizullah’a sataştılar. Ancak sadece sataşma ile sınırlı kalmadı. Bıçak çektiler. Hafizullah ne olduğunu anlamadan çöp konteynerinin yanına yığıldı. Aldığı bıçak darbeleriyle orada sessizce can verdi. Avukat Esin Bozovalı’nın aktardığına göre, cinayet soruşturması kapsamında dört şüpheliden 18 yaş altı bir çocuk tutuklandı. Soruşturma, Kartal Adliyesi’nde devam ediyor.
Hafizullah çöplerin yanında usulca yatarken Afgan kâğıt toplayıcıları geçti yanıbaşından. Tanıyanı vardır diye fotoğrafını çekip farklı depolarda çalışan arkadaşlarına attılar. “Hangi depoya ait bu çalışan” diye sordular. Hüseyin, Hafizullah’ın arkadaşıydı. Fotoğrafı görünce genç arkadaşını tanıdı. Oruç nedeniyle bayıldığını sandılar önce, ancak hastane hastane gezip arkadaşlarını bulduklarında cansız bedeniyle karşılaştılar. Acı haber Afganistan’da yaşayan ailesine, bayram günü verildi. Kardeşi Nacibullah’ın dünyası yıkıldı. Haberi alacak anne ve babasını da üzüntüden kaybedeceğini düşünerek çaresizlik içinde kaldı.
DW Türkçe’nin ulaştığı kardeş Nacibullah, Hafizullah’ın evi terk ettikten kısa bir süre sonra söyledikleri aklına gelince yüreğinin ezildiğini anlatıyor:
“Bana, ‘Sen burada okumaya devam et. Ben hem çalışıp hem de okuyacağım. Ailemizi çalışıp ben destekleyeceğim’ demişti. Ölmek için çok gençti.”
Hafizullah kardeşini iki ay önce aramış, çok acil 150 dolar istemişti. Durumunun kötü olduğunu, salgın nedeniyle çalışamadığını söylemişti. Ancak Nacibullah’ta da para yoktu, gönderemedi. Nacibullah kardeşini kaybettikten sonra Hafizullah’ın bazı geceler parası olmadığı için parklarda yattığını, sonra da kâğıt toplamaya başladığını öğrenmişti.
“Çoğu Kimsesizler Mezarlığı’na defnediliyor”
Ailesi Hafizullah’ın cenazesini Afganistan’da defnetmek istiyordu. Ancak yine aynı sorun belirdi: Para yoktu. Hafizullah’ın ailesi bu konuda yalnız değil. Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği kurucularından Zakira Hekmat, Türkiye’de hayatını kaybeden Afgan işçilerin ülkelerine gönderilmelerinde sıkıntılar yaşandığını söylüyor. “Aileleri istese de zor. Cenaze başka şehirdeyse önce Ankara veya İstanbul’a taşınmaası gerekiyor. Sonra diğer masraflar da var ki onlar da pahalı. Dolar ya da euro isteniyor. Çoğu Kimsesizler Mezarlığı’na defnediliyor” diyor.
Ancak Hafizullah’ın arkadaşları, resmi kuruluşlardan hayır gelmeyince aralarında güç bela 900 dolar toplayabildi. Trabzon’da bir Afgan dernek de yardım etti. Dün işlemler tamamlandı, Hafizullah’ın cansız bedeni Kabil’e gitmek üzere kargoya verildi. Kardeşi Nacibullah’ın söylediğine göre, cenazesi Kabil’de defnedilecek çünkü ailesinin çocuklarını Bamyan şehrine götürecek parası yok. 19 yaşındaki genç bugün, eğitim ümidiyle geldiği Türkiye’den tek bir kursa gitme fırsatı bile bulamadan evine dönüyor. Nacibullah’ın sözleri, bu kısa hayatı özetliyor:
“Çok dayandı. Yaşamaya devam etmeye çalıştı ama maalesef bir şey kazanmadı.”
Kaynak: DW Türkçe