CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, altıncı kez seçildiği 37. Olağan Kurultay’ın ardından Meclis’teki ilk grup toplantısını gerçekleştirdi.
Konuşmasında Kürt sorununa geniş bir yer ayıran Kılıçdaroğlu, Cumartesi Anneleri’nin taleplerini dillendirdi, Edirne Cezaevi’nde tutulan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a jestte bulundu.
“Cumartesi Anneleri’nin evlatları nerede kayboldu?”
CHP lideri sözlerine eylemlerinin 800. haftasını geçtiğimiz hafta sonu dolduran Cumartesi Anneleri’ni selamlayarak başladı:
“800 haftadır bir grup anne evlatlarını arıyor. Evlatları kaybolduğu zaman bazıları 12, bazıları 13, 16, 20, 30 yaşlarındaydı… Nerede kayboldu onların evlatları? Nerede kayboldu? Asıl soru bu. Bu anneler evlatlarını nerede arıyorlar? Güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındılar, tutuklandılar, bir süre sonra hiç kimse haber alamadı. Anneler, o yetiştirdikleri çocuklara ne olduğunu araştırın istiyorlar. 800 haftadır Galatasaray’a gelip 800. haftada bir karanfil bırakmak istediler, bir karanfil. ‘Evlatlarımızın öldüğünü, katledildiğini biliyoruz’ diyorlar, ama ‘mezarı nerede, gidip bir Fatiha okuyalım’ diyorlar. Bunu bile çok gördüler. Evladım nerede diye soran annenin sesini duymayan insanlara ben insan demem.”
Erdoğan’ın 2011 yılında Dolmabahçe’deki Çalışma Ofisi’ne Cumartesi Anneleri’ni davet ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“Dönemin Başbakan’ı Erdoğan onları davet etti. Etmeli miydi? Gayet güzel, etmeli. Dinledi. Dinlemeli miydi? Evet, dinledi. Hani faili meçhuller olmayacaktı? Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olamaz. Berfo Ana oğlunun mezarının nerede olduğunu bilmeden hayatını kaybetti. Berfo analara ne diyeceğiz?”
“Cumartesi Anneleri’nin sesini dinlemek zorundayız”
Konuşmasında Cumartesi Anneleri’ne geniş yer ayıran CHP lideri, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Devlet elinde bir sopa olan bir örgüttür demek istemiyorsak, devlet her vatandaşına eşit yaklaşır demek istiyorsak, Cumartesi Anneleri’nin sesini dinlemek zorundayız. Bazen şunu söylüyorlar: ‘Vay Cumartesi Anneleri’ni söyledin, Diyarbakır’da da anneler var’. O anneler de mübarek annelerdir. Onların da evlatları var. Ama o evlatlarının terör örgütüne gitmesini, ortamı kim sağladı? Sorumlusu kim? Anneler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz.”
Kılıçdaroğlu, Cumartesi Anneleri’nin eylemlerinin engellenmesini de eleştirdi:
“Gitsinler o anneler, Galatasaray Meydanı’nda otursunlar. Niye izin vermiyorlar, biliyor musunuz? Bir ayıbı dünya görmesin diye yapıyorlar bunu. Ama dünya görüyor zaten. Bir karanfil bırakmayı engelliyorsan, o ülkede demokrasinin olmadığını, hak aramanın olmadığını, hak arayan kişilerin coplandığını bütün dünya görüyor.”
“Demirtaş’ın ‘Efendim, biz ettik, siz etmeyin’ diyeceğini sanıyorlar”
Gazetecilerin, Osman Kavala’nın ve Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde tutulmasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, bu yargılamaları intikam almaya benzeterek eleştirdi:
“Hapiste gazeteciler var. Osman Kavala bugün tam 1001 gününü doldurdu. Üç kez tahliye edildi, mahkemeden beraat kararı verildi. Her tahliyede bir suç icat edildi. Müebbet hapisle yargılandı, tekrar beraat etti. Beraatten sonra aynı dosyalardan tekrar bir suç uyduruldu, tekrar içeri alındı. Bunlar olmaz. Devlete yakışmaz. Aynı dosyadan yeni bir suç uyduruyorsanız, siz Osman Kavala’dan intikam alıyorsunuz. Yargı değil artık, olay bir intikama dönüşmüştür. Tıpkı Selahattin Bey gibi. O da her seferinde beraat ediyor. Her seferinde yeni bir dosyadan her seferinde yeniden tutuklanıyor. Sanıyorlar ki bunlar ‘Efendim biz ettik, siz etmeyin’ diyecekler. Niye desinler? Bunlar suçlu değil ki!”
“Kürt sorununu çözeceğime söz veriyorum”
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında partisinin geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği 37. Olağan Kurultay’a da değindi. Kurultayda kabul edilen “İkinci Yüzyıla Çağrı” beyannamesini yeniden anlatan Kılıçdaroğlu, Kürt sorununa ilişkin olarak şu ifadeleri kullandı:
“Koyduğumuz hedeflerden birisi Türkiye’nin toplumsal barışının sağlanmasıdır. Kaç yıl oldu? 40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor. 40 yıldır bir sorun neden çözülmez? Sorumlusu kimdir? Manav, şoför, devlet memuru, esnaf, üniversite hocası veya işsiz midir? Hayır. 40 yıldır bu sorunu çözmeyen siyasi otoritedir. 40 yıldır on binlerce kişi hayatını kaybetti ve siyasi otorite bu sorunu çözmedi. Şimdi Batı’nın egemen güçleri bu sorunu Türkiye’nin aleyhine bir manivela olarak kullanıyor. Sorumlusu bugüne kadar iktidar olup bu sorunu çözmeyenlerdir. Ben buradan, CHP Genel Başkanı olarak bu sorunun demokratik standartlar içerisinde, Türkiye’nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum. 40 yıldır çözemediniz. Çözeceğiz. Bayrağımız, vatanımız, bağımsızlığımız çerçevesinde çözeceğiz.”