Seri cinayetler, ülkede çoğu evlerde hizmetçilik ya da temizlik işi yapan göçmen kadınlara yönelik istismar tartışmalarını da gündeme getirdi.
Yabancı uyruklu toplam 7 kadın ve kız çocuğu öldüren zanlının son kurbanına ait olduğu düşünülen bir cesedin kalıntıları, Çarşamba günü ortaya çıktı.
Polis, Lefkoşa'nın güneybatısındaki Memi Gölü'nde seri katilin ilk kurbanının 6 yaşındaki kızına ait olduğu düşünülen çürümüş haldeki ceset kalıntılarına ulaştı.
Nasıl ortaya çıktı? Kurbanlar kimler?
Seri katil vakası ilk olarak Nisan ayının başında, bir maden kuyusu yakınlarında iki kadının cesetleri bulunduğunda gündeme geldi.
Kadınlardan birinin cesedi Kızıl Göl olarak bilinen suni gölün dibinde, bir bavulun içinde bulunmuştu.
İlk olarak Güney Kıbrıs'a çalışmaya giden 38 yaşındaki Filipinli Marry Rose Tiburcio'nun cesedi Mitsero köyü yakınlarındaki bir suni göl yakınlarında turistler tarafından bulundu. Tiburcio, 6 yaşındaki kızı ile beraber Mayıs 2018'de kayıplara karışmıştı.
Kıbrıslı bir Rum subay, açılan soruşturma kapsamında Nisan ayında gözaltına alındı.
35 yaşındaki subay, kurbanlarından 3'ünün cesedini bavullara koyup zehirli göle attığını itiraf etti, polis bölgede inceleme başlattı.
2017'nin sonundan beri kayıp olan bir başka Filipinli kadın, 31 yaşındaki Maricar Valtez'in de aynı subayın öldürdüğünden şüphelenildi. Önce bunu inkar eden subay, daha sonra hem bu cinayeti, hem de son üç yılda dört kadın ve kız çocuğunu daha öldürdüğünü itiraf etti.
İsmi Nikos Metaksas olarak açıklanan zanlının öldürdüğünü itiraf ettiği kadınların tamamı başka ülkelerden çalışmaya gelen göçmenlerdi.
Filipinler kökenli hizmetçiler Mary Rose Tiburcio, Arian Palanas Lozano ve Maricar Valtez Arquiola'nın yanında, öldürülenler arasında Romanya ve Nepal kökenliler de vardı.
Romanyalı Livia Bunea'nın genç kızı Elena da, aynı Tiburcio'nun 6 yaşındaki kızı Sierra gibi aynı kişi tarafından öldürüldü.
Hükümete tepkilerin nedeni ne?
Seri katilin hedef aldığı profilin göçmen kadınlar olması, ülkede, çoğunluğu evlerde hizmetçilik yapan on binlerce göçmen kadının yaşadığı "istismarı" da tartışmaya açtı.
Yaşananları protesto edenler polisin, kayıp olmalarına rağmen göçmen kökenli olmaları nedeniyle kadınları aramaya çalışmadığını öne sürdü.
Subayın itiraflarından sonra, bu cinayetlerin yaklaşık 3 yıl boyunca fark edilmemesi tepkilere neden oldu ve Adalet Bakanı Yannis Nikolau ile Emniyet Genel Müdürü Zaharis Hrisostomu'nun istifası istendi.
Güney Kıbrıs Adalet Bakanı Yannis Nikolau "Cumhurbaşkanı'na siyasi açıdan hassas nedenlerle istifamı bildirdim" demişti.
Güney Kıbrıs polisi, yetkililerin gereğini yapmadığı iddialarına ilişkin soruşturma açtı.
Adalet Bakanı Nikolau, tepkiler üzerine Mayıs ayında istifasını sundu, Hrisostomu da görevden alındı.
Yetkililer, kurbanların tamamını bulmak amacıyla, İngiltere ve İsrail'deki uzmanlardan da yardım istedi.
"Modern kölelik ve cinsel istismar"
Çoğunluğu Filipinler, Vietnam, Sri Lanka, Hindistan ve Nepal'de yaşayan çok sayıda kadın, iş bulma ümidiyle Güney Kıbrıs'a göç ediyor.
Ülkelerinde bıraktıkları aileleri ve çocuklarına para göndermek için çalıştığını söyleyen kadınlar çoğunlukta. Avrupa Birliği (AB) üyesi bir ülkede daha rahat çalışabilecekleri umuduyla gelen bu kadınların, haftalık 42 saat çalışma sınırı koyan sözleşmelere rağmen çok daha uzun ve kötü koşullarda çalıştırıldıklarını söylüyor.
Mayıs ayında BBC'den Rosie Blunt'a konuşan Kıbrıs Filipinler Kuruluşu'ndan Ester Beatty, kadınların aylık maaşlarının alt sınır olan 400 euronun çok altında, günde 12-14 saate yakın, neredeyse hiç izin almadan çalıştıklarını, bir çoğunun da cinsel istismara uğradığını öne sürmüştü.
Kıbrıs'taki göçmenlere destek veren sivil toplum kuruluşu Kisa'nın yöneticisi Doros Polykarpou da, 1991 yılında Güney Kıbrıs'ın istihdam açığını kapatmak için geçici bir yasayı yürürlüğe soktuğunu, gelinen noktada "modern kölelik" koşullarının hüküm sürdüğünü söylüyor.
Polykarpou, "İşler kısa sürede öyle bir kontrolden çıktı ki, nüfusun yüzde 20'sinin göçmen olduğu bir duruma gelindi" diyor.
Ada'daki göçmen nüfusunun 70 bin ile 80 bin arasında olduğu düşünülüyor.
Hükümet yetkilileri, şikayet geldiği hallerde "titiz süreçler" yürüttüklerini, AB üyesi olmayan ülkelerden gelen işçilerin çalışma koşullarını iyileştirmek için yoğun çabalar sarf ettiklerini söylüyor.
Son olarak bulunan ceset kalıntılarının 6 yaşındaki kız çocuğa ait olduğu doğrulanırsa, kurbanların tamamına ulaşılmış olacak.
Polis, Çarşamba günü zanlının bütün bu kadınlara internette tanıştığını ve onları öldürdüğünü yazılı olarak itiraf ettiğini açıkladı.
38 yaşındaki Romanya vatandaşı Livia Florentina Bunea ile 8 yaşındaki kızı Elena'nın cenazeleri bugün düzenlenecek. Yetkililer, cenaze masraflarının tamamını karşılayacaklarını belirtmişti.